'Buluştuğumuz Yer: Hakikat Bahçesi' adlı belgesel film gösterimi yapıldı

BİRGÜN İZMİR

Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilcisi tarafından düzenlenen etkinlikte "Buluştuğumuz Yer: Hakikat Bahçesi" adlı belgesel film gösterimi yapıldı.

Yönetmenliğini Eylem Şen’in, kameramanlığını Koray Kesik’in üstlendiği belgesel film "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildirinin kamuoyu ile paylaşılmasının ardından metne imza atan Barış Akademisyenlerinin hikâyelerini anlatıyor. Belgesel filmin yapımcılığını ise Türkiye İnsan Hakları Vakfı üstlendi.

İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte, TİHV İzmir Temsilcisi Prof. Veli Dök ve TİHV yönetici Coşkun Üsterci ile yönetmen Eylem Şen ve Barış Akademisyeni Feride Aksu Tanık da birer konuşma yaptı.

Kızı Öykü Arin’in sağlık durumu hakkında bilgi veren Eylem Şen, önümüzdeki bir yılın Öykü için çok kritik olduğunu belirtti. Barış Akademisyenleri için çıktığı yolda, kızının sağlık durumu nedeniyle onların kendisi için daha fazla çalıştıklarını ifade eden Şen, şöyle devam etti: “Sadece Barış Akademisyenleri değil üyesi olduğum sendika, diğer sendikalar, mücadele örgütleri çok büyük destek oldular. Ben yıllarca bütün dünyayı kurtarmaya çalışırken meğer kendi kızım için çalışmışım. Elimizin değdiği ne çok insan varmış. Bu süreçte büyük bir dayanışma gösterildi. İyi ki örgütlüymüşüz. Örgütlü olmak ne kadar önemliymiş. Barış Akademisyenlerinin ne kadar zor süreçlerden geçtiğine ben bizzat tanık oldum. Fakat onlarla birlikte olmak ve bu sürecin bir parçası olmak benim ve kızım için bir dayanışma sürecine dönüştü. Bu belgesel arka planda başka bir dayanışmanın hikâyesi.”

Barış Akademisyenleri adına söz alan Feride Aksu Tanık da, “2015 yazında başlayan ve tırmalanan şiddet ortamı bizleri çok olumsuz etkilemiş, hayal kırıklığına uğratmıştı. Bu suça ortak olmayacağız başlıklı bildiri de bu koşullarda ortaya çıkmış, iki bini aşkın akademisyen tarafından imzalanmış deyim yerindeyse kıyamet de burada kopmuş, bizim hikâyemizde bu noktada başlamıştı. Hedef gösterilmeler, açığa alınmalar, hak ihlalleri, ihraçlar, ayrımcılık, baskı ve ötekileştirmenin türlü tezahürleri. Bunlar sadece iktidarın türlü temsilcileri tarafından değil akademinin içindeki idareciler, memurlar, güvenlik görevlileri, akran akademisyenler tırnak içinde 'arkadaşlar' gibi yaygın bir sosyal coğrafyayı kapsayan bir biçimde gerçekleşti” diye konuştu.