“Hem masada hem de cephede olacağız!” dayatmasıyla savaşa girdik!..
Koalisyon güçlerinin bir haftadır sürdürdüğü Musul saldırısına Türkiye havadan katılıyor.
Ancak iç basından aldığımız bilgilere göre, Hava Kuvvetlerimiz IŞİD’in elindeki Musul’da bulunan hedeflerinden daha çok YPG cephelerini bombalıyor...

• • •
Bu davranış belli ki yeni sorunlara neden olacak!..


Nitekim önce Irak, Türkiye’yi istemediklerini açıkça söyledi.

Hatta Başika kampını terk etmemiz için Irak Parlamentosu karar aldı.

Savaş arifesinde dayatmalara karşı ve de işine de geldiği için ABD’nin inisiyatifiyle bu karar askıya alındı…
Ancak sorun orada hâlâ duruyor.

Üstelik iktidarın, “Musul’a Şia ordusu girecek. Oysa orada yaşayan Sünnilerin güvencesi yok. Bu nedenle biz orada olmalıyız!” anlayışını sürdürmesi ileride gelişecek ‘mezhepsel çatışmaların’ müsebbibinin daha şimdiden Türkiye olarak gösterileceği açıkça belli oluyor...
Kısaca Ortadoğu bataklığındaki mezhepsel çatışmada taraf olmamız, ülke içindeki kavganın başlamasına da neden olacaktır!.. Belki de birilerinin isteği de budur!.
• • •
Sonra Suriye, ‘TSK’nin Suriye topraklarından çıkmasını’ istedi.

Sadece Suriye devlet yönetimi değil, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Türkiye’nin Suriye topraklarında savaşa girmesine tepki göstermiş, “Suriye’nin egemenliğinin ihlal edildiğini” açıklamıştır!..

Rusya’nın bu açıklaması ve TSK’nin önceden belirlediği YPG hedeflerini bombalaması giderek Türkiye içinde var olan terörü azdıracaktır.
• • •
Anlaşılan o ki; ‘15 Temmuz FETÖ hain darbe girişiminden’ sonra AKP iktidarının 14 yıldan sonra yaptığı tek farklı şey
TSK’yi savaşa sokmak olmasıdır.
• • •
Bizimle ilgisi olmayan bu ‘savaş’ Türkiye’ye çok ağır yükler getirecek ve onaramayacağımız sosyal ve ekonomik yaralar açacaktır!..
• • •
O nedenle MHP’nin ‘başkanlık sistemini gündeme getirmesine’ can simidi olarak sarıldı. Gündemi değiştirmek, savaşın üstünü kapamak için bütün gücü ile bu tartışmaya sarıldı.
• • •
Ancak bu tartışmalar, rejimi hepten değiştirecek vahim bir noktaya doğru Türkiye’yi sürüklüyor…
• • •
Laik Demokratik rejimden uzaklaşırsak, sosyal hukuk devleti olmaktan çıkarsak, bilinmeli ki, kapımızın önünde bekleyen ırk ve mezhep çatışmasının içine bodoslama dalarız!..
• • •
Çıkacak olan kaos, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin’ temelden tartışılmasına neden olur!..
• • •
Özellikle muhalefet partileri sağduyulu davranmalıdır! Onlara büyük görev düşüyor…
İlk çıkışı HDP Eş Genel Başkanı yaptı.
“Başkanlık sistemine ve savaşa hayır!” dediklerini büyük bir kararlılık içinde açıkladı!..
Dün de parlamentoda bulunan MHP milletvekillerinin bir kısmı, ‘başkanlık sistemine’ her alanda karşı duracaklarını basın toplantısıyla halka duyurdular!..
• • •
CHP tabanında geniş ve güçlü bir şekilde yer alan ‘devrimci demokratlar’ da Türkiye’nin aydınlık geleceğine katkı sunmak için bir bildiri yayımlandı…
Bildiri şöyle;

EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK VE BARIŞ İÇİN SİVİL DİKTAYA VE BAŞKANLIĞA HAYIR!


Siyasal İslamcı bir ideoloji temelinde yeni bir rejim inşa ediliyor.

