Güncel kamuoyu yoklamalarının birden çok önemli göstergesi var. Başkanlık sistemi yürümüyor, kamuoyu, sorunların bu yönetim biçimi ile çözüleceğine inanmıyor. AKP-MHP koalisyonunun toplumsal karşılığı hızla tükeniyor. MHP barajı geçemiyor.

SALDIRI VE DEFANS

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan yolculuğu öncesi ve ardından partisinin genişletilmiş il bakanları toplantısında HDP ile CHP’yi sert sözlerle hedef aldı. Yargıya ‘HDP’ talimatı verdi. CHP’ye ilişkin yol haritasının ipuçlarını gösterdi!
Ana hatları ile 2 saldırı, bir defans konuşmasıydı.


PARTİLERİ DEVREDEN ÇIKARMA PLANI

İki partiyi hedef alarak kullandığı ifadeler, ‘şuursuz atakları’, yolsuzluk dosyalarına ilişkin “Kapattık” mesajı ise zayıf savunmasını gösterdi. Bir meali vardı: “Yürümeyen, adım attıkça daha da batan iktidarımızı siyasetin tüm kurumlarını bertaraf etmeye çalışarak ayakta tutmaya çalışacağız.”

Barajı geçemeyen ve hızla eriyen MHP, Saray’ın mesajını, Devlet Bahçeli’nin ‘memelidir geniş zamanlı manileri’ ve parti sözcülerinin sert çıkışları ile tekrardı. Bahçeli, 2 gün önce attığı tweetler ile bir yandan yargıya HDP emri, diğer yandan, Millet İttifakı’na gözdağı verdi:

“Bu kervan böyle gitmemelidir. Adalet ve hukuk mutlak surette devreye girmeli, HDP’nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır… …Zillet ittifakının istismar kozları elinden alınmalıdır.” Bahçeli, siyasi saiklerle rehin tutulan HDP’li Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala için ise yargıya, “Adeta onları canlı olarak gömün” demekten de imtina etmedi.

‘SOYKIRIM’ TEPKİSİ

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın bu ifadeleri çok daha sert bir noktaya çekti: “HDP/PKK itlafı gereken bir siyasi haşere sürüsüdür.” HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, ‘itlaf’ ve ‘haşere sürüsü’ sözlerinin uluslararası mahkemelere taşınacak soykırım tahrik ve teşvik suçu olduğunu belirtti:

“Yakın tarihin en ağır soykırımı 1994’te Ruanda da yaşandı. 100 günde 800 bin insan katledildi. Hutuları; Tutsiler, ılımlı Hutular ve muhaliflere karşı kışkırtmak için katliamdan 1 yıl önce kurulan rejim yanlısı Radio Television libre des Milles Collines (RTLM) sık sık hamam böceklerinin öldürülmesi çağrısı yapıyordu.”

Sancar’ın dikkat çeken başka sözleri de vardı: “Kaybediyor olmanın telaşı var. İktidar ayakta kalabilmek için en tehlikeli oyunları bile göze almış durumda.” Seçim düzenlemeleri bile yetmiyor. Kamuoyunun da farkında olduğu bu gerçek, Meclis’teki bütçe görüşmelerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile de kendini ele verdi. Meclis’in, içler acısı hali de gözler önüne serildi.

BİTMEYEN ‘GÜVENLİK VE BEKA’

Soylu, bitmeyen ‘güvenlik ve beka’ konularına değindi. HDP’li vekillerin protestolarına ise “Oh oh paralar PKK’ye gitmiyor” diye karşılık verdi. Ancak, Soylu bu tavır içindeyken, kayyum yolsuzluklarını da gizli tanık ve itirafçılarla hazırlanan dosyaları da unuttu. Örneğin halen hapisteki eski Diyarbakır Belediye Başkanı Dr. Adnan Selçuk Mızraklı, bir itirafçının yalan beyanları ile tutuklanmış ve başkan cezaevine gönderilirken ‘o itirafçı’ tahliye edilmişti.

Türkiye halkları, yoksulluk, hastalık ve ekonomik çöküntü ile boğuşuyor. ABD ve Avrupa Birliği (AB) yaptırımları gündemde. İrtifa kaybetmek bir yana çakılmakta olan Cumhur İttifakı çıkmaz sokakta. Bu sokağın duvarını bir kez daha 7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinde kullandığı illegal yöntemler ve elinde tuttuğu ‘koç başları’ ile yıkmak istiyor.

HDP’YE KAPATMA, CHP’YE OPERASYON SÜRPRİZ OLMAZ

Bu açıdan HDP’nin kapatılması da CHP’yi hedef alacak operasyonlar sürpriz olmaz. Cumhur İttifakı masasında otoriteyi bir kademe daha ileriye götürebilme hesapları da var. İttifakın, sorunları halkı kutuplaştırarak aşma ısrarı, toplumsal belleğimizdeki derin yaraları hatırlatıyor.

78’DEKİ SIKIYÖNETİM ISRARI

Siyasal nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni ayrılığı, 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında katliama dönüştü. “Müslüman Türkiye” sloganları eşliğindeki saldırılarda resmi verilere göre 150 Alevi yurttaş öldürüldü, 176 kişi yaralandı. Resmi olmayan beyanlara göre ise ölü sayısı 500’e yakındı.

Alevilere ait 200'ün üzerinde ev yakıldı. 100'e yakın işyeri tahrip edildi. Kadınlar tecavüze maruz bırakıldı, çocuklar öldürüldü. Maraş, 12 Eylül’ü hazırlayan önemli etkenlerdendi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit olayların, uzun süredir direndiği sıkıyönetim talebine zorlamak için kontrgerilla tarafından çıkarıldığını bildirdi.

KUTUPLAŞMA DEĞİL İŞ VE AŞ İSTEYEN TOPLUM

Zor bir eşikte olan Türkiye’nin buradan kazasız sıyrılmasını sağlayacak şansı var. Toplum yıllardır süren kutuplaşmadan yoruldu. Geniş kitleler yalanların farkına vardı. Tenceresi kaynamayan, hastalıktan kırılan vatandaşta ‘büyük Türkiye’, ‘milliyetçilik’ ve din naraları atacak hal kalmadı!