Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina: Doğaya ve insana saygı duyan yönetime devam

Buca Belediye Başkanı CHP’li Levent Piriştina, 2019’daki yerel seçimlerde yeniden başkanlık için aday adayı oldu. BirGün’ün sorularını yanıtlayan Piriştina, AKP’nin Buca’da umduğunu bulamayacağının altını çizerek, “AKP’nin nereye, hangi ilçeye, hangi konuya özel önem verdiğini bilmiyorum ama tek bildiğim Buca’nın AKP’ye oy vermeyeceği. Dolayısıyla boşuna uğraşmasınlar! Ülkeyi getirdikleri durum ortada. Aynı şanssızlığı Buca’nın yaşamasına Bucalılar izin vermez” diyor.

► Adaylığınızı açıklarken, “İlk günden çok daha heyecanlıyım” dediniz. Geçen 5 yıllık dönemi kısaca değerlendirir misiniz?
Heyecan olmaz mı! İlk gün yola çıkarken sosyal belediyecilik anlayışıyla, hizmet odaklı, kenti ve kentliyi kucaklayan belediye yöneticiliği çerçevesinde çalışmalarımızı bu yola kanalize ettik. 5 yıllık Başkanlık dönemimde hemşehrilerime bunu yaşatabilmiş, hissettirebilmişim ki adaylık dosyamı teslim etmek için yola çıktığımda bana destek olmak için Belediye önü binlerce hemşehrimle adeta miting alanına dönmüştü. Yılların tecrübesiyle yola çıkarken heyecanlanmam sanıyordum ama binlerce hemşehrimi gördüğümde konuşmakta bile zorlandım. Gurur, mutluluk, heyecan ve yüz binlerin güveninin verdiği sorumluluk duygusu … Hepsini bir arada yaşadım.

5 yılı kısaca değerlendirmem gerekirse, ilk olarak hizmetlerin ve zenginliklerin eşit dağıtılmadığı Bucamıza eşitlik getirdik. Mahalleler arası eşitsizlikleri giderdik. Her şeyden önce insani yatırımlara öncelik verdik. Merkezine insanı alan projelerle kültür, sanat ve sporu Bucalıların ayağına getirip, sevdirdik. Nüfusun böylesine hızlı arttığı Buca yıllar yılı içine kapanık, kendi halinde ve sadece akşamları yatmaya gelinen bir kent görünümdeydi. Oysaki 60 bine yakın üniversiteli gencin gününü geçirdiği, yaşadığı bir kent burası… Bu durağanlık Buca’ya yakışmıyordu. Doğasıyla, tarihiyle, demografik yapısıyla barındırdığı çeşitlilikle, kentin gelişiminin çizdiği bu tezatlığı ortadan kaldırdık. Buca’yı daha dinamik, yaşayan ve yaşanılan bir kent yapma mücadelemizi sürdürüyoruz. Semt evleri, pırlanta merkezleri, kültür-sanat ve gençlik merkezleri, spor tesisleri, kapalı pazaryerleri, özgür hayvan parkı hayata geçirdiğimiz projelerin sadece bir kaçı… Özetle, en küçük Bucalı’dan en yaşlı hemşerimize kadar tüm halkımızın yaşamlarına dokunuyor ve yeni başlangıçlar yapma olanağı sunmak için çalışıyoruz.

► Bu 5 yıllık dönemde en içinize sinen icraatlar hangileriydi?
İcraatlarımız çocuklarımız gibi birbirinden ayırmak mümkün değil. Hepsinin hizmet ettiği bölüm ayrı. Kültür ayrı, spor ayrı, sanat ayrı, 3 yaşa ayrı, 70 yaş ayrı… O yüzden zaten içimize sinmeyen bir icraata asla girmeyiz.

► Bu seçimde AKP’nin Buca’ya özel önem verdiğini biliyoruz. Buca’da mevcut oy oranınızı aşabileceğinize inanıyor musunuz?
AKP’nin nereye, hangi ilçeye, hangi konuya özel önem verdiğini bilmiyorum ama tek bildiğim Buca’nın AKP’ye oy vermeyeceği. Dolayısıyla boşuna uğraşmasınlar! Ülkeyi getirdikleri durum ortada. Aynı şanssızlığı Buca’nın yaşamasına Bucalılar izin vermez.

► Bir 5 yıl daha görev verilirse ne gibi yenilikler ortaya koymayı planladınız?
Yenilikten ziyade halk tarafından beğenilmiş, kabul görmüş projeleri devam ettirmeyi, yeni gelişmelere ve gelen taleplere göre revize etmeyi planlıyoruz. Tabii bugün aday adayı konumuyla projelerden bahsetmek zamanlama açısından doğru değil ama en çok kullanılan, tüm siyasetçilerinde çok sevdiği ‘Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır’ sözünü kullanmak istiyorum. Yine merkezinde insan olan kente hem ekonomik hem de sosyal anlamda prestij kazandıran, çevreye, doğaya, insana saygılı bir ikinci 5 yıl olacaktır. Tek farkımız bir önceki 5 yıla göre daha tecrübeli daha heyecanlıyız. Dolayısıyla Buca’da ikinci 5 yıl görev dönemimiz bir öncekine oranla mukayese edildiğinde daha verimli geçeceğine inanıyorum.

***

İzmir, İstanbul’a benzemeyecek

► Son zamanlarda İzmir’in de rant projeleri ile İstanbul’a benzetilmek istendiğine dair İzmirlilerin kaygıları var. Bu kaygıları paylaşıyor musunuz?
Tam tersi! Bence İzmir İstanbul’a benzemeyecek. İzmir’in İstanbul’a benzemesi, bunun İzmirliler tarafından kabul edilmesi mümkün değil. İzmir’in insan odaklı yatırımları, sürdürülebilir büyümesi, özellikle kırsaldaki kalkınmasıyla 81 ilden ayıran ve farklı bir kontrollü büyüme modeli var. Bence bütün herkes İzmir’in bu kontrollü, örnek alınabilecek, doğaya ve insana saygılı, ekonomiyi destekleyen, 7’den 77’ye herkesin hak sahibi olduğu gelişim modelini görüp, İzmir’e benzeyecek. O yüzden kimsenin endişesi olmasın. 81 ilin bugün İzmir’in modelini örnek almak üzere kolları sıvadığı kanaatindeyim. O yüzden kaygıya yer, endişeye gerek yok.