HDP Eş Genel Başkanı Buldan’ın “Zamanı geldiğinde bize vaat ettiklerinizi açıklayacağız” sözü gözleri çözüm sürecinde verilen vaatlere çevirdi. O vaatlerin Öcalan’a ev hapsi, siyasi tutuklulara af ve Kürt meselesinde anayasal güvence olduğu ileri sürüldü.

Buldan’ın mesajı ve Davutoğlu suskunluğu

BirGün/ANKARA

TSK’nin Gara’ya operasyonunun ardından iktidar, okları HDP üzerine çevirdi. Eş Genel Başkan Pervin Buldan’ın, “Çözüm sürecinde bizlere partimize heyetimize neler vaat edildi, nelerin yapacağına dair bizlere söz verildi. Yeri ve zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz” sözleri ise yeni bir tartışma başlattı.

Buldan’ın ve partisinin AKP iktidarının “hoşuna gitmeyen” hangi bilgilere sahip olduğu meselesi Ankara’nın yeni gündemi oldu. Tabii bir başka merak konusu da bu kadar baskıya rağmen bu bilgilerin neden kamuoyu ile paylaşılmadığı. Kulislerde, Buldan’ın bu çıkışının HDP üzerinde artan baskıları bir nebze olsun durdurma amaçlı gerçekleştirdiği yorumları yapıldı. Parti içerisinden ve dışarısından muhalif kesimler, Buldan’ın açıklamalarında neyi kastettiğini vakit geçmeden ve yeni olası pazarlıklara konu edilmeden açıklamasını isterken bazı kesimler ise “Bilinmedik bir şey yok” yorumunu yaptı.


BİLİNMEDİK BİR ŞEY YOK

Çözüm sürecinin başladığı günden masanın devrildiği güne kadar iktidar, İmralı, HDP ve Kandil arasındaki diyalog, çoğunlukla kapalı devre ilerledi. Farklı siyasi çevrelerin “şeffaflık” ve “TBMM’de çözelim” çağrıları o dönemde çok taraftar bulamadı. İki partinin nereye kadar ilerleme sağladığı hangi anlaşmalara vardığı Dolmabahçe Mutabakatı’nda açıklanan ‘detayı olmayan’ hedeflerle sınırlı kaldı.

NELER KONUŞULMUŞTU?

Çözüm süreci döneminde HDP’nin talepleri daha net şekilde konuşuluyordu. Özellikle üç başlık altında atılacak adımlarla çözüm sürecinin “başarıya ulaşacağı” HDP yetkilileri tarafında sıkça dile getirildi. Kulislerde, Pervin Buldan’ın ‘Açıklayacağız’ dediği, iktidarın verdiği vaatler arasında yer aldığı iddia edilen üç başlık şöyleydi:

Cezaevinde bulunan siyasi tutuklular ve eli silah tutmayan örgüt üyeleri başta olmak üzere bir kereye mahsus “af” çı karılması. Bu başlığın bir ileri aşaması ise tüm örgüt üyelerinin silah bıraktıktan sonra ya yurtdışına sorunsuz geçişi ya da sembolik cezalarla yurda dönüşünün sağlanması olarak tarif ediliyordu.
İmralı’daki Abdullah Öcalan’ın ev hapsi ile cezalandırılarak adadan tahliyesi ikinci başlıkta konuşuluyordu. Son başlık ise Kürt sorunun çözümü için Anayasal düzenleme ve başta anadilde eğitim olmak üzere taleplerin kabul edilmesi.

Bu başlıklar, o dönemde ana akım ve yandaş medya kanalları başta olmak üzere çok tartışıldı ve tarafların bu konuda önemli ilerleme kaydettiği anlatıldı. Ne hükümet cephesi ne de HDP’den bu konuyla ilgili yalanlama geldi. Eşbaşkan Buldan’ın “Açıklarız” dediği görüşme trafiği sonuçlarının bu üç ana madde olduğu iddia ediliyor.

Merak edilen bir başka konu da iktidarın süreci başlarken ve devam ettirirken HDP’den talepleri olup olmadığı. Bu konuda Demirtaş’ın “Öcalan’dan talimat aldığı” suçlamasının da olduğu mahkemede sarf ettiği sözleri ipucu veriyor. Şimdi muhalefet cephesinde yer alan dönemin başbakanı Davutoğlu’nun da söyleyecek çok şeyi vardır. Her konuda görüş açıklayan Davutoğlu, bu konuda İtalyan mafyasına özgü “sessizlik yemini” etmiş gibi.