Admin bize aşıkmış, admin bizi çok seviyormuş, admin bizim hayalimizle yaşıyormuş, vay anam vay… Duy da inanma, inan da güvenme gibi bir ortam. İnsan sevdiğini döver mi? İnsan sevdiğini aç bırakır mı? İnsan sevdiğini hiç dinlemez mi? İnsan sevdiğini süründürür mü? Bizim derdimizle dertlenen hangi sevdalımız biz aç gezerken “Aslında aç değilsiniz, hayırsızlık etmeyin?” der. Hangi sevgili midemiz guruldarken “Midenden çok ses çıkıyor, şöyle kenarda dur da oradan gurulda” der?

Eee bizim memlekette biliyorsunuz, en çok şiddet aile içinden geliyor. Ayrıldığı eşini kesenler, karşılıksız sevgisi karşısında derdini bıçakla anlatanlar, anasını babasını okaetleyenler hep bizde. Hal böyle olunca ülkedeki aşk da sevgi de içinde nedense anlamsızca bir şiddet barındırıyor.

★ ★ ★

“Bunca yıl sevildik de ne gördük?” diye de düşünmeden edemiyor insan. Geçen onca yıldan sonra tek gördüğümüz cüzdanlarımızdaki ve midemizdeki boşluk, kaybettiğimiz özgürlük hissi. Ama admine sorsak en süper ülkeyiz. G20’den yeni düşmemize rağmen kısa bir süre içinde ilk 10 ekonomiye girecekmişiz falan filan…

Hani sürekli “Değişeceğim, beni bırakma” diyen tuhaf sevgililer vardır. Toksik ilişki gibi. Bıraksan bir türlü, gelir kapına dayanır, bırakmasan her gün dayak var, işte o model adeta. Seviyorum ya seni dedikçe kafamıza daha çok vuruyor bizim sevgilimiz. “Ah canım yandı” dedikçe “Bağırma tepemi attırma” diyor bizim sevgili. “Eve gelirken bir ekmek alır mısın?” dediğimizde makam arabama benzin alıyorum, sen kendi işini kendin hallet diyor bizim sevgili. Biz bir kuru ekmeğe bakarken, camımızın altında ejderha suyu içip, sokağın ortasında çok kötü müzik çalıp “Seni seviyorummmmm!” diye bağırıp çağırıp tüm mahallenin tadını kaçıran bir sevgili bizimki.

★ ★ ★

Sevdiceği aç dolaşırken, iş arkadaşlarına dünyaları ısmarlayan ama yılbaşında size bir kazağı, bir hırkayı, bir atkıyı bile çok gören bir sevgili… Geziyor, tozuyor, gününü gün ediyor. Evde ise sadece geceleri geç saatte resmi gazetenin güncellendiği saatte gelip ilginç isteklerde bulunuyor. “Uyan, bana yemek yap diyor” gecenin bir körü. Dolapta bir şey yok deyince de kelepçe takıyor ellerimize kollarımıza. Fantezi olsun diye de değil, sırf siniri geçsin diye.

★ ★ ★

Bizim sevgilimiz çok sinirli çıktı. Sever de döver de dedikçe dövdü, sevgisini nedense hiç göremedik. Gün geldi terörö dedi, gün geldi okulumuza gitmemizi engelledi. Gün geldi yurt dışına çıkışımıza karıştı. Gün geldi bir kadeh bir şey içelim dedik “Bana da üç kadeh ısmarlasana” diye ensemizde bitti. Araba alacakken, “Dur üç tane de bizim arkadaşlara alıver” dedi… Sevgilimizin sevgisi de kendisi de bir değişik. Böyle bir sevgiliyle ne kadar yaşanır. Bu sevgiliyi nasıl terk ederiz diye düşündükçe işler daha da karıştı. Gün geldi “Sen başkalarıyla görüşüyorsun” dedi, gün geldi olmamış şeyleri kafasında kurdu. Asabi, sinirli, hiddetli ve hırçın bir sevgili bizimkisi.

Sevgi neydi? Sevgi emekti. Sevgi neydi, yanındakini de yaşatmaktı. Bizimkisi ise paso kumara gitti, oraya gitti buraya gitti, sokakta kavgaya karıştı, ona buna borç taktı. Sonra geldi bizim kapımıza “Para ver, dardayım” diye bize kızdı.

Eğer böyle bir aşk varsa, ben artık aşka inanmıyorum. Siz de sevdiklerinizle yaşadıklarınızı bir de böyle düşünün. Bakalım aşk her şeyi affeder mi?