Tekstil sektöründeki işten çıkarmaların sayısı korkunç boyutlarda. Dört büyük kentte yaklaşık 32 bin tekstil emekçisi işten çıkarıldı. İşçiler, “Kurbanlık koyun gibi bugün kim istifasını imzalayacak diye bekliyoruz” dedi.

Bugün istifasını kim imzalayacak?
Fotoğraf: AA

Dilan Esen

Tekstilde işçi kıyımı yaklaşık son 4 ayda akıl almaz boyutlara ulaştı. Özellikle tekstil sektörünün yoğun olduğu Antep, Urfa, Malatya ve Maraş’ta binlerce işçi işten çıkarılırken açlık ve işsizliğe terk edildi. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in açıkladığı verilere göre son 4 ayda Antep’te 30 bine yakın, bir ayda Malatya’da sadece 2 fabrikada bin 200, Urfa’da 2 fabrikada 300 işçi, Maraş’ta ise 2 fabrikada 450 işçi işten çıkarıldı. Tekstil patronlarının işten çıkarma sebepleri ise tanıdık: Piyasanın durgunluğu, sendikalaşma, artan masraflar…

Ancak gerçek tam olarak böyle değil. Kimi işçiye göre tekstil patronları krizi fırsata çevirmiş durumda. Bir yılları dolmadan işçileri atan patronlar, hem tazminat haklarından hem de tam olarak işsizlik maaşından yararlanmalarını engelliyor. İşçiler yaşadıkları durumu şu sözlerle özetliyor: “Kurbanlık koyun gibiyiz, her sabah bugün kime istifa belgesi imzalatacaklar diye işe geliyoruz” diyor.

HER ŞEY İŞÇİNİN ALEYHİNE

Antep’te çalışan bir işçi, fabrikada yaşananları şöyle anlatıyor: “10 yıldır Başpınar’da yaşıyorum. Burası 15’inci fabrikam. Maaşımız belli bir artışa gelince bizi çıkarıp başka birini alıyorlar. Ben 10 yıldır bir fabrikada çalışsaydım tazminatım baya bir olacaktı ama şimdi yok. Elektrik giderleri çok yüksek olduğu için vardiyalar 3’ken ikiye düşürüldü. Mesela yaptığım işin hakkı 6 buçuk bin lira beni çıkarıyorlar sonra 5 buçuk bin liraya bir ay sonra tekrar işe alıyorlar. Bütün fabrikalar işsizliği işçileri sömürmek için fırsata çeviriyor. Böyle yaparak kâr elde ediyorlar. Aynı işletmede 80 kişinin yapacağı işi 40 kişiye yaptırıyorlar. İnsanlar işsiz olduğu için katlanıyorlar. İşçiler senesi dolmadan 11 ayda falan çıkartılıyor, tazminat alamıyoruz. İşinin dışında başka işler de veriyorlar ‘bunları yapmazsan itaatsizlikten dolayı çıkartırız’ diyorlar. Her şey işçinin aleyhine. Yemekler kötü olduğunda bile işçileri işten çıkarıyorlar. Her yerde işçiler psikolojik bir zulmün altında. İşçilere kimse sahip çıkmıyor.” Emekçilerin ekmek mücadelesinde olduğuna değinen işçi, “İşçiler işini kaybettiği, düzenli geliri olmadığı için hak mücadelesi aklına gelmiyor. Açlıktan, borçlu olduklarından öncelikleri iş” dedi.

BUGÜN KİM GİDECEK?

Malatya’daki Baykan Denim’de yaklaşık 5 yıldır çalışan bir kadın işçi ise son dönemde çok fazla arkadaşının işten çıkarıldığını aktardı ve “Arkadaşları, insan kaynaklarına çağırıyorlar. ‘Biz bütün haklarımızı aldık istifa ediyoruz’ diyerek el yazısıyla belge imzalatıyorlar. Halen de devam ediyor. Önceki gün müdür bunun durdurulduğunu söyledi ama her sabah ‘Acaba bugün kim gidecek’ diye geliyoruz” diye konuşuyor.

