2005 yılından bu yana klasik rock sound’unu başarıyla temsil eden Kadıköy çıkışlı topluluk MERLYN’in vokali Muratcan Tüzer, heyecan verici bir elektronik müzik projesiyle dinleyici karşısına çıktı.

Bu projeyi pandemi hayata geçirdi

Gizem ERTÜRK

Prodüktör/Dj Erman Gökyılmaz ile şarkıcı/söz yazarı Muratcan Tüzer’in ortak projesi olan Karaburun DK (a.k.a Karaburun Dans Kulübü) ilk teklisi ‘Götür Beni’ müzikseverlerden tam not aldı.

► Her şeyden önce bu ikili nasıl biraraya geldi?

Muratcan: Her şey pandemi zamanı evlerimize kapandığımız dönemde kendi solo projem için Erman’a bir şey danışmamla başladı. Erman benim üniversiteden ev arkadaşım ve geniş, çekirdek bir arkadaş kitlemiz vardı. Kendisi bizi o yıllarda hi-fi sistemle tanıştırmış, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde ses mühendisliğine ikincilikle girmişti. Zaten ondan önce Stüdyo18’de (Merlyn’in ilk albümünü de kaydeden) Levent Büyük’le çalıştığı ve o dönem Türkiye’de müziğe yön veren Duman, Athena, Şebnem Ferah, Redd ve daha birçok sanatçının işlerini yakından takip etme fırsatı bulduğu için birikimi çok, okula dereceyle girmesi olağandı. Üniversite zamanında beraber birtakım kayıtlarımız vardı ama o dönem ne biz bu kadar ekipman anlamında yeterliydik ne de müzik sektörü bu kadar dijital ve ulaşılabilirdi. 2007’den bahsediyorum.

Erman: Bu şarkı da bizim 2008’de kaydını aldığımız fikirlerden biriydi. Yani ‘Götür Beni’ parçası 2008’de kaydedilmiş bir demonun ‘remake’i diyebiliriz.

► Grubunuzun ismi de epey ilginç Karaburun DK ismi nereden geliyor?

Erman: İzmir’deyken grupça bir arkadaşımızın Karaburun’daki yazlığında yaptığımız ‘Karaburun Ölüm Partileri’ adlı kapalı etkinliklerden geliyor. Yanımıza ses sistemlerini ve enstrümanlarımızı da aldığımız bu etkinliklerde Erman mikser başında trance ve house seçkilerini, bense gitarla Rock’n’Roll & Classic Rock efsanelerini çalardım. Zaten o sıralarda ben Alsancak’da ‘Echoes’ adlı rock grubumla bar sahnesi alırken Erman da iki yan barda DJ performansı verebiliyordu. Aynı evde yaşadığımız için de fikirlerimizi birleştirip kayıtlar alabiliyorduk ama bunlar hiçbir zaman yapıma dönüşmemişti.

► Muratcan senin için rock müzikten elektronik bir projeye geçme fikri nasıl doğdu?

Muratcan: Bende pandemiye yönelik şöyle bir şahsi inanç gelişti: Bundan sonra artık kişilerin fiziki olarak bir araya gelmesini gerektirecek etkinlikler azalacak ve her şey hızla dijitalleşecek. Teknolojik gelişim de bu doğrultuda hızlanacak. Rock müzik gibi stüdyo provalarının, devamlı bir araya gelişlerin gerektiği bir türün en azından bu süreçte uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum ki; kader de bizi buralara attı :)

bu-projeyi-pandemi-hayata-gecirdi-775131-1.

► Erman sen daha önce neler yapıyordun?

Erman: Çocuk yaşlardan beri müziğin içindeyim. Benim ilgimi eskiden beri işin mutfak kısmı çekmiştir. Uzun yıllar piyasada canlı ve stüdyo tonmaysteri olarak çalıştım. Konuyla ilgili üniversite okudum. Birçok albüm kaydettim ve DJ performansları yaptım. Şimdilerde Muratcan’la beraber kişisel zevklerimize yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bir gün canlı performanslarda buluşmak dileğiyle.

► Kimleri dinliyorsunuz?

Muracan: İlham aldığımız müzisyenler genellikle yurtdışı menşeili. Lane 8, Rufus Du Sol, Monolink, Bob Moses, Ben Böhmer gibi sanatçılardan etkileniyoruz. Biraz sound’a önem veriyoruz. Yerliler arasında Progressive House olarak Sezer Uysal’ı beğeniyoruz. Alternatif işlerden de BEA-Fırtınayt albümünü beğeniyoruz.

► Sıradaki planlarınız neler?

Erman: Geçmişte yaptığımız birçok demonun yanı sıra yeni fikirler de var. İlk yapımımız biraz analog synth ağırlıklı olsa da ileriki parçalarda bu, yerini daha dijital öğelere bırakacak. Bu janra’da yapılmış Türkçe müzikler globale göre daha az olduğu için sound arayışı konusunda rahat ve özgür hissediyoruz. Canlı performansları ise, bir DJ seti gibi şarkılar arası kesinti olmaksızın altyapı devam ederken geçişleri sağlayacak şekilde yapacağız. Eğer ilerde yaptığımız iş itibar görürse ışık sistemleri, video mapping ve benzeri görseller üzerine eğilmek istiyoruz.