Sedat Peker’in beklenen videoyu yayınlamaması, bunun nedenini ‘güvenlik gerekçesi’ olarak açıklaması ve Twitter kullanımına ara vermesi, toplumsal anksiyeteye dönüştü. Hem iktidar hem de iddiaların hedefindeki kişi ve kurumlar sessizliğini korumaya devam ediyor.

İKTİDARDA ‘OMERTA’

AKP’de, iddialar konusunda konuşmama yasağı getirildiği ileri sürülüyor. Bu tutumun sebebi, “Bir çete liderinin sözlerinin peşine takılmak doğru değil” ifadeleri ile açıklanıyor. Savuşturulmak istenen süreçte, “Türkiye’nin bunlar ile kaybedecek vakti yok” diyen iktidar temsilcileri de var.

PEKER’İN PEŞİNDEKİLER

Anlaşılan AKP, ‘Omerta yasasını’ yanlış anlamış ya da istediği biçimde çarpıtıyor. Peker, güvenlik nedeni ile yer değişikliğinden söz ederken, hakkındaki iddialar bunu doğruluyor. Muhataplar tarafından, peşine tetikçilerinin takıldığı, kiralık katillere başvurulduğu ya da istihbarat teşkilatının eylem planı içinde olduğu ileri sürülüyor.

Odakta devlet-iktidar, Mehmet Ağar, Yıldırım Demirören var. Madem Sedat Peker üzerinde konuşulmaya değmeyecek bir çete lideri ve Türkiye’nin onunla kaybedecek vakti yok, o halde bu eylem planlarına neden gerek duyuluyor? ‘Vakit kaybı’ olarak görülen konuları anımsatmakta yarar var.

BUNLAR MI VAKİT KAYBI?

Hepsinin içinde devlet, siyaset, iş dünyası ve medya yer alıyor. ‘Savaş suçları’, ‘uyuşturucu kaçakçılığı’, ‘hırsızlık’ ve ‘mala çökme’ ana dosyalar. Savaş suçları 2 başlıkta toplanabilir; ‘iktidar sürdürmeye yönelik paramiliter faaliyetler’ ve ‘Ortadoğu’ya silah sevkıyatı ile radikal İslamcılar ile yakın işbirliği’.

BU İTİRAFLAR KAÇ HÜKÜMET DÜŞÜRÜRDÜ?

Peker, itiraflarına 2 Mayıs’ta başladı. 19 yıldır iktidar sürdüren bir mahallenin, köşe başını tutan abisiydi. Geçen bir ayı aşkın sürede, misyonunu tamamlamış bile sayılabilir. Dünyanın başka bir yerinde, bu denli çarpıcı, belgeli ve inkâr edilemez dosyalar, bir değil birden çok hükümet düşürürdü.

EKSİK HALKA

Belgeler var, büyük suçlar var ama ceza yok ise bu işte bir yanlış var demektir. Ne sindirilen toplum harekete geçebiliyor, ne muhalefet partileri mahcubiyeti üstünden atabiliyor. Sonuca giden zincirin halkası tamamlanamıyor.

MUHALEFETİN 20 YILDA YAPAMADIĞINI 1 AYDA YAPTI

Peker, on video çekmekle kalmayıp binlerce itiraf yapsa, bir değil on kişi daha anlatsa puzzle’ın son parçasını yerine koyma eksikliği yaşandıkça havanda su dövülecektir. Peker “Muhalefetin 20 yılda yapamadığını bir ayda yaptı” ifadeleri gerçeği yansıtıyorsa, üzerinde düşünmek lazım.

“Savcılar iş başına” serzenişleri de “Hemen erken seçim” çağrıları da “Erdoğan istifa” sesleri de görev savuşturmanın ötesine geçmiyor. Siyasetçi, “Peki ne yapalım?” diye soruyor. Bu sorunun muhatabı da Sedat Peker mi olsun? Karşılığı gazeteci de değildir. Bu sorunun cevabı, tam da soranda, yani o son halkadadır. Siyaset bilimindedir.

Üstelik o halkayı tamamlamak için bıkkın, öfkeli ve canlı bir halk hazır duruyor. Mesele çok teknik. Un var, yağ var, şeker var, su var ama ortada helva yok! “Bu iktidar gidecek” ve “Kendi içlerinde çözülüyorlar” yargılarının boş olmadığını herkes görebiliyor.

FİBERGLAS DEĞİLLER İSE ZATEN GİDECEKLER!

Eğer fiberglastan yapılmadılarsa malum, zaten 2073’ü göremeyecekler! Eksik hesap var… Türkiye’nin çöken kurumları, sefalete sürüklenen halkı, değişen yasaları, büyüyen ahlak çöküntüsü ile hiç vakti kalmadı! Üstelik ‘o son düzlüğün’, “Bırakınız gitsinler, bırakınız düşsünler” mantığı ile vukuatsız atlatılacağının garantisi de yok.

ÇITAYI ÇOK YÜKSELTTİ

Gezi Direnişi, 17-25 Aralık, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından neler olduğuna, hangi yasaların çıktığına bakılırsa riskler daha iyi anlaşılır. Mevzu burada kapanırsa, Türkiye’yi bekleyen tehlikelere bir başkasını da ilave etmek mümkün. Sedat Peker ile çıta bir kez daha çok yükseğe taşındı. Neler ifşa oldu neler.

Soralım; hangi haberle bunların üstüne çıkılır? Kamuoyunu ne şaşırtır? Medyanın iyiden iyiye bir goygoy arenasına dönüşmesi mümkün. Bunca ifşadan sonra, kamuoyunun elinde kalan Veyis Ateş’in Habertürk’ten kovulması, Özışık kardeşlerin itibarsızlıklarının tescillenmesi mi olacak? Ya da Yalıkavak Marina’nın Mehmet Ağar’ın elinden çıkışı!

SÜLEYMAN SOYLU NEDEN BİTTİ?

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun siyaseten bitişi kâr hanesine yazılmaya yeter mi? Parantez ile Soylu’nun kesin olarak yolun sonuna geldiğini belirtelim. Ama üzücü olan bunun ne fotoğraf arşivi ne usulsüzlükleri ne poliçeleri ne ‘Thodex vurgunundan pay aldı iddiaları’ ile ilişkisi var. Erdoğan’ın koltuğunda gözü olması meselenin özü.

Tek adam sisteminde, bir kez daha dönüp, Erdoğan’a kumpas kurmuşlar, çevresi kötü, kendisi iyi-kötü diyenler çıkacak! Bağlamından kopuk bir Türkiye gerçeği yaratmak isteyenlerin arzusu bu. Bir çamurun içinde olup, kirlilik yokmuş gibi davranmak mümkün değil artık. Ama istemek de yetmiyor; yapmak lazım. Çamur ve eylemsizlik arasındaki boşlukta ise asla huzuru bulamayacak bir ülke var.