‘Bugün elimizdeki şey kapitalizm değil. Dünyanın her bir yeri tek bir noktadan yönetiliyor. İşte bu kapitalizm öncesi’

Bugün yaşadığımız kapitalizm öncesine dönüş

BURAK ABATAY @abatayburak

Kanadalı yazar ve eski Uluslararası PEN Kulübü Başkanı John R. Saul, ‘The Collapse of Globalism’ (Küreselleşmeni Çöküşü) isimli kitabını Ayrıntı Yayınları etiketiyle Türkiye’de okurlarıyla buluşturdu. Erdem İlgi Akter çevirisiyle dilimize kazandırılan kitapta Saul, globalleşme, ticaretin siyasal iktidarları nasıl şekillendirdiği ve liberal ekonomi gibi birçok konuya değiniyor. Bir dizi etkinlik için Türkiye’ye gelen Saul ile Küreselleşmenin Çöküşü kitabını konuştuk.

► Küreselleşme (globalleşme) ve küreselleştirme (globalizm) tanımlarını nasıl yapıyorsunuz?
Globalleşme ve endüstriyelleşme faydacı terimlerdir. Teknik bir nokta gibi geliyor ve bu kaçınılmaz. Yani globalleşme edilgen bir terim olarak karşımıza çıkıyor. Globalleşme, merkezileştirme ya da merkezden uzaklaştırma gibi şeyler yapıyoruz. Bu teknik bir mesele olduğundan entelektüel olarak buna karşı çıkmanın anlamı yok. Ama globalizmden bahsediyorsak onun diğer ideolojilerden çok da bir farkı kalmıyor.

► Aralarındaki fark nedir?
Globalleşme ya da endüstriyelleşme teknik terimler, yani faydacı. Yani edilgen hissediyorsunuz. Yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Bu organizasyon ile ilgili bir mesele. Öte yandan globalizm bir ideoloji olarak gerçekten ne olduğunu tanımlar. Bir ekol. Bu ideologlar tarafından belli bir amaçla tasarlanmış bir ideoloji. O yüzden kaçınılmaz değil. Bu bir seri siyasi ve iktisadi politikaların sonucu. Bu uluslararası global dünyada büyük şirketlerden alınan vergiyi aşağıya çekmek kaçınılmazdır. İktidardaki insanlar ya da bu çokuluslu şirketleri yöneten insanlar kendi arkadaşlarının çıkarlarına hizmet etmek için bu vergileri aşağı çekiyorlar. Bu farklı bir vizyon. Buna bir ideoloji denmesinden nefret ediyorlar. Ama bu bir ideoloji. Her zaman globalleşme terimini kullanmaya bir eğilimleri var. Sanki enternasyonalizmin tek yolu globalleşmeymiş gibi davranıyorlar. Bu yeni bir din. Faydacılık ve din. Bunlar kaçınılmaz. Gerçekte enternasyonal olmanın birçok yolu var. Bunun tek yolu kendileriymiş gibi davranıyorlar. Ve bunu Avusturya sağ kanadından gelme ikinci, üçüncü dalga iktisadi teorilerle 19. yy İngiliz teorisyenleriyle destekliyorlar. Bununla ilgili yeni olan hiçbir şey yok. 19. yy İngiltere’si ile 20. yy’ın ortalarından kalma Avusturya politiğiyle destekliyorlar. 1970’lere kadar insanlar biraz çılgın kabul ediliyorlar. Her şey yer değiştirdi artık.

bugun-yasadigimiz-kapitalizm-oncesine-donus-537260-1.



► 2008 ekonomik krizinden sonra global kapitalizmin geldiği son noktayı nasıl tanımlıyorsunuz?
Daha önce de bahsettiğim üzere, insanların “neler oluyor” dediği bir zamanda yaşıyoruz. Şu an olanlar bi şeylerin sonucu, yani kökenleri var. Bundan onlarca yıl önce verilen kararların sonucu. Eğer bunların nedenlerini ve nasıl olduğunu anlayamıyorsan, bunun gidişatını da değiştiremezsin. Globalizme karşı olan insanların çoğu bunun kökenlerini gerçekten incelemedi, yalnızca karşı çıktılar. Ve arkasındaki tarihi de düzgün anlamadılar. Bu çok komik çünkü mesela Lenin ya da Marx her zaman kökenleri incelediler. Sosyal demokratlar, liberaller ve bazı ilginç muhafazakârlar ise her zaman baktılar. Bugün insanlar gördüğün şeye saldır fikrini kabul ediyorlar. Ama ona saldırmayıp önce altında olana bakmak lazım. Yazdıkları ve söyledikleri her şeyde şunlara söz verdiler; eğer büyük şirketlerdeki vergileri azaltırsak, eğer zengin insanlardan aldığımız vergileri azaltırsak, ekonomiyi yeniden düzenlersek, devlet mekanizmasının piyasadaki ettkisini azaltırsak, tüm sınırları aşarsak sonuç güçlü büyüme, zenginleşmede hızlı artış olacak. Böylece fakir insanlar zenginleşecek. Bunu, bu kelepçelerin piyasadan kaldırılması sonucu daha fazla rekabet olacağı üzerinden savunuyorlar. Böylece daha fazla rekabet olunca daha fazla üretim ve zenginlik olacak. Herkes için daha fazlası olacak, söz verdikleri şey buydu. Öncelikle biliyoruz ki bu küçük zengin grubun artmasının sebebi bu. Yüzde birin oluşmasının sebebi söz verdikleri şeydi, söz verdikleri şey tam tersi olmasına rağmen. Yaptıkları şey tekelciliğin geri gelmesine yol açtı. 30’lardan 70’lere kadar, çoğu ülke tekelciliğe karşı iyi kötü önlemler aldı. Ama bazı sınırlamalar vardı. Aslında globalleşmenin gereği bu sınırlamaları kaldırmaktı. Bu daha fazla rekabet yaratmak yerine rekabeti ortadan kaldırdı. O yüzden bugün dünyanın her yerinde artık tekeller var ve bu tekellerin bazı kısmı aynı zamanda çokuluslu. Amerika özelinde bakarsak uluslararası bağlamda ekonomileri çöktükçe, doları uluslararası bir para birimi olarak kullanmak daha da zorlaşıyor. Dünya’daki askeri harcamanın yarısının yapıldğı bir orduları var ve dünya çapında nasıl çalıştığını dahi hatırlamadıkları kurumları var. Ancak sahip oldukları en önemli şey internet, Facebook, Google gibi 5-6 tane tekeli içeriyor. Bunlar Amerikan şirketleri. Kimse bunun hakkında konuşmuyor. Bugünkü tüm müzakerelerde Amerikalılar ısrarla tekelleri dondurmak için internetle ilgili kuralları koyan bir bölüm olduğunu söylüyor.

