Bugünkü Rusya’da sol
Fotoğraf: Sputnik

Candan Badem

Bugünkü Rusya Federasyonu’nda komünist, sosyalist ve sosyal demokrat partiler ve güçlerden oluşan Rusya solu, dünyanın ilk sosyalist devrimini yapan ülkenin zengin geleneğinden beslenmesine rağmen iktidardaki oligarşik cepheye karşı oldukça zayıf bir durumda. Solun bu zayıf durumunu anlamak için öncelikle Rusya emekçi sınıflarının 1991’den beri yani sosyalizmin yıkılıp kapitalizmin restorasyonundan beri geçirdiği dönüşüme kısaca bakmak gerekiyor.

1990’lı yıllarda bütün eski Sovyet cumhuriyetlerinde olduğu gibi Rusya’da da hammadde ihracına dayalı periferi kapitalizmi, çok hızlı bir özelleştirme ve sanayisizleşme yarattı, fabrikalar, işletmeler kapandı ve sanayi proletaryasının büyük kısmı işsiz kalarak, deklase olarak küçük ticaret ve hizmet sektörüne (en çok bekçilik gibi işlere) geçti. Mafyatik kapitalist oligarşi işçi sınıfını işsizlik ve açlıkla terbiye etti, kendine güveni olmayan, otoriteden ve örgütlenmeden korkan bir güruha çevirdi. Hiçbir güvencesi olmayan, kısa süreli işlerde oradan oraya koşan, birden çok işte çalışan yeni bir prekarya sınıfı oluştu. Henüz kapanmamış olan dev işletmelerdeki işçilere de aylarca kasten maaş ödenmedi, oligarşi işçilere dağıtılmış olan özelleştirme çeklerini bu yolla çok ucuza ellerinden topladı. Dev işletmeleri çok ucuza ele geçiren oligarşi işçileri de küçük hırsızlığa alıştırdı. Böylece bireysel çözüme odaklı, örgütsüz ve demoralize olmuş, küçülmüş bir sanayi proletaryası ve küçük çaplı ticarette ve hizmet sektöründe geçici işlerde çalışan emekçiler oluştu. Ekonomide kaos ve yozlaşma bürokrasiyi olduğu gibi eğitim, bilim ve sağlık emekçilerini de etkiledi, doktorlar hastalardan, öğretmenler, akademisyenler öğrencilerden rüşvet almaya başladılar. Esasen hem sanayi proletaryasının hem de Sovyet aydınlarının (kafa emekçilerinin) çoğunluğu da Gorbaçov zamanından beri olan biteni anlamaktan aciz olduğunu göstermişti, nitekim her iki sınıf da nesnel olarak kendi çıkarlarına ihanet ettiler. Rusya’daki mevcut periferi kapitalizminin ikisine de ihtiyacı yok. İşte bugünkü Rusya’da solun güçsüz olmasının temel sebebi de solun sınıf tabanının ve siyasal önderliğinin her ikisinin de demoralize olmuş olması ve aralarında bağ kuramamış olmasıdır. Yüz yıl öncesinden farklı olarak Rusya’da artık devrimci bir köylü sınıfı ve onun devrimci bir partisi de yoktur.

19 milyon üyeli eski SBKP’nin merkez komitesinin pek az üyesi Gorbaçov ihanetine tavır aldı. Tepeden gelen ihanet partinin tabanında dağılmaya ve ideolojik kargaşaya yol açtı. 1990’larda Yeltsin’e karşı sol muhalefet 1993 parlamento savunmasında ve 1996 başkanlık seçiminde oligarşik rejimi tehdit eden gerçek bir gücü temsil ediyordu, sonrasında ve özellikle Putin döneminde ise muhalefet tamamen kontrol altına alındı. SBKP’nin dağılmasından sonra Rusya’da çeşitli komünist partiler kuruldu ancak bunlardan sadece birine, Gennadi Züganov’un Rusya Federasyonu Komünist Partisi’ne (RFKP), seçimlere ve parlamentoya girmesine izin verildi. Aldığı sayısız yenilgiye rağmen hâlâ koltuğunda oturan Züganov başından itibaren düzen içi solu (Rusya’daki yaygın deyişle sistem içi solu) temsil etti. Komünizmi bir marka olarak kullanan Züganov’un ideolojisi Ortodoksluk, devletçilik, Rus milliyetçiliği ve sosyal demokrasinin bir karışımı. Züganov, parti milletvekilliklerini oligarklara satacak kadar yozlaşmış bir unsur. Ayrıca hiçbir mücadele yüzünü kimsenin görmediği torununa da partisinden vekillik bahşeden bir nepotist. Ancak öteki sol partilerin seçimlere katılmasına bin bir gerekçe ve yöntemle izin verilmezken RFKP her seçimde adeta devlet desteğinde. Züganov, bizzat Putin’in elinden devlet madalyası alacak kadar da yüzsüz. Putin, her seçimden sonra usulsüzlük iddialarına rağmen Züganov’un parlamentoyu boykot etmek gibi radikal bir adım atmayacağından emin olduğu için RFKP’yi majestelerinin muhalefeti olarak görüyor. Parti içinden bazen radikalleşme eğilimi gösteren vekillere karşı komplolar gündeme geliyor. Züganov’un ve partisinin uluslararası sosyalist ve işçi partileri toplantılarına katılmasına ve hatta ev sahipliği yapmasına izin veren dünya komünist ve emek partilerini de sorgulamak gerekiyor kuşkusuz. Züganov’un ideolojik köklerinde Putin’in de hayranı olduğu, Nazi yanlısı Rus faşist filozofu İvan İlyin var:

“Devletçi yurtseverlik ideolojisinin formülasyonuna çok ciddi katkısı olan İvan İlyin’in felsefi mirasına birçok kez başvurdum” (Züganov, Rossiya – Rodina Moya. İdeologiya Gosudarstvennogo Patriotizma, М., 1996, s. 397).

