Dünya üzerinde anayasal haklarınızı kullanarak darbeci ve terörist ilan edilebileceğiniz tek ülke burası. Üstelik yargı onaylı… Çünkü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yerkürede yaşayan 7,5 milyar insana tanıdığı haklar, siyasal İslamcı ideoloji için birer darbe ve terör silahı.

Bu ülkede neden bu kadar ‘darbeci’ ve ‘terörist’ var?

Berkant GÜLTEKİN

AKP iktidarı 20 Temmuz 2016’da başlayan ve kamuoyu tarafından ‘sivil darbe’ olarak adlandırılan OHAL sürecinin ardından demokrasiyi en dar sınırlarına çekmek, hatta fiili olarak ortadan kaldırmak için büyük bir çaba sarf ediyor.

Kendine kutsallık atfeden ve aldığı tüm kararları ‘demokrasinin meyvesi’ olarak sunan iktidar aklı, muhalif faaliyetleri ise ‘darbe’ ve ‘terör’ kavramlarıyla ilişkilendirmeye çalışıyor.

Günümüz Türkiyesi’nde iktidarın ‘muhalefet’ olarak adlandırdığı herhangi bir yapı ya da eylem biçimi yok; Erdoğan yönetimine karşı yükselen her itiraz ya ‘darbe’ ya da ‘terör’ olarak sınıflandırılıyor.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP’den milletvekili olmak için sıraya giren Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasına ilişkin yaptığı açıklamada, bir insanın siyasi görüşünün olmasının suç sayılmayacağını belirterek demokrasilerde apolitik bireylerin olamayacağını ifade etti.

Ne garip ki bugün Türkiye’de siyaset yapma hakkına sadece AKP’liler ve onları destekleyen kişiler sahip. Çünkü sadece onlar görüşlerini özgürce dile getirebiliyor ve her akşam TV’lerde göğsünü gere gere konuşabiliyor. Sadece AKP’yi destekleyen yayın organlarına ceza yağdırılmıyor. Sadece iktidar destekçilerine soruşturma açılmıyor. Ama iktidar aleyhine konuşanlar baskılardan baskı, cezalardan ceza beğeniyor.

Ömer Çelik bir rektörü siyasi görüşünden dolayı eleştirmenin doğru olmadığını söylüyor ancak Türkiye üniversitelerinde AKP’ye muhalif bir partiye mensup tek bir rektör bile yok. Çelik’e göre demokrasilerde insanlar apolitik olamıyor ama Türkiye’de siyasi görüşü olan akademisyenler içinde sadece AKP’li olduğu bilinenler rektör olarak seçilebiliyor. Hiçbir yüksek öğretim kurumunun CHP’li, İYİ Partili, HDP’li, SOL Partili, TİP’li, TKP’li, EMEP’li bir rektörü yok. Oysa aynı üniversitelerde 9’u eski vekil olmak üzere AKP’de siyaset yollarını aşındırmış toplam 20 rektör var. Bu tablo, Türkiye demokrasisinin ‘çok sesliliğini’ de net şekilde ortaya koyuyor.

SİYASETİ SADECE AKP’LİLER YAPABİLİR

Siyaset sadece AKP’liler tarafından yapıldığında siyaset oluyor. Demokratik haklar sadece AKP’nin istediği argümanlar söylendiğinde geçerlilik kazanıyor.

Meclis’e bile danışmadan, bir gecede hazırlanan kararnamelerle ülkeyi idare etmek demokratik hak oluyor ama bu tek adam yönetimine eleştiri yönelttiğinizde darbeci-terörist oluyorsunuz.

Yargı kararı olmaksızın binlerce demokratı, solcuyu, yurtseveri kamu görevlerinden ihraç etmek demokratik bir hak oluyor ama haksızlıklar karşısında ses çıkardığınızda darbeci-terörist oluyorsunuz.

Kadın haklarının savunulacağına dair anlaşma imzalayıp hükümleri uygulamamak demokratik hak oluyor ama “İmzaladığınız anlaşmayı uygulayın” derseniz darbeci-terörist oluyorsunuz.

Anayasaya karşı gelip AİHM’nin kararlarını takmamak demokratik hak oluyor ama “Nerede hukuk devleti?” diye sorarsanız darbeci-terörist oluyorsunuz.

