Bunlar

Ah güzel kardeşim bunlar çok fenadır. Bunların tek inandığı şey canlı paradır, ranttır, havadan gelen sakaldır. Bunlar bir yandan şöyle iyi ahlaklılık, böyle iyi ahlaklılık dedikçe çevrede ne varsa kendilerine yontarlar.

Bunlar çevresine “Tasarruf edin, şatafattan kaçının” derken her yerlerini lüks arabalarla kaplarlar. Üstlerine başlarına yüz bin liralık aksesuarlar alır, gerekirse alışveriş yapmak için mekân kapatır, Insta’dan stori kasar. Bunlara “Saat kaç” diye sorsan bile sıkıntı çıkar. Çünkü saat çok pahalıdır.

Bunlar hep hizmetkâr olmaya geldiğini söyler ama nedense pek de hizmet etmezler. Tamam, bazı şeyleri yaparlar ama o kadarı da olsun artık.

Bunlar “Geçmişimizi sildiler” diye ağlar, bir yandan da binlerce yıllık tarihi esere “Çanak çömlek” der geçer.
Bunlar hizmetkâr olmaya gelir, sonra hizmet için köprü yaparlar, geçsen de geçmesen de köprü ücretini senden alır. Nefis hizmet ayol.

Bunlar ne derse hep tersini yapar. Hatta ne derlerse bir sonraki gün tersini söylerler. Bugün dostu, yarın düşmanı olur, sonra birden tostu olur. Bi lokmada yer bitirir.

Bunlarda laf vardır, atar vardır, icraat yoktur. Ona buna atarlanır, sonra da kendisinden daha güçlüsü gelip bunlara efelenince “Aman kuzenim demiş” derler.

Bunlar yolda gelir senin yolunu keser, trafikte bekletir, aradan kaynak yapar. Hak hukuk tanımaz, sevgi saygı bilmezler... Ama çok güzel döverler, pek de güzel döverler. Sezar’ın hakkı Sezar’a.

Bunlar kuyrukta bile gelip sıraya kaynar, laf edince de “Mağdurum ben, biliyor musun?” muhabbeti çeker.

Bunlar “Cebimizde beş kuruş yok” derken altına son model araba, eline en yeni telefondan kasar.

Bunlar çocuğa, çocuk işçi; kadına da kuluçka makinesi olarak bakar.

Bunlar çocuk da sevmez. Çocuk tacizi, cinsel istismar neredeyse bunlar sayesinde gündelik ve sıradan bir olaymış gibi gelir. Bunlar gider bi de tacizi yapanlara arka çıkarlar.

Bunlar kötülükleri, yanlışları duyulsun istemez. Bunlar lafta özgürlükçü, gönülde acı sansürcüdür sadece.

Bunların herhangi bir davası, amacı, umudu, hayali bile yoktur. Çünkü bunların hiçbiri bireysel düşünemez. Birey olamadan bütün olmaya kasar bunlar. Ama tek tuğlayla duvar tutmaz.

Bunlar bilimi, sanatı hor görür. Sonra da “Neden bizim gençlerimiz, parlak insanlarımız yurt dışına kaçıyor?” diye yalandan ağlar. Sanki giden genç burada kalsa bunlar ona nefis ortam yaratacak?

Bunlar her türlü olumsuz, kanunsuz şeyi çatır çatır yapar ama sonuçta dava size açılır.

Bunlar öyle güzel ormanların, nefis dere kenarlarının, en verimli ovaların, en haşmetli vadilerin, en güzel deniz kıyılarının kenarında oturmalarına rağmen doğayı zerre sevmez. Bunlar belediye başkanı olur “Yeşillik görmek isteyen manava gitsin” der.

Bunlar gençlikten zaten anlamaz. Bunlar geleceğimiz gençlerimiz der ama gençlere her şeyi yasaklar.

Bunlar “Demokrasinin en ballısı var bizde ya” der, ama sokakta 3 kişiyi yan yana görmek istemez. Bunlar dayanamaz gider heykel gözaltına alır. Heykelle tek ilişkileri ya yıktırmaktır ya paketlemek zaten.

Bunlar nedense sürekli kandırılır. Ya bunlar çok saf ya.

Bunların devamlı karşısında düşmanları vardır. Kimseye güvenmeyip, kimseyi birlikte, yan yana düşünemediklerin herhalde…

Bunlar “Seçimle gelen seçimle gider” der, oysa “Seçimle gelen şekille gider”.

Bunların doğrusu bunlar söyleyene kadardır. Pusulası nedir bilinmez.

Bunlar bir gün çıkar “Üstü derili adamlar geldi” diye ağlar, ama kaç cuma gelir geçer. Ne deri gelir, ne de adam.

Bunlar hep kandırılır, hep aldatılır, hep… Hep de affedilmek isterler.

İşte güzel kardeşim bunlar böyle.