12 Eylül’den günümüze, değişmeyen kafayı görün!

İnsanlar kardeşim
Ben dünyada yaşayan her bir insanın kardeşim olduğuna inanıyorum. Onun da benim gibi bir kalbi, dostluğu; anlayabilecek bir kabiliyeti ve güzellikler yaratabilecek iç kuvvetleri vardır. Bu dünyanın her kıtasında ben böyle kimselere hep rastladım. Ta Yeni Gine’nin vahşi, balta girmemiş ormanlarında da onu karşımda buldum. Tokyo’da ise hemen önümden gidiyordu.

Kardeşimin evinde korkudan uzak yaşadım. Bir kere Guadal Kanal’ın en ücra köşelerinin birinde hala taş devri hayatı ve görüşü ile yaşayan insanlar arasında kalmıştım. Fakat orada kaldığım sürece pekâlâ anlaştık ve dört hafta kadar kısa bir zaman içinde dünyanın bu en İlkel insanları, bakir ormanlardaki hayatlarından sıyrılarak makina devrine ulaşmasını bildiler. Hatta daha da ileri giderek uçaklarımıza petrol taşıyan kamyonları kullanmayı öğrendiler.

Gene bir kere, Hindistan’da tek bir İngilizce kelime bilmeyen köylülerin arasında günlerce yaşadım. Benim de onların dilinden anlamamam anlaşmamıza engel olmadı. ... Eğer birbirimizin yedikleri üzerinde durup incelemeler yapsaydık, muhakkak ki ben onları, onlar beni çok aptalca bulacaktır. Hâlbuki biz öyle yapacağımıza, eleştirileri bir yana bırakarak kelimesiz konuşmalara daldık.

Seyahatimi ve bu vesile ile kardeşlerimin arasında yaşama imkânını bana veren mutlu tesadüflerin, bir talih eseri olduğuna inanıyorum. Onun için diğer insanlara nasihat etmek, onların da birbirlerini içten ve candan birer kardeş olarak kabul etmeleri üzerinde ısrarla durmak gibi manasız hareketlere sapacak değilim. Çünkü bu benim vazifem değil. Bu gibi duygular yavaş yavaş uyanır. Ama bazen, gözlerimizin çabuk açılmasına yardım eden şanslı tesadüfler de olabilir. Ben bunu yavaş yavaş öğrenmiştim ama dünyanın da bir gün öğreneceğine inancım var.

Şimdi Pensilvanya’daki evime dünyanın dört bucağından, her ırktan ve her renkten misafirlerim geliyor. Bir zamanlar, ben onların memleketinde yiyip içmiştim. Benim memleketimde şimdi onlar yiyip içecek... Öleceğim güne kadar evimin kapıları bu aziz dostlara açık kalacaktır. Hiçbir zaman evim, misafirlerle olduğu anlardaki kadar mutluluk tatmamıştır.

Bütün insanların kardeşim olduğuna inanıyorum. Bütün evimi paylaştıkları zamanlar, bunu çok daha derinden duyuyorum.

James MICHENER

*

Sevgili okurlar, Milli Eğitim Bakanlığı bu parçayı alıntıladığım altıncı sınıf Türkçe ders kitabından 2 milyon 963 bin lira ödeyerek 882 bin adet satın aldı. Kitap, “FETÖ/PDY darbe girişimi ve diğer gelişmeler de dikkate alınarak” parçada geçen Pensilvanya sözcüğü nedeniyle öğrencilere dağıtılmadan İmha edildi. Milli Eğitim Bakanlığı, kitabın yayıncısından, Pensilvanya sözcüğünün çıkartarak aynı miktarda yeniden basmasını istedi. Sözcüğün geçtiği paragrafı çıkartan yayıncı, 882 bin adet bastığı ders kitabını geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığına teslim etti ve 2 milyon 963 bin TL’yi cebine koyarak bakanlıktan ayrıldı. Size ve bana ise 1997 yılında ölmüş Amerikalı yazarın oturduğu şehrin adını teröre destek mesajı sayan aptallığının bedelini ödemek düştü.

*
Bu konuyu haber ve yazı konusu yaptığım için beni “FETÖ” destekçisi ilan edecek Akit veya Akitçilere not: Fethullah Gülen’in yazıp Abdulfettah Şahin takma adıyla yayımladığı ve birçok kamu kurumu ile Kültür Bakanlığının kütüphaneler için satın aldığı kitaplar da imha edilenler arasında. Fethullah Gülen’in yazarı olduğu 42 kitap, 90’lı yıllarda TTKB tarafından onaylanarak öğrencilere tavsiye edilmiş, 2000 yılında ise pedagojik açıdan sakıncalı bulunarak yöneticisi olduğu birim tarafından onayları iptal edilmişti. İptal kararını veren komisyon üyeleri ile yönetici olarak bizler AKİT gazetesi tarafından hedef gösterilmiştik!