Virüsler sınır tanımıyor. Etnik kimlik, inanç, milliyet, sosyal sınıf gözetmiyor. Koronavirüs tehdidinin kendisi ayrımcılığa dayanmıyor, herkes için eşit derecede tehdit. Ama herkes tehdide karşı aynı korumaya erişemiyor. Sosyal devletin olmaması, sağlık hizmetlerinin özelleştirilmiş olması, emekçiden yana bir düzenin olmaması virüs tehdidi karşısında pek çoğumuzu, milyonları korumasız bırakıyor. Düzen ayrımcılığa dayanıyor, eşitsizliğin kaynağı düzenin ta kendisi. Kimlikler, sınıf aidiyetleri hayatın karşımıza çıkarttığı zorluklara karşı ne kadar korumamız olduğunu belirliyor.

Işte düzenin bu yapısı nedeniyle de karşı karşıya kaldığımız her geçici kriz, kalıcı etkiler bırakıyor. Düzen değişmedikçe yaşadığımız her konjonktürel krizin sonucu, kalıcı hale geliyor. Şimdi de bir halk sağlığı olarak karşımıza çıkan koronavirüs krizi düzenin yapısından kaynaklı gelip geçici ağır etkilerinin kalıcılaşması riskini taşıyor. Bu nedenle akut döneme dair atılacak adımlar mutlaka uzun vadede düzeni değiştirmeye de imkan verecek adımlar olarak tasarlanmalı; mutlaka kısa vadeli politikalar uzun vadeli değişim politikaları ile desteklenmeli.

BÜTÜNCÜL BİR ACİL EYLEM PLANINA İHTİYAÇ VAR

Akut dönemin ihtiyacı bütüncül bir acil eylem yaklaşımı. Içinde sağlık politikalarını da içeren sosyal politikaları, eşitliği ve sosyal devleti gözeten ekonomi politikalarını ve bütün bunları mümkün kılacak yönetişim/yönetim adımlarını da barındıracak bir bütüncüllüğe ihtiyaç var. Doğal olarak birinci hedef hastalanmamak, hastalığı yaymamak, mümkün olduğunca ölümlere engel olmak.

Ancak demokratik, katılımcı, şeffaf ve kamucu bir kriz yönetimi şart. Böylesine toplumsal krizlerin, pandemiye dönüşmüş salgınların mutlaka en demokratik, katılımcı ve şeffaf şekilde yönetilmesine olan ihtiyaç uzun yıllara dayanan bir deneyimle sabit. CHP ve Türkiye’yi temsilen üyesi olduğum Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin son 10 yılda aldığı tavsiye kararları taradığımızda bu gerçek çok açık. Bir halk sağlığı sorunundan kaynaklı krizde öncelik halk sağlığını ilgilendirecek tüm alanlarda adım atmak olmalı.

Yapılması gerekenler belli. Ortaya çıkan belirsizliğin yarattığı güvensizliği gidermek öncelikli olmalı. Güveni sağlayacak olan ise şeffaflıktır, katılımcılıktır, demokrasinin işletilmesidir, bilginin siyasetin tekelinden çıkıp bilime dayanmasıdır.

Bugünün sağlık sorunu pek yakında bir sosyal patlamanın ve küresel bir ekonomik krizin tetikleyicisi olabilir. Belirsizlik hem üretimi hem talebi daraltıyor, sosyal temasın azalması talep ve üretim zincirlerinin kopuşu üretim şokunu büyütüyor. Bir de üzerine finans piyasalarında risk iştahının azalması nedeniyle Türkiye gibi riskli ülkelerin dış finansmana erişiminin de zorlaşacağı eklendiğinde durumun vahameti ortaya çıkıyor. Işte bu nedenle, acilen yönetişim adımlarını destekleyen sosyal ve ekonomik politikalara ihtiyaç var.

EMEK VE ÇALIŞMA HAYATI ÖNCELİKLİ OLARAK KORUNMALI

Bugün yaşanan akut döneme dair tüm politikalar kısa vadede işsizlik etkisini ortadan kaldırmayı ve özellikle dezavantajlı toplum kesimlerini korumayı öncelemek zorunda. Bu akut dönem bittikten sonra mutlaka yapısal adımlar da içeren bir politika bütünü ile bu kısa vadeli politikalar desteklenmeli. Hızla uygulanması gereken sekiz politika sayılabilir.

1. Işsizliğin yükü hafifletilmeli. Işsizlik sigortasından yararlanma süreleri uzatılmalı, kapsamı genişletilmeli, işsizlik sigortasından yararlanma şartları kolaylaştırılmalı. Acilen.

