62 yıllık Buca Cezaevi'nde yapılan ihalenin ardından yıkım mesaisi başladı. Demokratik kitle örgütleri cezaevinin yıkımında ortaya çıkacak asbeste tehdidine dikkat çekerken, ŞPO İzmir Şubesi ise alanının “Ben yaptım oldu” yöntemiyle planlanamayacağını belirtti.

Buca Cezaevi'nin yıkımı için asbest uyarısı

BİRGÜN EGE

Adalet Bakanlığı kararıyla geçen yıl kapatılan Buca Cezaevi'nin yıkımına başlandı. 4 Mart günü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü'nde yapılan yıkım ihalesini, 16 milyon 420 bin lira teklif yapan Nermanoğlu Hafriyat isimli firma kazandı. Firma yıkımı 45 gün içerisinde tamamlayacağını açıkladı.

Buca'da Yaşanabilir Buca Derneği, Buca Atatürkçü Düşünce Derneği, Buca Kaynaklar Çevreyi Koruma Derneği, Buca Sosyal Dayanışma Platformu, Buca Kızılçullu Derneği, Buca Muhtarlar Derneği, Eski Bucalılar Platformu, ortak bir açıklama yaparak yasal yollara başvuracaklarını açıkladı.

Buca Cezaevi önünde açıklama yapan demokratik kitle örgütleri, yıkım ihalesini alan firmanın hiçbir önlem almadığını belirterek, asbest tehlikesine dikkat çekti. Yapılan açıklamada, "Yıkım işlemi esnasında başta Anayasa olmak üzere kanun ve yönetmelikler açıkça ihlal edilmekte, yıkım şirketi yıkım esnasında insan sağlığına, çevreye son derece zararlı olan asbestin zararlarını gidermek için hiçbir önlem almamıştır. Şu anda dahi asbest soluyoruz. Buca Cezaevi 1959 yılında yapılan bir bina olduğundan pek çok yerinde asbest kullanılmıştır. Yıkımı sırasında koruyucu önlemler gerekirken hiçbir önlem alınmaksızın yıkım yapılmakta olup Buca Cezaevi etrafında yaşayanlar risk altında bırakılmıştır" denildi.

ca-cezaevi-nin-yikimi-icin-asbest-uyarisi-991879-1.

'KATILIMCI SÜREÇ İŞLETİLMELİ'

Cezaevinin yıkımıyla ilgili açıklama yapan Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İzmir Şubesi, yıkım sonrası alanda hangi işlevin devam edeceğinin hala tartışma konusu olduğuna dikkat çekti. Yapılan açıklamada, “Alanda yer alması düşünülen AVM, Konut, Pazar Yeri vb. kullanımlar üzerinden tartışıldığı, tarihsel bağlamından kopuk ele alındığı görülmekte. Söz konusu alanda ne yapılacağı konusunda şeffaf bir süreç yürütülmeden alandaki binaların yıkılması ‘Ben yaptım oldu’ zihniyetinin ürünüdür. Oysa ki, kamu mülkiyetindeki bahse konu alanda yapılması düşünülen her müdahale, katılımcı bir süreç yürütülerek, alanın tarihsel bağlamı ile olan ilişkisi ve kamu yararı çerçevesinde ele alınması toplumsal hafızamız açısından son derece önemlidir” denildi.

Açıklamada, “Bu kapsamda, söz konusu alanın toplumsal hafızamızdaki yeri, Buca İlçesindeki mevcut yapı yoğunluğu ve kamusal alan yetersizliği dikkate alındığında, bu alanın nitelikli bir kamusal mekâna dönüştürülebilmesi konusunda sorumluluğu bulunan kurumların sergilediği ‘Ben yaptım oldu’ şeklindeki yaklaşımlar yerine, meslek odaları ve akademi başta olmak üzere ilgili tüm kesimleri dahil edecek katılımcı bir süreç işletilmelidir” ifadeleri kullanıldı.