İktidarın kadına karşı işlenen suçlara ilişkin yasa teklifinde oldukça sorunlu ifadeler var. Örneğin ısrarlı takip maddesi, kadınlar arasında medeni durum ayrımcılığı yapıyor. Ceza indirimlerine ilişkin maddede ise ‘samimi pişmanlığın’ ne olduğu tanımlanmıyor.

Bu yasa teklifi ayrımcılık yapıyor

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Sevgim DENİZALTI

Kadına karşı işlenen bazı suçlarda cezai yaptırımın artırılacağı, “kravat indiriminin” son bulacağı savıyla Meclis’e sunulan yasa teklifi, Adalet Komisyonu’nda görüşülecek. 114 AKP ve 3 MHP milletvekilinin imzacısı olduğu teklif, Türk Ceza Kanunu’nda ve bazı kanunlarda değişiklik öngörüyor. Hukukçular, teklifin olumlu sayılabilecek bazı düzenlemeler içerdiğini, ancak yetersiz olduğunu vurguluyor. Teklifin bazı maddeleri ise kadınlar arasında ayrımcılık yapılması anlamına gelebilecek oldukça sorunlu ifadeler ya da önemli eksiklikler içeriyor.

Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) Başkanı Av. Habibe Yılmaz Kayar, 2’si yürütme maddesi olmak üzere toplam 17 maddeden oluşan yasa teklifini, BirGün’e değerlendirdi. Yılmaz Kayar’a göre, teklifin temel sorunlarından biri, erkek şiddetine yönelik bütüncül bir bakış açısından yoksun olması. Teklifin gerekçesinde şiddetin sebebinin eşitsizlik olduğu tartışılmamış.


Av. Yılmaz Kayar’ın teklifte öne çıkan maddelere ilişkin değerlendirmeleri ise özetle şu şekilde:

PİŞMANLIK DERKEN?

Teklifin ilk maddesi, davalarda uygulanan takdiri indirim nedenlerine ilişkin. Sanığın mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranış sebepleri indirim nedeni olmaktan çıkarılıyor. Yargılama sürecindeki “pişmanlığını gösteren davranışların” takdiri indirim gerekçesi yapılacağı ve indirim yapıldığında da gerekçesinin gösterileceği belirtiliyor.

Samimi pişmanlığın nasıl olacağına ilişkin açıklamalar sadece maddenin gerekçesinde yer alıyor. Fiilden sonra ortaya çıkan zararı kendisinden beklenecek ölçüde gidermesi veya zararın büyümesini engellemek için ciddi çaba sarf etmesi, gerçeğin ortaya çıkarılmasına önemli ölçüde katkıda bulunması, olayın aydınlatılmasında aktif fayda sağlaması gibi davranışlar, samimi pişmanlık göstergesi olarak niteleniyor. Ancak gerekçede yer alan pişmanlığın tanımı, madde metninde yok. Av. Yılmaz Kayar’a göre bu önemli bir eksiklik, çünkü pişmanlık ifadesi hâlâ muğlak ve yoruma açık.

Öte yandan Türk Ceza Kanunu’nda yer alan “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın failin geleceği üzerindeki etkisi” şeklindeki takdiri indirim sebepleri aynen korunuyor. Av. Yılmaz Kayar, bu haliyle düzenlemenin “olumlu fakat yetersiz” olduğunu vurguluyor.

bu-yasa-teklifi-ayrimcilik-yapiyor-994196-1.
Avukat Habibe Yılmaz Kayar - KAHDEM Başkanı



GEBELİK AĞIRLAŞTIRICI SEBEP DEĞİL

Teklifin 2’nci maddesi, ‘kasten öldürme’ suçunun nitelikli hallerini, yani ağırlaştırıcı nedenlerini yeniden düzenliyor. Mevcut yasadaki “gebe olduğu bilinen kadına karşı” sözü kaldırılıyor ve yerine sadece “kadına karşı” sözü getiriliyor. Bu haliyle gebe olsun olmasın, tüm kadınlara karşı öldürme eylemi, kasten öldürmenin nitelikli hali olarak düzenlenmiş.

Av. Yılmaz Kayar, bu maddenin daha farklı şekilde yazılması gerektiği görüşünde. Yılmaz Kayar, “Gebe olduğu bilinen kadının öldürülmesine yönelik ağırlaştırıcı neden korunmalıydı. Madde düzenlemesi, gebe kadının korunmasından vazgeçmiş görünüyor” diyor. Yılmaz Kayar ayrıca, bu maddeye ‘çocuğun tanıklığında suç işlenmesi’nin ağırlaştırıcı nitelikli sebep olarak eklenmesi gerektiğini belirtiyor.

