Domates ve soğan fiyatlarının geldiği noktayı görünce, menemen soğanlı mı soğansız mı olur tartışmasından menemeni kimler yiyebiliyor noktasına geldik

Bu zamlarla menemen yemek bile lüks oldu

ORHAN SARIBAL - CHP Genel Başkan Yardımcısı

Domatese yüzde 109, kuru soğana yüzde 70, yumurtaya yüzde 54 ve sivri bibere yüzde 32 zam geldi. Bütün vatandaşlarımızın sevdiği fakir doyuran her sofranın yemeği menemene son 3 ayda toplam yüzde 265 zam gelmiş oldu. Domates ve soğan fiyatlarının geldiği noktayı görünce, menemen soğanlı mı soğansız mı olur tartışmasından menemeni kimler yiyebiliyor noktasına geldik.

Vatandaşı soğana muhtaç ettiler
AKP iktidarında tarım alanları ranta, köyler, otlak ve meralar betonlaşmaya teslim edildi. Tarım toprakları yağmalandı. Çiftçilerin kullandığı gübre, tarım ilaçları, mazot, yem gibi temel girdilerin fiyatlarındaki artışlar, ürün fiyatlarındaki artışların çok üstünde. Girdi fiyatları dört katına çıkarken, ürün fiyatları ancak iki-üç katına çıkabilmiştir. Üretici bütün bu zorluklar içinde zararına ürününü elden çıkarırken iktidara yakın aracılar fahiş fiyatlarla bu ürünleri reyonlara koyuyor. Kısaca iktidar halkı soyup soğana çevriliyor. Soğan artık satın almadan göz yaşartıyor. Halkı soyup soğana çevirenler vatandaşı kuru soğana dahi muhtaç etti.

Dünya ortalamasının yüzde 28 üzerinde
OECD tarım raporuna göre, Türkiye’de fiyatlar 2015 ve 2017 yılları temel alındığında dünya fiyatlarının ortalama yüzde 28 üzerinde seyrediyor. Türkiye’de Maliye Bakanı, Türk Lirası’nın dolar karşısında son bir ayda yüzde 21 oranında değer kazandığını söylüyor. Peki ürünlerde, gıda fiyatlarında düşüş var mı? Hayır! O zaman değer kazanan yok, kaybeden var. Kaybeden de vatandaş.

Zamlar iktidarın gıdası oldu
Aracılar çiftçilerin emeğinin büyük bölümüne el koyuyor, yani çiftçilerden daha fazla kazanıyorlar. Hükümet zenginden, şirketlerden yana tarım politikaları uyguluyor. Üretim yerine ithalatı teşvik ediyor. Yani bir anlamda bize tarım ürünleri satan başka ülke çiftçilerini desteklemiş oluyor. AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonundan bu yana emek karşıtı, üretim karşıtı, ithalat yanlısı politikalar uygulandı. Üretim yok istihdam yok destek yok. Peki onun yerine ne var? Saraylar, uçaklar ve beyaz çay, ejder meyveli smoothie var! İktidar köylünün, üreticinin meyve üretmesi yerine, üreticilere her gün zam yaparak sarayda ejder meyvesi yemeyi tercih ediyor. Zamlar iktidarın gıdası oldu.

Köylü, AKP döneminde köle oldu
Çökmüş ekonominin çıkış formülü ise tüketim teşviki. İstiklal Caddesi girişi dahil alışveriş kampanyası yapılıyor. Lüks yabancı marka mağazalarda dövize endeksli fiyatlar üzerinden “enflasyonla topyekûn mücadele” logolu afişler, sokaklarda belediye başkanlarının maliyeti kim bilir kaç soğan fiyatına yaptırılmış stantlarla yaptığı “teşvik” kampanyaları! Üretimi teşvik etmeyen ama tüketimi teşvik eden AKP belediyeleri! Bu tüketim teşviki bir de “yerli ve milli” duyguları sömürerek yapılıyor. Kampanyanın tek milli tarafı topyekûn kelimesindeki O harfi yerine yerleştirilen ay yıldızımız. O bile reklama peşkeş çekiliyor. Bunun tam adı sömürüdür. Bunun adı modern köleliktir bunun adı saltanattır.

Köylü milletin efendisiyken bugün AKP eliyle köylü sarayın kölesi yapıldı. Diğer yanda CHP belediyeler bizim belediyelerimiz iktidarın yok ettiği tarımı ve yerel kalkınmayı teşvik için nefes alanları açma gayretinde. Elbet bu sömürü bitecek ocağında menemeni borsa gibi her gün başka ve daha yüksek fiyatla pişiren vatandaş tercihini yapacak.

Artık gördüğümüz ve geldiğimiz noktada daha iyi anlaşılıyor ki bu ülkeye saray, başkanlık, savaş, yağma, doğa katliamı, sömürü, tüketim, komisyoncu, faizci değil; bu ülkeye üretim, yatırım, eşitlik, istihdam, eşitlik, adalet ve ekmek gerekiyor.

bu-zamlarla-menemen-yemek-bile-luks-oldu-522796-1.bu-zamlarla-menemen-yemek-bile-luks-oldu-522797-1.