2. Çalışanların işsiz kalma endişesi ortadan kaldırılmalı. Işten çıkarmalar durdurulmalı, verilecek tüm teşvik ve destekler işten çıkartmaların olmaması koşuluna bağlanmalı.

3. Uzaktan çalışmanın mümkün olduğu işlerde, hızla bu uygulamaya geçilmeli.

4. Riskli iş alanlarında öncelikli olmak üzere, çalışma süreleri kısaltılmalı. Kısaltılan iş süreleri mazeret izni sayılmalı, kesinlikle yıllık izin düşülmemeli. Mazeret izni saymayan işyerlerine kredi kullanımı ve finansmana erişim kısıtları getirilmeli.

5. 15 yaşından küçük çocuğu olan ebeveynlerden en az birisi kamu çalışanı ise tatil süresince idari izinli, özel sektör çalışanı ise mazeretli sayılmalı.

6. Ücretler korunmalı. Panik havasından ve hatta kimi zaman fırsatçılık sonucunda ortaya çıkan fiyat artışlarının etkisini azaltmak için asgari ücretten vergi alınmamalı. Çalışanların sigorta prim katkısı doğrudan çalışanlara aktarılmalı.

7. Kayıt dışı, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygın olduğu sektörlerde çalışanların sağlık sistemine daha kolay ulaşımı sağlanmalı.

8. Özellikle riskli sektörlerde faaliyet gösteren işyerlerinin, işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin kurallara uymasını ve koruyucu önlemleri etkin biçimde almalarını sağlayacak idari tedbirler uygulanmalı.

SOSYAL DEVLET GÜÇLENDİRİLMELİ

Sağlık ve emek politikalarını tamamlayıcı sosyal politikalar ortaya konulmalı.

1. Sosyal sigortadan yoksun halkın sağlık sistemine erişimi güçlü proaktif adımlarla sağlanmalı.

2. Sosyal yardım alan yurttaşlarımızın sağlığı etkileyecek gıda ve hijyen malzemelerine erişimiyle barınma imkanları garanti altına alınmalı.

3. Şehir hastaneleri kurulurken atıl hale gelen mahalli/yerel hastanelerin kapasiteleri kullanıma hazırlanmalı.

4. Tüm sağlık kurumlarının, özel ya da değil, kamucu bir anlayışı uygulaması sağlanmalı.

Gelişmeler istihdamı koruma odağıyla üretimin desteklenmesini ve makroekonomik tercihlerin gözden geçirilmesini gerekli kılıyor. Üretim ve finansman desteklerinin odağı istihdamı korumak olmalı. Bu konjonktürel kriz aşaması atlatıldığında hızla ayağa kalkılmasını sağlayacak koruyucu tedbirler alınmalı. Üretim ayağında hızla hayat geçirilmesi gereken üç politika var:

1. Kimsenin işten çıkartılmaması koşuluyla küçük esnaf ve KOBI’lere yönelik vergi ve sigorta primi ertelenmeli, istihdamı korumaya dönük finansman desteği sağlanmalı.

2. Salgın nedeniyle talep daralmasına hassas olduğu sektörler öncelikli olmak üzere, ve kredi verme kriterleri istihdama bağlayarak, seçici bir kredi ve finansmana erişim politikası tasarlanmalı. Bankaların bu dönemde kredileri geri çağırmaması sağlanmalı.

3. Yoğun ara malı ithal eden sektörlerde üretimin devamlılığını sağlayacak alternatif tedarikçilere erişim sağlanmalı.

Makro riskler azaltılmalı, bütçe tercihleri acilen değişmeli

Böylesi dönemlerde yeni riskler eskilerini de daha gözle görünür kılıyor. Koronavirüs nedeniyle risk iştahı kaçan finansal piyasalar güvenli limanlar arıyor. Sosyal temastan kaçınmak için hepimizin en güvende hissettiğimiz evlerimize yönelmemiz gibi… Dolayısı ile hızla Türkiye’nin risk primini azaltıcı adımlar atılmalı.

Vakit kaybetmeden bütçe harcama kalemleri yeniden gözden geçirilmeli. Kamu-özel işbirliği projeleri için verilmiş olan garanti ödemeleri durdurulmalı ve o kaynak doğrudan sağlık harcamaları, sosyal politika harcamaları ve benzeri akut dönem politikaların finansmanı için kullanılmalı. Ranta teslim edilmiş olan sosyal devletin, rantçıların elinden kurtarılacağı bir geleceğe bugünden adım atmalı.

Vakit kaybetmeden…