► Ve zaten internette sınırlar yok...
Evet. Eğer insanları internetin kurallarını korumaya ikna ederlerse tekellerini sürdürmeyi başarırlar. Tabii her yerde değil. Mesela Çin ya da Rusya’da değil. Ama birçok yerde bu milyar dolarlık tekeller onlara ellerinde iktidarı tutmaları için yardımcı olacak. Bugün elimizdeki şey kapitalizm değil. Bu kapitalizm öncesine dönüş. Kapitalizmden önce merkantalizm vardı. İnsanlar çok uluslu şirketlere saldırıyorlar. Ama bunu diyerek, kapitalizmin mantığından hareket ediyorlar. Bu bana 17. ya da erken 18. yy gibi geliyor. Mesela British East India şirketi gibi, dünyanın her yerine gidiyorlar ve tek bir yerden yönetiliyorlar. Her şeyi kontrol ediyorlar üretiminden ticaretine ve tüketimine kadar. Hükümetle oldukça bağlantılılar. İşte bu pre- kapitalizm. Türkiye’ye bakarsak aynı şey var. Konrol altında, merkeziyetçi ve sınırları var. Ama yine aynı merkantalist durumda.

***

İktidar kelimelerde

bugun-yasadigimiz-kapitalizm-oncesine-donus-537261-1.

► Globalleşme ve globalizm gibi terimler üzerine konuştuk. Peki ya neoliberalizm ve emperyalizm?
Öncesinde terminoloji hırsızlığından bahsetmiştik. İnsanlar dilin ne kadar önemli olduğunu unutuyorlar. İktidar dilde. Şunu sormak lazım neden bugün dünya çapında hapiste 850 tane yazar var. 160 tanesi de burada. Ve her yıl 200 yazar öldürülüyor ve bu sayı gitgide artıyor. Neden? Hiçbir şeye sahip değiliz silahımız yok, ordumuz yok, bankamız yok ya da bürokrasimiz yok. Hiçbir şeyimiz yok, sadece kelimelerimiz var. Sadece kalemimiz var. Şimdi soralım kaç tane cumhurbaşkanı ya da başbakan var hapiste olan, kaç general içerde, kaç tane bankacı var? 5-6. Ama binlerce yazar var hapishanelerde öldürülen. O yüzden insanlar “bunlar sadece kelime” diyorlarsa o halde biz neden hapisteyiz? Biz neden öldürülüyoruz? İktidar kelimelerde. Liberalizm terimini önüne neo koyarak çaldılar. Ama gerçekte, deneyimlediğimiz şeyin liberalizm ile alaksı yok. Bugün neo- muhafazakarlık dedikleri şeyin de muhafazakarlık ile alakası yok.

Muhafazakarlık tarihinde ve geçmişinde oldukça yavaş hareket etti. Aidiyette ısrarcı oldu. Ama globalizm aidiyetten uzakta durdu. Bu yüzden muhafazakarlık ve globalizm arasında yakınlık kurulamaz. Çünkü birbirlerinin zıttılar. Ve neo- liberalizm bir saçmalıktan ibaret. Çünkü, liberalizmin kaynağı erken 19. yy İngiltere’si. Ve bu serbest ticaret zamanıydı. Olumlu ve olumsuz yönleri var. Olumsuz kısmı olan emperyalizm, ticaretin kölelerden gelen ucuz pamuk üzerine kurulmasıydı. Yani dünyanın yüzde 33’ü üretimini imparatorluklar altında dünyanın yüzde 5’i için yapıyordu. Liberalizmin olumlu tarafı ise, İngilizler içindi. Bildiğiniz gibi İngiltere Amerika’nın dengi. Serbest ticaret hareketinin önderleri, Manchester ya da Birmingham’da mesela, sol kanattandı. Onlar serbest ticaretin iyi yönünü istediler mesela ücretsiz eğitim, sosyal politikalar, işçiler için güvence ve sendikal hareket gibi her şey... Solun bir parçası olan tüm bu güzel şeylerin kökeni İngiltere’deki serbest ticaret hareketi. Çelişkili olsa bile böyle. Liberalizmi alıp başına neo ekleyerek liberalizmin bütün iyi yönlerini parçalamak bir şakadan ibaret. Çocuk sevgisini neo- çocuk sevgisi yapmak bebekleri öldürmek demektir gibi bir şey bu.