İnsan güven arar. Sevdiği, istediği, benimsediği yerde huzur içinde yaşamak ister. Aksi olduğunda; sevse de sevilmediğini, benimsese de dışlandığını, huzur yerine süresiz bir tedirginliğin etrafını sardığını hissettiğinde; kızabilir, küsebilir ve hatta kabuğuna çekilip “benden bu kadar” diyebilir. Hele biri de çıkıp umut verdiyse; pek çok insanın yıllardır içini saran yenilgi ve kayıp ağlarını süpürmesine, karanlık odalarını havalandırmasına vesile olduysa; despotluğun karşında azimle, kararlılıkla durup mücadeleden kaçmayacağını yüksek sesle ilan ettiyse... ve tam da zamanı geldiğinde, değişim umuduyla yüreklenmiş insanları, bir mesajla yalnız bıraktıysa, bunun kitleler nezdinde adı elbette büyük bir hayal kırıklığı olur. Böyle zamanlarda iki şey birlikte hareket eder: öfke ve mağduriyet hissi; ama bunun kimseye faydası olmaz.

•••

Muharrem İnce, muhalefet tabanının uzun süredir iktidar karşısındaki ‘ne yapsak boş’ çaresizliğini, OHAL şartları ve ağır medya sansürüne rağmen, kısa bir sürede tersine çevirmeyi başardı. Güçlü hitabeti ve enerjisiyle meydanları doldurdu. Hak ihlalleri, ekonomik sıkıntılar, hukuksuzluk, özellikle kadın-hayvan ve çocuklara yönelen organize kötülük ve her geçen gün daha da koyulaşan ahlaki çöküntünün neden olduğu moralsizlik yerine; insanların, seçimin ikinci tura kalacağını ve muhalefetin mecliste çoğunluğu kazanacağına dair beklentisini yükselterek sandığa gitmesine katkı sağladı. Gezi’de ve 7 Haziran’dakine benzer bir umut; farklı siyasetlerden gelseler de, demokrasinin gerekliliği konusunda ilkesel bir ittifak kurmayı başaran muhalefetin -CHP ve HDP’nin yaydığı, SP ve İYİ Parti’nin zedelemediği diyelim- bir arada olma hali, ‘beraber kazanacağız’ arzusunu güçlendirdi. Ki bu, 24 Haziran’ın muhalefet aleyhine neticelenen sonucuna rağmen başarı kabul edilip mutlaka korunması gereken bir kazanç.

•••

MHP’nin şaşkınlık yaratan, ön görülemeyen oy oranı, seçimin tek turda bitmesine ve meclisteki AKP iktidarlığının MHP’ye zincirlenmesine neden oldu. Bahçeli, her ne kadar halkın denge ve denetleme görevini kendilerine verdiğini söylemiş olsa da, kuvvetler ayrılığına son veren, tek bir kişi etrafında şekillenmiş, dünyada eşi benzeri olmayan bu rejimin ortağı olarak dengeyi ülke çıkarlarından çok iktidardaki ortaklığı adına gözeteceğine dair ipin ucunu çok önce, memleketin kör topal yol alan parlamenter demokrasisinin dinamitlenmesine ön ayak olurken vermişti. Ekonomik çöküşü ve hukuksuzluğu derinleştiren AKP-Erdoğan ve Çakıcı üzerinden eski Türkiye’nin derin mafya ilişkilerini vatanperverlik olarak sunan-savunan Bahçeli-MHP iktidar ortaklığının çizdiği Türkiye resmine şimdi büyük bir endişe ve hayal kırıklığıyla bakan milyonlarca insan var.

•••

50 bin avukattan YSK’ye gitmek üzere cüppelerini hazır bulundurmalarını isteyen İnce, seçim gecesinin en şaibeli saatlerinde sessizliğe gömüldü. Umudu ve heyecanı artmış kitlelere de, sevdiği tarafından bir mesajla terk edilmişlerin kimsesizliği çöktü. Bu, seçimin kaybedilmesinden çok daha yoğun ve etili bir kırılma oldu. O kritik saatlerde yapılan açıklamaların tuhaflığı ve tutarsızlığının nedeninin, siyasetin karanlık ve gölgeli alanlarından birine daha hizmet edip etmediğini belki yakında, belki uzakta ama bir gün mutlaka öğreneceğiz. Bugün, devletin bütün kurumlarında tek sesin hüküm sürdüğü eşi benzeri olmayan bir yönetim altında, yüzde ellisi aşırı mutlu, yüzde ellisi aşırı mutsuz iki ayrı halkız. Olağanüstü avantajlara rağmen Erdoğan’ın yüzde 50’yi zorlayarak ve AKP’nin de ancak MHP ile birlikte iktidarlığını sürdürüyor oluşunu göz ardı etmemekle birlikte sonucun, muhalefetin mücadele biçimi açısından bir yetersizlik mesajı taşıdığı açık. Bunun için önce tedavi edilmesi gereken kocaman bir hayal kırıklığı, ardından ‘hep beraber’ kazanma yollarını açacak; sivil inisiyatifin gücünü ve dirayetini bizzat kendi üretim ve dayanışmasıyla inşa edebileceği yeni örgütlenmelere ihtiyacımız var.

•••

Hayal kırıklığı; üzerine umudumuzu, arzumuzu koyduğumuz zemini daha gerçekçi değerlendirmemiz gerektiğini gösteren bir ikaz fişeği. Aynı zamanda bize mağdur değil, bizzat oyunun parçası olduğumuzu hatırlatıyor. Bir farkla; artık oyun da kural da değişti. İnce ve Demirtaş önümüzdeki yeni siyasetin liderleri. Zor dönemde umut olanın da umuda ihtiyacı olacağını unutmamalı.