ÜST SINIRDA DEĞİŞİKLİK YOK

Bu yasa teklifi, kadınlara karşı işlenen suçlarda cezaların artırılacağı savıyla lanse edildi, ancak Av. Yılmaz Kayar, aslında bir ceza artırımının söz konusu olmadığına dikkat çekiyor. Değişen yalnızca cezaların alt sınırı. Örneğin kasten yaralama suçuna ilişkin 3’üncü maddede, “Suçun kadına karşı işlenmesi halinde cezanın alt sınırı 6 aydan az olamaz” deniyor. Basit yaralama suçunda da –suç kadına karşı işlenmişse- cezanın alt sınırı 4 aydan 6 aya çıkarılmış. Ama cezanın üst sınırında bir değişiklik yok. Av. Kayar, bu düzenlemenin de “olumlu fakat yetersiz” olduğunu söylüyor.

Av. Yılmaz Kayar ayrıca, suçun ‘çocuğun tanıklığında’ işlenmesinin, 3’üncü madde de dahil birçok maddeye ağırlaştırıcı sebep olarak eklenmesi gerektiğini ifade ediyor.

MEDENİ DURUM AYRIMCILIĞI

Teklifte en öne çıkan maddelerden biri de 8’inci madde. Bu maddeyle ısrarlı takip sonunda Türk Ceza Kanunu’na (TCK) ekleniyor, bu suç için 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Israrlı takip, 2012’de çıkarılan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da yer almasına karşın, 10 yıldır TCK’ye sokulmamıştı. İktidar, kadınların ‘Israrlı takip TCK’de tanımlı ayrı bir suç olsun’ şeklindeki taleplerine yıllarca kulak tıkamıştı.
Şimdi bu teklifle ısrarlı takip TCK’ye giriyor ama nasıl? Av. Yılmaz Kayar, 8’inci maddenin ayrımcı olduğuna dikkat çekiyor. Söz konusu maddede, “suçun çocuğa ya da ayrılık kararı verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi” ağırlaştırıcı sebep sayılmış.

Av. Yılmaz Kayar, “Israrlı takipte ağırlaştırıcı sebep olarak evli olmak veya ayrı yaşamak şartları, kadınlar arasında medeni durum ayrımcılığı olduğu gibi, kadınların büyük bir çoğunluğuna karşı işlenen ısrarlı takip suçunda ağırlaştırıcı sebebin uygulanmasını engelleyici nitelikte” yorumunu yapıyor.

OLUMLU DÜZENLEMELER

Av. Yılmaz Kayar’a göre, teklifte bazı olumlu düzenlemeler de var. Örneğin Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişiklik öngören 9’uncu madde. Bu maddeyle ‘silahla işlenmiş kasten yaralama’ ibaresi ‘kasten yaralama’ şeklinde değiştiriliyor. Böylece kadına karşı kasten yaralama suçu, -silahla olsun olmasın- tutuklama gerekçesi yapılan katalog suçlar listesine alınıyor. Bu düzenlemenin olumlu olduğunu vurgulayan Yılmaz Kayar, çocuğun tanıklığında suç işlenmesinin ağırlaştırıcı sebep olarak bu maddeye de eklenebileceğini söylüyor.

Av. Yılmaz Kayar’a göre, teklifteki bir diğer olumlu madde de soruşturmada mağdurun avukat isteme hakkını düzenleyen 10’uncu madde. Bu maddeyle mevcut yasadaki ‘cinsel saldırı suçu ile’ şeklindeki ibare, ‘cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçu ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve…” şeklinde değiştirilmiş. Böylece soruşturma ve kovuşturma evrelerinde şiddet mağduru kadınların istemeleri halinde baro tarafından görevlendirilecek avukatın hukuki desteğinden ücretsiz şekilde faydalanmaları sağlanıyor. Av. Yılmaz Kayar, “Bu düzenleme olumlu ama kapsamı daha da genişletilse daha iyi olur” diyor.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİR REHBER

Peki bu düzenleme, geçen yıl Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiye’nin çekildiğini açıkladığı İstanbul Sözleşmesi’nin boşluğunu doldurabilir mi? Av. Yılmaz Kayar, “Hayır” yanıtını veriyor ve ekliyor: “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi isteniyorsa, kadınların ihtiyaçları dikkate alınarak hazırlanan İstanbul Sözleşmesi, tüm taraflar için her zaman rehber niteliğindedir ve bütün düzenlemeler bu sözleşme dikkate alınarak hazırlanmalıdır.”