Buğra Gökce anlattı: 6 Şubat öncesi ve sonrası hangi yanlışlar yapıldı?
İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökce, 6 Şubat 2023 günü yaşanan ve 11 ilde büyük yıkıma yol açan depremlerin öncesinde ve sonrasında yapılan yanlışları anlattı.

6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 ilde 13 milyon vatandaşı doğrudan etkileyen büyük depremlerin yıl dönümünde, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce sosyal medya hesabından dikkat çeken bir değerlendirme paylaştı. Gökce, depremlerin ardından ortaya çıkan kayıpları, alınmayan önlemleri ve bütçe politikalarını mercek altına aldığı mesajında “Yaşadığımız felaket, kaybedilen insanlarımız ve yıkılan konutlarımızın sorumlusu; kaynakların yanlış kullanılması ve plansız yönetim anlayışıdır” vurgusunu yaptı.
Gökce, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrası enkaz altından yükselen “Sesimi duyan var mı?” çığlığının, 6 Şubat depremleriyle “Bizi kurtaracak yok mu?” feryadına dönüştüğünü hatırlatarak, aradan geçen 24 yılın afete hazırlık ve koordinasyon açısından büyük bir fırsat olduğu ancak bu fırsatın heba edildiğini belirtti.
Paylaşımda, AFAD’ın afet yönetimindeki hazırlıksızlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahaya geç çıkarılması, sosyal medya erişim engelleri, planlama ve koordinasyondaki eksikler ile yanlış bütçe öncelikleri gibi faktörlerin 6 Şubat depremlerinde yaşanan büyük yıkımı derinleştirdiği ifade edildi.
“24 KOCA YILDA GERİYE GİTTİK”
İPA Başkanı, 1999’dan bu yana çıkarılan 45 kanun ve 11 yönetmeliğe rağmen devlet aklının plansız ve koordinasyondan uzak kalması sonucu afet risklerinin artırıldığına dikkat çekti. Devlet Planlama Teşkilatı’nın kapatılması ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) ayrıcalıklı haklar tanınmasının, konut üretiminde kamusal yarardan çok ranta dayalı politikaların önünü açtığı kaydedildi.
KAYNAKLAR DOĞRU KULLANILSAYDI 3,4 MİLYON KONUT ÜRETİLEBİLİRDİ
Gökce’nin paylaştığı verilere göre, Türkiye’de son yıllarda bütçe ve kamu kaynakları, deprem odaklı konut üretimi yerine çok farklı alanlarda değerlendirildi. İşte öne çıkan rakamlar:
📌 6 Şubat Günü, 11 ilimizde yaşayan 13 milyon vatandaşımızın etkilendiği, 500 binden fazla konutun yıkıldığı ve 50 binden fazla canımızı kaybettiğimiz büyük bir felaketi yaşadık.
— Doç. Dr. Buğra Gökce (@gokcebugra) February 5, 2025
📌SESİMİ DUYAN VAR MI? 17 Ağustos’ta depremin yerle bir ettiği bölgelerde bu cümle yankılandı. 6… pic.twitter.com/a9Agfo6PRt
Kur Korumalı Mevduat (KKM): 48 milyar dolarlık maliyetin sosyal konut üretimine ayrılmasıyla 761 bin 904 konut inşa edilebileceği belirtildi.
Deprem Vergileri: 24 yılda toplanan 39 milyar dolarlık tutar sadece depreme yönelik kullanılsaydı, 619 bin 47 dayanıklı konut yapılmış olacaktı.
Faiz Giderleri: 2024 yılı merkezi bütçesinde faiz için öngörülen 1 trilyon 254 milyar TL, verimli bir yönetimle 568 bin 707 konuta dönüşebilirdi.
Kamu Özel İş Birliği (KÖİ) Projeleri: 2019-2022 arasında Karayolları Genel Müdürlüğü bütçesinden harcanan 220 milyar TL, geçiş garantili projeler yerine konuta aktarılabilse 99 bin 773 konut yapılabilirdi.
İmar Barışı (İmar Affı): Bu düzenlemeden elde edilen 5,2 milyar dolar, mevzuatta belirtildiği gibi deprem riskinin azaltılması için değerlendirilseydi 82 bin 539 konut üretilebilirdi.
İstanbul’daki Rant Operasyonları: Son 25 yılda 140 alanda yaratıldığı belirtilen 85 milyar dolarlık rant, 1 milyon 349 bin 206 güvenli konut olarak vatandaşa sunulabilirdi.
Bu rakamların toplamına işaret eden Gökce, 3 milyon 481 bin 179 konutun inşa edilmesinin mümkün olduğunu, böylece “Türkiye’de kimsenin tabutunda yaşamak zorunda kalmayacağını” vurguladı.
“EN ÖNEMLİ SORU: BÜTÇE NEREYE VE KİM İÇİN HARCANIYOR?”
Buğra Gökce, paylaşımında devletin bütçesi ve kamu kaynaklarının öncelikli kullanımının, afet ve deprem riski gibi hayati konulardan ziyade belirli kesimlerin çıkarları gözetilerek planlandığını savundu. “Eski akıl, bütçeyi kendi zümresi, yandaşları ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandı” diyen Gökce, afet önceliklerinin göz ardı edilmesinin ağır bedelleri olduğuna işaret etti.
Yeni bir anlayış ve yönetim modeliyle kaynakların 86 milyonun ortak geleceği için tahsis edilmesi halinde Türkiye’nin afet güvenliği açısından bambaşka bir noktada olabileceğini belirtti.