Buffon farkı

Çift yılları severim ve İtalya 90’ı hatırlamayanlarla futbol muhabbetine girmem. -Evet o zamanlar Dünya Kupası’na şimdi olduğu gibi 1990 Dünya Kupası diye geçmezdi. İtalya 90, Amerika 94, Fransa 98 diye denirdi. – İtalya 90’a yaş yetmiyorsa o zamanlar Batı Almanya diye Çekoslavakya diye bir ülke olduğunu hatırlamıyorsa, Almanya ve Hollanda arasındaki final gibi maçı izlemediyse, Brezilya – Arjantin maçına tanık olmadıysa, Maradona’yı oynarken görmediyse, Schilacci’nin herkesin gözü önünde sivrilmesine tanık olmadıysa hiç üstüne gidemem. Lineker, Brehme, Rijkaard, Matthaus, Klinsman’ı baştan anlatamam.

Bizim gibilere Dünya Kupası dedin mi belli ülkeler vardır : Brezilya , Arjantin, Almanya, Hollanda, İngiltere, İtalya mesela. Bunları izlemeyi ve hatta birbirine denk gelmeleri ihtimallerini severiz. Bu ülkeler olmazsa olmaz. Ve bırakın ülkeyi Dünya Kupası’nın olmazsa olmaz futbolcuları bile vardır. Demirbaştır onlar. Oradadırlar biliriz sadece her turnuva yanlarında parlayacak gençleri bekleriz.

Buffon da onlardan biriydi. Dolayısıyla İtalya, İsveç’e elenip 2018 Dünya Kupası’na veda edince neye üzüleceğimizi şaşırdık. Onsuz kupa olmayacağına inandığımız İtalya’nın elenmesine mi yoksa bu kupayla milli takıma veda edeceğini söyleyen Buffon’un haline mi? Muhtemelen o da bu iki sebebe birden ağlıyordu. En son 1958’de kupaya giremeyen ülkesinin düştüğü hale de dünyanın en büyük kupasına layığıyla veda edemeyişine de. Belki de futbol sahasının yıldızlaşmaya en namüsait yeridir kale. Efsane kaç kaleci var aklımızda? Kaç tane olursa olsun arasında Buffon vardır. 17 yaşından bu güne izlediğimiz adam çünkü. Bizden biri. Geçtiğimiz hafta İtalya elenince ağladığı fotoğrafla Arda’nın Türkiye elendiğindeki müstehzi gülümsemesi yan yana konarak Buffon’a methiyeler düzüldü. Herkes kaleciyi bu kadar överken aklıma bir zamanlar Buffon’un 88 numaralı forma numarasından doğan tartışmalar geldi. HH – Heil Hitler anlamı taşıyan formayı giyip bu durum daha önce Mussolini ile özdeşleşen “Korkaklara Ölüm” tshirtü ile birleşince bayağı tepki toplamıştı. “Zaten kaleci dediğin 1 numaralı formayı giyer.” derseniz bildiğiniz gibi o işler öyle yürümüyor.

Eskinin mevkiye göre forma numarası alma işi bitti biteli herkes kafasına göre bir sebep yaratarak alıyor formasını. Geçmiş zamanda 1 – 11 arası formaların giyildiği ve özellikle 10 gibi kült numaraların öneminin büyük olduğu yıllarda Cruyff formasını bulamayan takım arkadaşına kendi formasını verip sepetten yedek sormayı çekti. 14 numaralı forma inadını da o günden sonra devam ettirdi. Hollanda Futbol Federasyonu’nun uyarısına rağmen 10 numaralı formasına geri dönmedi. Formaların alfabetik sıraya göre dapıtıldığı 1974 kupasında bile 14 numara ile dahaya çıktı. Sonrasında dünyada hikâyeli forma furyası başladı. 10 – 11- 9 - 7 gibi karizmatik numralar bir taneydi ama geri kalan seçenekler sonsuzdu.

Gerd Müller kimsenin giymek istemediği 13 numaralı formaya sahip çıakrak mazlumun yanında oldu. Milan efsane üçlüsü Ronaldinho, Shevchenko ve Flamini 10 – 16 – 7 numaralı formaları alamayınca doğum tarihleri olan 80 – 76 – 84 numaraları aldılar. John Terry bir gün kulüp müzesinde hayranı olduğu 25 numaralı forma sahibi Gianfranco Zola yanında sergilensin diye 26 numaralı formayı alır. Fakat buna rağmen gelenekte ısrar edenler vardır. Zamorano gibi. Milan’a transfer olduğunda 9 numaralı forma Ronaldo’da olunca 18 numaralı formayı giymeyi kabul etti. Fakat bir şartla: 1 ve 8 arasına artı işareti gelecektir.

Bizde ise durum fakrlıdır. Hâlâ belli numaralar karizmasını korusa da iş her yerde olduğu gibi “hemşoculuk”a dönmüştür. Numaraların gizemli hikâyesini çözmeye çalışmaktansa sizi trafik plaka numaralarını ezberlemeye davet ederim. Böylece 54 numaralı formayı alanın Sakaryalı, 55 olanın Samsunlu, 58 olanın Sivaslı olduğunu bilirsiniz. Sözün özü Buffon ve Arda arasındaki fark zaten “total futbol”a yansımıştır.