Halkın yaptığı seçime karşı gelerek istenilen belediyenin yönetimini bir imzayla değiştirmek demokratik hak oluyor ama “Kayyumlar tarafından yönetilmek istemiyoruz” derseniz darbeci-terörist oluyorsunuz.

Ülkeyi istediğiniz yerde savaşa sürüklemek demokratik hak oluyor ama insanların ölmesine karşı gelip barışı savunursanız darbeci-terörist oluyorsunuz.

Sanatçıları politik ve vicdanı duruşları nedeniyle hedef göstermek demokratik hak oluyor ama sanata ve sanatçıya özgürlük isterseniz darbeci-terörist oluyorsunuz.

Bin odalı bir sarayda yaşamak, 8 ayrı uçak ve onlarca lüks araç kullanmak demokratik hak oluyor ama ülkedeki açlığa ve işsizliğe isyan edince darbeci-terörist oluyorsunuz.

Tarikatları, cemaatleri devletin kritik kademelerine doldurup kamu güvenliğini riske atmak demokratik hak oluyor ama çocuk tecavüzlerini protesto edip din sömürüsü yapan gerici yapıların kapatılmasını talep ettiğinizde darbeci-terörist oluyorsunuz.

İnsanları yaşam biçimlerine göre ayırıp keyfe göre ötekileştirmek ve farklı kesimlere nefret söyleminde bulunmak demokratik hak oluyor ama yargının, eğitimin ve bilumum devlet hizmetinin militanlaşmasını eleştirdiğinizde darbeci-terörist oluyorsunuz.

Memleketin doğasını ve yaşam alanlarını, gelecek nesillerin hakkını hiçe sayarak sermayeye yem etmek demokratik hak oluyor ama toprağınızı ve suyunuzu savunduğunuzda darbeci-terörist oluyorsunuz.

Besleme medya düzeni kurup olmadık yalanlarla halkın aklını ve vicdanını zehirlemek demokratik hak oluyor ama medya özgürlüğüne sahip çıkıp gerçekleri topluma ulaştırmaya çalıştığınızda darbeci-terörist oluyorsunuz.

Dünyayı etkisi altına alan bir virüsle savaşırken insanlara yalan yanlış bilgiler vererek sözde ‘ulusal çıkarı savunmak’ demokratik hak oluyor ama daha fazla insanın hayatını kaybetmemesi için sağlık sistemini eleştirdiğinizde darbeci-terörist oluyorsunuz.

Emperyalist ülkelerle görünürde didişip perde arkasında her türlü teslimiyet içeren plana dahil olmak demokratik hak oluyor ama ülkenin bağımsızlığını isteyip onurlu bir dış politikayı savunursanız darbeci-terörist oluyorsunuz.

HAKLARINIZ, EN ZAYIF NOKTANIZ

Türkiye’de darbeci ve terörist olmak için yapılan yanlışlara ses çıkarmanız yeterli. Bunun dışında herhangi bir eylemde bulunmanıza gerek yok.

Dünya üzerinde anayasal haklarınızı kullanarak darbeci ve terörist ilan edilebileceğiniz tek ülke burası. Üstelik yargı onaylı… Çünkü İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yerkürede yaşayan 7,5 milyar insana tanıdığı haklar, siyasal İslamcı ideoloji için birer darbe ve terör silahı. İnsan olmaktan kaynaklanan haklarınız, AKP’li değilseniz sizin için geçerli değil. Ya susacaksınız ya da darbecilik ve teröristlik yaftasını göze alacaksınız.


Gelişmiş ülkelerde insanların duyduğunda tüylerini diken diken eden kavramlar, memlekette gündelik yaşamın en sıradan parçaları haline geldi. Kelimeler dile gelirken akıl süzgeci ortadan kalktı. İktidar çevreleri, “günaydın”, “merhaba”, “iyi günler” der gibi fikrini beğenmediğine terörist-darbeci diyor. Sıradan insanlarla yapılan sokak röportajlarında bile darbeci ve terörist kelimeleri havada uçuşuyor.

Ülkenin içinde bulunduğu durum, darbenin kim tarafından yapıldığını ve gerçek darbecilerin kim olduğunu açık şekilde göstermiyor mu?