Bu yazının başlığını sansürlüyorum
İçinde dönüp durduğumuz saçmalık boyutu inanılmaz!
İçinde dönüp durduğumuz saçmalık boyutu inanılmaz! İnsan bazı olup bitenler karsısında «bu kadarı da fazla artık» demeden edemiyor. Son dönemlerde bu kadarı da fazla artık dediğimiz o kadar çok haber okuduk ki… Bu hafta da inanılması güç ama maalesef gerçek olan bir haber çoğumuzu fazlasıyla üzdü, sinirlendirdi, şaşırttı.
2002 yılında Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç’nin fuhuşa sürüklendiği ve bakire olması nedeniyle, kendisini satan kadınlar tarafından, aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 28 erkekle ters ilişkiye girmeye zorlandığı ortaya çıkmıştı. N.Ç dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e, adalet istediğini belirten bir mektup bile yazmıştı.
Bu hafta, Yargıtay Başsavcılığı, yerel mahkemenin "küçük kızın her şeyin farkında olduğu ve sanıkların en alt sınırdan cezalandırılması" talebine destek verdiği haberi bazı gazeteler tarafından yayınlandı. Sanıklar iyi hal indirimi (!) de uygulanarak en alt sıradan cezalandırıldı. 20 ayla 6 yıl arasında hapis cezası aldılar. Böyle bir suçun bedeli 20 ay mı, 6 yıl mı? Bu gerçek, bizi sinirlendirdiği kadar, en az üç çocuk yapmayı kabul edenleri de korkutmuyor mu ?
“Parasız eğitim istiyoruz. Alacağız” yazılı pankart açan iki öğrenci sırf bu sebepten 19 ay boyunca tutuklu yargılandı. (Onların dışında, iktidar gibi düşünmedikleri için hala gözaltında tutulan yüzlerce öğrenci var.) Yeni tahliye edilen bu gençlerin kaybettikleri zamanın hesabı verilecek mi? Bu suçsuz öğrenciler 19 ay haksız yere tutuklu yargılanırken, başka birileri tecavüz suçundan 20 ay hapis cezası aldı. Yine bir iyi hal durumu falan araya girer de, daha erken çıkabilirler mi şimdilik bilmiyoruz. Bütün bunlar normal mi sizce? Her fırsatta ahlak dersi vermeye kalkanların böyle zamanlarda neden sesleri çıkmıyor? Kibar karşılıkları olmayan kelimeleri kullanmamakta zorluk çekiyoruz hepimiz.
"Tecavüz edilen tecavüzcüsü ile evlenirse, mahkemelerin iş yükü hafifler" cümlesini kurabilen bir zihniyet bu ve adalet maalesef bu cümleyi kurabilenlerin elinde.
2002 yılında Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç’nin fuhuşa sürüklendiği ve bakire olması nedeniyle, kendisini satan kadınlar tarafından, aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 28 erkekle ters ilişkiye girmeye zorlandığı ortaya çıkmıştı. N.Ç dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e, adalet istediğini belirten bir mektup bile yazmıştı.
Bu hafta, Yargıtay Başsavcılığı, yerel mahkemenin "küçük kızın her şeyin farkında olduğu ve sanıkların en alt sınırdan cezalandırılması" talebine destek verdiği haberi bazı gazeteler tarafından yayınlandı. Sanıklar iyi hal indirimi (!) de uygulanarak en alt sıradan cezalandırıldı. 20 ayla 6 yıl arasında hapis cezası aldılar. Böyle bir suçun bedeli 20 ay mı, 6 yıl mı? Bu gerçek, bizi sinirlendirdiği kadar, en az üç çocuk yapmayı kabul edenleri de korkutmuyor mu ?
“Parasız eğitim istiyoruz. Alacağız” yazılı pankart açan iki öğrenci sırf bu sebepten 19 ay boyunca tutuklu yargılandı. (Onların dışında, iktidar gibi düşünmedikleri için hala gözaltında tutulan yüzlerce öğrenci var.) Yeni tahliye edilen bu gençlerin kaybettikleri zamanın hesabı verilecek mi? Bu suçsuz öğrenciler 19 ay haksız yere tutuklu yargılanırken, başka birileri tecavüz suçundan 20 ay hapis cezası aldı. Yine bir iyi hal durumu falan araya girer de, daha erken çıkabilirler mi şimdilik bilmiyoruz. Bütün bunlar normal mi sizce? Her fırsatta ahlak dersi vermeye kalkanların böyle zamanlarda neden sesleri çıkmıyor? Kibar karşılıkları olmayan kelimeleri kullanmamakta zorluk çekiyoruz hepimiz.
"Tecavüz edilen tecavüzcüsü ile evlenirse, mahkemelerin iş yükü hafifler" cümlesini kurabilen bir zihniyet bu ve adalet maalesef bu cümleyi kurabilenlerin elinde.