Dangalağın biri elindeki satırla/baltalya Atatürk heykeline saldırıyor… Etraftakilere vaaz vermeye kalkıyor… Kameraları görünce yılışıyor… Sonrası malum! Sanırım kimse bu görüntüyü yadırgamamıştır. Dün de böyle tipler vardı, bugün de var. Ancak farklı olan şudur; bu adam sırtını iktidara yasladığının farkında ve oradan aldığı güçle, “yeni Türkiye benim” vurgusu yapıyor. Bir yanıyla doğrudur, çoktandır meczuplar ülkesine olduk!

Maçka Parkı’nda bir genç kadın, adına özel güvenlik denen kerameti kendinden menkul bir ahmak tarafından açıkça giyiminden ötürü taciz ediliyor, herifçioğlu işi polis çağırmaya kadar götürüyor, ardından kamuoyuna yansıyınca olay üstü örtülsün diye geri adım atılıyor. Dün de böyle alçak ve de ahmak ahlak bekçileri vardı, bugün de var. Fark şu; bu saldırgan görevli iktidarda olduğunu hissediyor ve oradan devşirdiği güçle eşkıyalık yapıyor. Gericilik ayaklanmış, her yanda salgın biçimde kendini gösteriyor.

Lümpenliğin, kabadayılığın, mafyalığın egemen olduğu bir düzen kuruldu. Fatih Terim adlı spor adamının(!) telefonla tartıştığı kişiyi dövmek için, üşenmeden onca yol yapması başka nasıl açıklanır? Sonu Terim’in istediği gibi olmuyor, o ayrı. Lâkin dükkânı basılan kebapçının sosyal medyadan yayılan görüntülerde: “Onu gördüğüm yerde döveceğim” demesi de işin cabası! Orman kanunları geçerli…

OHAL uygulamalarının bu yazdıklarımdan farkı yoktur. Padişah buyruğu verildiği an, gideceğiniz bir mahkeme yoktur. Diyelim kırk yıllık evli Ayşe ve Mehmet’le ilgili bir KHK çıktı ve dendi ki: ‘Bundan böyle Ayşe’nin kocası Mehmet değil Ahmet’tir.” Akşam Ahmet gelecek, eve yerleşecek, çocukların babası olacak ve gece mecburen yatağa gelecek ve… Neyse… İstediğin kadar ‘Bu herif kocam değil’ diye yırtın, bir kez hüküm verilmiş, o saatten sonra poponu da yırtsan KHK ile atanmış kayyum kocayı alacaksın koynuna… Memlekette hukuk dediğin budur…

Elbet bu noktaya bir günde gelinmedi. Bir muhafazakâr kadın bakan, ailesinde kim varsa kurumlara atadı. Kim şaşırdı buna? Devlet her yanıyla böyle yönetilmiyor mu? Üstelik tüm bunlar; özgürleşiyoruz, vesayetti bitti denerek, oldu. Ömrünün tamamını Fethullah güzellemesi yaparak geçiren Gülerce, kamuoyuna ders vermeye kalkıyor. İtirafçılık, ispiyonculuk, yalancılık etik ölçü haline gelmiş. Böyle olmazsan “öteki” haline geliyorsun. Peki, tüm bunları kim yarattı?

Geçen gün bir ilan gördüm, Şirince Nişanyan Otel’de “Siyaset Kampı” olacakmış. Murat Belge, Asaf Savaş Akat, Fuat Keyman, Etyen Mahçupyan, Baskın Oran hocaymış. Hemen kayıt olmak lazım. Bu adamları dinleyerek AKP’nin nasıl iktidar olduğunu anlayabilirsiniz. Sosyalistlere küfür bunlarda, Mustafa Kemal ve aydınlanma düşmanlığı bunlarda, piyasacılık bunlarda, AB işbirlikçiliği bunlarda… “Yetmez Ama Evet” ailesinin güzide üyeleri bunlar… İşin b.ku çıkınca da “kandırıldık” diyenler. Yukarıda saydığım lümpen meczuplar cumhuriyetinin kanaat önderleri!

Mesele şu; ortalama bir siyasal İslamcının ‘cihatçı’ olduğunu ve şeriat devleti kurmak isteyeceğini bilmeyen liberallerin elinde oyuncak olduk. Şimdi yine ortadalar, yedikleri naneler yetmiyormuş gibi bize akıl vermeye kalkışıyorlar. Şunda anlaşalım: Yaşamının herhangi bir döneminde siyasal İslam’la iş görmüş birinden kimseye hayır gelmez. Demokrasi zırvası üzerinde tepinerek müftülerin nikâh kıyacağı günlere kadar geldik. Çünkü liberal “bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler” der. Sonra pişman olunca da “kandırıldık” deyip yırtacağını zanneder. Öyle değil kardeşim, unutmam ve bunun hesabını mutlaka sormak isterim. Siyasal tavır takınan herkes, yaptıklarının sorumluluğunu taşımalı. Bellek yoksa yaşam yok!

Bu yobazları bu liberaller yetiştirdi!