15 Temmuz darbe girişimini fırsata çeviren Recep Tayyip Erdoğan, ülkeyi OHAL üzerinden KHK’larla tek başına yönetiyor. Parlamento fiili olarak tasfiye edilmiş durumda. İçeride ve dışarıda izlenen politikalar sonucunda ülkemiz hızla bir felakete doğru sürükleniyor.

Bölgede; mezhepçiliği, kutuplaşmayı, şiddeti tırmandıran, ülkeyi ve bölgeyi kan gölüne çeviren zihniyet, yeni Osmanlıcı hayalleri için savaşı dayatıyor.

Ülke içi politikaların düzenlenmesine yönelik tüm adımlar, Erdoğan’ın tek adamlık düzeniyle uyumlu bir şekilde atılıyor. Tarihsel milliyetçi muhafazakâr ittifak her gün yeni bir işbirliği ile kendisini güçlendirmeye devam ediyor. Uzunca bir zamandır AKP’nin koltuk değneği görevini üstlenmiş olan MHP, Devlet Bahçeli’nin açtığı yoldan referanduma hazırlanıyor. Referandum üzerinden ‘fiili duruma’ yasal kılıf hazırlanmaya çalışılıyor.

Bizler demokrasiye inanan insanlar olarak; demokrasinin olmadığı, eşit söz, propaganda ve örgütlenme hakkının olmadığı koşullarda referandumun da seçimin de olamayacağını yüksek sesle söylemek zorundayız.

Bölgemizde sorunların çözümünün başkanlıktan değil, parlamenter demokrasinin uygulanmasından, laiklikten ve barıştan geçtiğini ısrarla ama ısrarla söylemek zorundayız.

AKP ve MHP’nin yan yana gelerek yeni bir ‘Milliyetçi Cephe’ oluşturma hazırlıkları ortadayken, sadece ‘başkanlığın yanlışlığını’ anlatmaya çalışarak sonuç almak da, yeni bir çekim merkezi olmak da mümkün değildir!
Bir başka deyimle, partimiz CHP bugüne kadar ülkemizi uçuruma yuvarlayan anlayışı mutlaka durdurmalıdır. Türkiye’nin kaybedecek zamanı yoktur. Çünkü ülke neredeyse 100 yıllık bir süreçten sonra ilk kez bu kadar tehlikeli bir oyunla karşı karşıyadır. AKP bize kurbağa deneyini uyguluyor. Yavaş yavaş hepimizi pişirerek yok etmeyi hedefliyor. Tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız.

Bu koşullarda partimiz CHP’nin yapması gerekenler bellidir:

CHP gündelik politikalarla, sınanmış kadrolarla böylesi zorlu bir süreci başarıya ulaştıramaz. O nedenle öncelikle kendi eksikliklerini ele alarak en kısa zamanda söyleminden, politikalarına, kadrolarından tüzüğüne kadar her şeyi yeniden yapılandırmalıdır.

CHP, demokratından sosyalistine, liberalinden yurtseverlere kadar herkesi içine katan bir ‘Demokrasi Cephesinin’ öncüsü olmalıdır.

Tüm demokrasi güçleriyle, “askeri diktaya da, sivil diktaya da hayır” demeyi örgütlemelidir!

Parlamentoda da, sandıkta da “Başkanlığa Hayır” demelidir. Kendi alternatifimizi, ‘Başka Bir Türkiye’ hedefimiz anlatılmalıdır!
Nerede bir hak ihlali varsa orada tüm demokrasi güçleriyle birlikte karşı koymalı, direnmeli, savaşa karşı çıkmalı ve her koşulda barışı savunmalıdır!

Sandıksa sandık, referandumsa referandum diyerek; ‘meydan okuyana meydan okumalıdır’!
Bunu başarabiliriz. CHP’nin, aydınlanmacı, cumhuriyetçi, devrimci geleneğinde, genlerinde bu gücün olduğuna inanıyoruz!
• • •
Farklı düşüncede olsalar da ‘muhalefet partilerinin’ içinde büyük bir çoğunluk, ‘tabandan tavana’, Türkiye için harekete geçiyor…

“Savaşa hayır! Başkanlığa Hayır!” diyerek, laik demokratik Cumhuriyete sahip çıkmak istiyorlar…
Önemli bir gelişme!..

Partilerin genel merkezleri bu seslere kulak vermeli…