Bazı zamanlarda jöleli bir bilmeyenin “Dolar 3 TL’yi geçerse yüzüme tükürün” lafı geliyor nedense. Hatta günden güne bu laf artık neredeyse her gün aklıma gelir oldu. Günden güne tükürük bezlerimiz kurudu neredeyse. Her gün dibe biraz daha batıyoruz. Tabii bu durumun farkında olmayanlar da var. Onlara göre her şey dış güçlerdi bir noktaya kadar. Sonra o da fos çıktı. Dış güç yokmuş, iç güçsüzlük varmış, bir varmış bir yokmuş…

***


Bir varmış bir yokmuş, yüzlerce odası olan bir saray, sarayın içinde de 83 milyona sahip bir hükümdar varmış. Hükümdar sadece istediği şeyleri duyar, istediği yerleri görür, istediği kadar kazanır, istediği kadar konuşurmuş. Bir varmış bir yokmuş, hükümdar her şeye kendi karar vermeye karar vermiş. Sonuçta buna gücü yeteceğini düşünmüş. Eğer o düşünürse zaten gerçek olurmuş. Böylece hükümdar ülkesindeki her şeye kendisi karar vermeye başlamış. Kuşların nereden uçacağından, derelerin nasıl akacağına, uçakların nereden kalkıp nereye konacağına, trafikte kendisinin nasıl gidip, diğerlerinin duracağına, kimi yanına alıp, kimi almayacağına, salondaki çiçeklere ne kadar su konacağına kadar her şeye kendisi karar veriyormuş. Artık her şey istediği gibiymiş lakin istediği şeyler acaba tam istediği gibi mi değil mi, içini bir soru kaplamış. Acaba kendi istediklerini ne kadar kendisi istiyormuşmuş? Bir varmış, bir yokmuş, kendi düşünce spiraline kapanmış kalmış.

***

Neyse ya masalları bırakalım da biraz gerçeklerden bahsedelim. Mesela sokaktaki gerçeklerden. Artık çok güzel bir uygulama var. Sokak röportajı yaparsanız ve hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı gibi çok da istenmeyen şeylerden bahseden insanlarla takılırsanız, artık onları paketlemek yerine sizi paketliyorlar. Evet, demokrasi tükenirken ülkemizde çözümler tükenmiyor. İstenmeyen ses bugün barınamadığını söyleyen bir öğrenci de olabilir, şartlarının çok zorlu olduğunu belirten bir doktor da. Ertesi gün madenci de olabilir, fabrika işçisi de. Sonuçta istenmeyen çok fazla ses var. Aynı ülkemizin geniş kapsamlı internet sansürü gibi. İnternette bunu yapabiliyorsak, gerçek hayatta neden yapamayalım ki? Bazı siteler gibi, bazı seslere de fikirlere de erişim engeli getirmek gerçekten çok akıllıca.

***

Yıllar önce YouTube’u ülkemiz aleyhine bir videoyu barındırıyor diye kapatmıştık. Kafayı kuma gömmenin en modern yolu. İstemediğimiz şeyi görmezsek, beğenmediğimiz sesi duymazsak bizim için aniden yok oluveriyor. Bu mucize tekniği hükümetin her organında uygulayabiliyoruz. Bunların yanı sıra bir de adam kayırmada geldiğimiz yüksek standartlar var. Aileniz kalabalık mı? Hepsini çalıştığınız yerde işe alın. Aaa, almışsınız bile. İşte gerçek çevrecilik böyle oluyor. Bu muhteşem yüzyılda dilerseniz akrabalarınız bakan olabilir, çok severseniz şoförünüz vekil bile olabilir. Harika bir teknoloji.

***

Yeni son teknolojide yabancı dil bilmeye gerek yok, derdinizi anlatabilecek kadar konuşabilmeniz yeterli. Oturma kalkma, örf, adap, mütevazılık, bunlara da komple gerek yok. İçinizdeki tüm boşlukları şatafatla ve gösterişle kapatabilirsiniz.

Kendinizi değersiz hissediyorsanız şöyle düşünün. Yarın daha değersiz olacaksınız. O yüzden bugün daha değerlisiniz. Kendinizi yarın ucuzlamadan şimdiden sevin ki yanınıza kar kalsın.