KADERE TERK ETTİLER

Mecburen mesaiye kaldıklarını ve ustaların hakaretlerini dinlediklerini söyleyen işçi, şunları belirtti: “Çok zor durumdayız, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Kurbanlık koyun gibi bugün hangimiz çıkacağız gibi bekliyoruz. Ben normalde paket bölümündeyim ama kaliteye bakıyorum. Bir anda usta iplik temizlemeye gönderdi. Birkaç gün orda devam ettim. Birkaç gün sonra başka bir banta verdi. Sendikaya üye olduktan sonra ‘Sen insanları örgütlüyorsun’ deyip ağlatarak başka banta sürdüler beni. Yine aynı şekilde çalışmaya devam ettim. Gerçekten baskı altında yaşıyoruz. 10 yıllık bir firma ama insanlar haklarını, sendikasını bilmiyor. İnsanlar korkuyor. Öz İplik İş’e üye olduk. 895 kişiyle 8 ayda yetkimizi aldık. Belgemizi de aldık ama ne olduğuna ilişkin bilgi vermediler. ‘Bizi patronun eline teslim ettiler’ diye söylentiler oldu. Bize hiçbir faydaları olmadı, bizi kendi kaderimize teslim ettiler. Şube başkanını arıyorum avukat numarası istiyorum ama vermedi henüz.”

HAKARET EDİYORLAR

Urfa’da Özak Tekstil’de çalışırken yaklaşık 20 gün önce işten çıkarılan bir işçi de şunları ifade etti: “Yılbaşından sonra fabrikalar İŞKUR’dan eleman alınacak diye eski elemanların hepsini çıkarıyorlar. Herkese ‘Sendika, iş yok’ diye bahaneler uyduruyorlar. Tazminat vermeden insanları çıkartıyorlar. Patron beni içeri çağırdı sendikadan dolayı üzerime yürüdü. Siz ‘terbiyesizsiniz ahlaksızsınız. Gidin istediğiniz yere başvurun. Para bende’ dedi, işten çıkarttı. Henüz iş de bulamadım. Kod48’den çıkardılar beni işsizlik maaşından yararlanamıyorum. ‘İşe gelmediği için çıkartıyoruz’ demişler. Bunların hepsinin kaydı var. Ben mahkemeye verdim. Ayrıca patrona hakaretten dolayı dava açtım. Öz İplik İş üyesiyim ama sendika bizim için hiçbir işlem yapmadı.”

***

Kazanmak için örgütlenme şart

Bölgede son aylarda yaşanan işten çıkarmalara ilişkin konuşan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, şunları dile getirdi: “Gerçek tablo bu sayılardan çok daha vahim. Bu sayılar birebir ilişkilerimizin olduğu fabrikalardan aldıklarımız. Antep’te halının yüzde 85’ten fazlası üretiliyor. Yazın başından beri halı ipliğindeki sıkıntılarla başlayan bir daralmaydı bu. Son aylarda diğer illere de yansıdı. Bunun önemli sebeplerinden biri patronların da dile getirdiği, ABD’deki enflasyondan kaynaklı siparişin azalması. Çünkü çoğunlukla fason üretim yapıyorlar. Türkiye’deki patronlar pandemiyi fırsata çevirdi. Tekstil fabrikaları sürekli ihracat ve büyüme rekorları açıkladılar.

Sürekli büyüme rekorları kırarken işçilere üç kuruş pay vermediler. Tam tersine pandemiyi bahane ederek çalışma koşulları ağırlaştırıldı. Bu işçi kıyımına patronlar tepki gösteriyor. Patronların da mağdur olduğunu söylüyorlar. Büyüme rakamlarından pay vermediler, şimdi işler kötüye gidince işçileri kapının önüne koydular. Fabrikası kapandı diye kirasını ödeyemeyen patron hatırlamıyorum. Evine ekmek götüremeyen, çocuklarını okuldan çıkarıp işe koymak zorunda kalan binlerce işçi tanıyorum. Bu patronlar küçülmeye giderken bile işçilerin tazminatları ödenmiyor ya da eksik ödeniyor ve istifa etmiş gibi belge imzalatıyorlar. İşçilerin önünde iki seçenek var, ya patronun dediğini kabul edecek ya da 3 yıl mahkeme bekleyecek. Patronlar diyor ki bu halkın tüm kaynakları bize teşvik olarak verilsin işçiler aç, perişan yaşasın ama biz sürekli büyüyelim. Ne yazık ki hükümet de buna uygun bir politika yürütüyor. Bütün bu tabloda şunu görmek lazım, işçiler aslında örgütsüzlüğün sendikasızlığın bedelini ödüyor.”