“Dini düşünürler arasında benim üzerimde en büyük etkiye sahip olanlar İvan İlyin ve kendisiyle birçok kez buluştuğum ve içtenlikle saygı duyduğum St. Petersburg metropoliti İoann (Snıçev) oldu.” (Züganov, Svyataya Rus i koşçeevo tsarstvo, Moskova, 2003, s. 75).

“Devletçi komünistler bugün kibirli ve köhnemiş nomenklaturacı seleflerinden farklıdır, devletçi komünistler sınıf mücadelesine ilişkin aşırı (“ekstremist”) tezleri reddettiler”... “Son birkaç yılda yurtsever devletçiler SSCB’den Rusya imparatorluğuna fırtınalı bir evrim geçirdiler, dünya görüşlerinde şaşırtıcı bir hızla ve acısız biçimde tarihsel kumaştaki kanlı yırtılmayı aştılar... “Kızıl-Beyaz” karşıtlığını aşmak, yurtsever düşüncenin ideolojiden arındırılması ve onun bütün halkı kucaklayan sınıflar üstü karakterine dönüş – bu evrimin temel kazanımıdır” (Züganov, Rossiya – Rodina Moya. İdeologiya Gosudarstvennogo Patriotizma, М., 1996, s. 233, 236).

1996 yılında Yeltsin’e karşı başkanlık seçimi yarışında resmi sonuçlara göre yüzde 45 oy alan gerçekte ise Yeltsin’den daha çok oy alan Züganov’un ve partisinin oyları bundan sonra sürekli azaldı. Ancak Rusya’daki oligarşik rejim seçim sonuçlarını giderek daha fazla manipüle ettiği için gerçek oy oranlarını bilemiyoruz. Putin’in geçen yıl kabul ettirdiği elektronik oylama sistemi ise seçim sonuçlarını daha da güvenilmez kıldı. Oy sandıklarını bile koruyamayan muhalefetin elektronik oylara dair hiçbir denetimi olamıyor. Nitekim geçen yılki seçimde yüzde 15 oy almış görünen RFKP’nin oylarının aslında daha fazla olduğu ancak rejimin kendisine bu oranı uygun gördüğünü söylüyor muhalefetin birçok üyesi. Halen 450 üyeli Duma’da (parlamentonun alt kanadı) 56 RFKP’li vekil var ve ikinci parti konumunda. İktidar partisinin ise 323 vekili var. Oligarşinin lideri olan Vladimir Putin, solu etkisizleştirmek için kiliseyi, düzen partisi RFKP’yi, sarı sendikaları ve bazı durumlarda Sovyet simgelerini kullanıyor. Yöntemleri AKP yöntemlerine çok benziyor. Tıpkı AKP gibi Putin de ekonomide liberal, siyasette ise otoriter. EYT probleminin AKP’yi yıprattığı gibi emeklilik yaşının yükseltmek de Putin’in itibarını sarstı.

RFKP dışında seçimlere katılma hakkı olan bir “komünist” parti daha var: Rusya Komünistleri (lideri Sergey Malinkoviç). Ancak Rusya komünistleri bu partinin de bir Kremlin projesi olduğunu ve KPRF’nin alternatifi olarak yedekte tutulduğunu söylüyorlar. Bunların dışında küçük fakat gerçekten komünist partiler ve örgütler de var elbette. Bunlar arasında Rusya Emek Cephesi (ROT Front), Sol Cephe (Levıy Front, koordinatör Sergey Udaltsov), OKP (Birleşik Komünist Parti), Rusya Komünist İşçi Partisi (RKRP), Tümbirlik Bolşevik Partisi, Troçkist gruplar ve Maocu Komünist Parti’yi sayabiliriz. Bu saydıklarım dışında da partiler var ancak deyim yerindeyse sınıf mücadelesinde esamisi okunmayan partiler onlar. Saydığım partilerin de taraftar sayıları az diyebiliriz. Türkiye’deki gibi Rusya’da da sol partiler sürekli bölünüyorlar.

Solun bir kısmı ise işe teoriyi yeniden kavramakla başlamaktan yana. Bunların kurdukları küçük Marksist okuma toplulukları haftada bir gün bir araya gelip Marksist klasikleri tartışıyorlar. Ancak Putinist rejimin gözünde bu bile ekstremist veya terörist örgüt üyesi sayılmak için yeterli bir neden.
Hapiste olan liberal Navalniy yandaşları solda olmamakla birlikte seçimlerde Putin’in partisinin adaylarına karşı en güçlü muhalif adayları destekleme taktiğini güdüyor.

Ukrayna’daki savaşa karşı alınacak tavır konusu sol partileri genelde ikiye bölmüş durumda: Eleştirileri olmakla birlikte savaşı kaçınılmaz görenler ile bu savaşı emperyalist bir savaş olarak görenler. Züganov’un partisi tahmin edileceği üzere Ukrayna’daki savaşı (“özel operasyonu”) gönülden destekliyor. 2000 yılındaki seçimi kazanmak için 2. Çeçen Savaşı’nı çıkaran Putin, 2008’deki Gürcistan Savaşı’ndan sonra şimdi de milyonlarca emekçiye ekonomik sıkıntıları unutturacak yeni bir küçük savaş çıkarmış durumda. Kendi içinde komünistlere zulmeden, faşistlere göz yuman bir rejimin Ukrayna’ya demokrasi getireceğine inanmak güç. Rusya’da solun ileri kesimleri bunu iyi biliyorlar.