Bu rejim ülkeyi oksijensiz bırakıyor
AKP iktidarı, son dört ayda çıkardığı yasal düzenlemelerle sermayeye dikensiz bir gül bahçesi yarattı. Artık Türkiye’de ormanların kesilmesi, su kaynaklarının tüketilmesi ve tarım alanlarının imar ve madenciliğe açılması Saray rejiminin eliyle çok daha kolay.

Gökay BAŞCAN
Ülke, son aylarda ardı ardına çıkarılan yönetmelik ve kanun değişiklikleriyle adeta oksijensiz bırakılıyor. Maden şirketleri ve enerji lobilerinin talepleri doğrultusunda yapılan düzenlemelerle ülkenin doğal varlıkları ipotek altına alınırken su, gıda ve iklim krizi her geçen gün daha da derinleşiyor.
Ormanları, zeytinlikleri, tarım alanlarını ve yeraltı–yerüstü su kaynaklarını koruyan hukuki mekanizmalar birer birer devre dışı bırakılırken, itiraz hakları budanmış, şirketler için “dikensiz gül bahçesi” yaratılmış durumda. Yalnızca son üç ayda maden, orman ve çevre mevzuatında yapılan değişiklikler bile önümüzdeki dönemde doğaya yönelik yıkımın hangi boyutlara varabileceğini açık biçimde gösteriyor.
1- İKLİM YASASI KILIFIYLA DOĞA KATLİAMI
Uzun süredir tartışılan, tepkilerin ardından geri çekilen İklim Yasası, iktidarın tüm uğraşları sonunda Temmuz ayında Meclis’te onaylandı. Kamuoyunda ‘süper talan’ olarak nitelendirilen değişiklik, seragazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri adı altında yapıldı. Sermayenin talepleri doğrultusunda hazırlanan yasanın, fosil yakıt lobilerinin doğaya kirletmesinin önünü açtığına dikkat çekildi. Muhalefet, iklim kanunun adıyla tezat olduğunu kirleticilere kolaylık sağladığını belirtti.
2- İŞGAL YASASI MECLİS’TEN GEÇTİ
Ormanları, zeytinlikleri ve meraları maden ve enerji şirketlerine açan 7554 Sayılı Kanun değişikliği temmuz ayında onaylandı. Komisyon görüşmelerinde yaşam savunucuları ve avukatlar tartaklandı. İptali için AYM’ye başvurulan yasa değişikliğiyle birlikte, doğayı koruyan tüm yasal düzenlemeler ortadan kaldırıldı, ÇED süreci devre dışı bırakıldı. Normalde yasak olan zeytinlik alanlardaki enerji ve maden projelerinin önü açıldı. Yurttaşların itiraz mekanizmaları ortadan kaldırıldı, köylünün toprağı ‘acele kamulaştırma’ adı altında işgaline imkan sağlandı. Yasa değişikliğinde tam da tek adam rejiminin karakteristik özelliğini de uygun karar alındı. Tüm yetkilerin toplandığı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın da başında olduğu bir kurul kurulacak.
3- MİLLİ PARKLAR HEDEFTE
“Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Teklifi”, ekim ayında, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen teklif, Milli Parkları talan edilmesinin önünü açan düzenlemeler içeriyor. Ülkede toplam 822 bin 522 hektar büyüklüğünde 50 milli park bulunuyor. Ekosistem değeri çok yüksek bu alanlar ayrıca bilimsel araştırmalar için ‘laboratuvar’ görevi görüyor. Bu değişiklik kabul edilirse, milli park ve tabiat parklarını “kamu yararı” kisvesi altında turizm, enerji, madencilik ve altyapı yatırımlarına açılacak. İzinlere ilişkin yetkiler Turizm Bakanlığı’na devredilirken, Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün bilimsel planlama yetkileri devre dışı bırakılıyor. Ayrıca orman, ekoloji ve koruma uzmanlarının onayını aranmaksızın yatırım izni verilmesinin önünü açıyor.

4- ATIKLAR DENİZE BOŞALTILACAK
Ekim ayında, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde değişiklik yapıldı. Değişikle birlikte, denizlerde atık bertarafı ve karbon depolama için yeni hükümler getirdi. 250 metreden derin deniz bölgelerine “tehlikesiz inorganik atıkların” boru hattıyla boşaltılmasına izin verildi. Ülkenin su varlıklarını tehlikeye atan yönetmelik değişikliği, Samsun Tekkeköy’deki Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır tesisinin denize atık boşaltma projesiyle doğrudan ilişkilendiriliyor. İklim krizinin, kirliliğin ve balık çiftliklerinin baskısı altında her geçen gün yok olan Karadeniz ekosistemi, bu değişiklikle birlikte büyük zarar görecek.
5- BALTA İLE GİRMEK YASAK, SİYANÜR SERBEST
BirGün’ün ulaştığı Muhafaza Ormanları’nın Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik taslağı, AKP iktidarının ormanlara yeni bir saldırı planladığını gözler önüne serdi.
Ülke genelinde 54 ayrı bölgede toplam yaklaşık 247 bin 707 hektar büyüklüğündeki muhafaza ormanlarında ağaç kesmek dahi yasakken yönetmelik değişikliğiyle siyanürlü maden işletmesine izin veriliyor. 18 maddeden oluşan “Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik Taslağı”na göre artık muhafaza ormanlarında, başta madencilik olmak üzere çeşitli faaliyetlerin yapılabilmesinin önü açılacak.
∗∗∗
ANAYASA’YA AYKIRI
Muhafaza ormanlarında yapılacak yönetmelik değişikliğini değerlendiren Prof. Dr. Sezgin Özden, Anayasa’ya aykırı olduğuna dikkat çekti. Prof. Özden, “Muhafaza ormanlarını madencilik, enerji veya altyapı yatırımlarına açmak; kısa vadeli ekonomik kazanç uğruna uzun vadeli ekolojik güvenliği, iklim istikrarını ve su varlıklarını tehlikeye atan bir tercihtir. Doğru çevre politikası; kalkınmayı doğayı tahrip etmeden, yani ekolojik sürdürülebilirlik ilkesine göre planlamaktır” dedi.
LOBİ ETKİSİ
İktidarın bu hamlesini ‘doğal kaynakları hızla nakde çevirme’ olarak değerlendiren Özden, “Türkiye’de çevre ve ormancılık mevzuatı son yıllarda sık sık değiştirilerek idareye geniş takdir yetkisi tanınıyor. Kamu yararı kavramı çok geniş yorumlanarak, madencilik gibi özel çıkar odaklı faaliyetler de bu kapsamda değerlendiriliyor. Bürokrasi ve politika üretim süreçlerinde madencilik lobisinin düzenleyici kurumlardaki etkisi artmış durumda. Bu şirketler, hem istihdam hem de yatırım argümanlarıyla siyasi baskı araçları olarak kullanılıyor” ifadelerini kullandı.


