Erdoğan’ın, 1 Şubat günü cumhurbaşkanlığı salonuna topladığı TÜGVA üyelerine yaptığı konuşmayı dinlediniz mi?

Dinlemediniz tabii, artık tahammül edemiyorsunuz…

Devletin, yani hukuken senin ve benim de temsil edildiğim makama ait salonda TÜGVA’cı gençlere; hak, hukuk, adalet dersi verdi. Ardından, sanki partisinin il binasında gençlik teşkilatına sesleniyormuş gibi cumhurun başı sıfatıyla cumhura ait sözde kamusal alanda, şöyle dedi: “2019’da yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimi var. Bizim için bir dönüm noktası. (…) Bu defa sandıklar öyle patlamalı ki bunlar ne olduklarına ne olacaklarına pişman olsun!”

“Ne olduklarına ne olacaklarına”nın aslı, “doğduklarına doğacaklarına”dır; halk böyle der, böyle bilir. Yani 2071 kişi doğduğumuza doğacağımıza pişman edeceklerine yemin etti, ayağınızı denk alın!

3 Şubat’ta da partisinin Bitlis İl Kongresi’nde Erdoğan, gençlere şöyle seslendi: “Gençler 2019’da Bitlis’in tüm mahallelerinde, üniversitesinde, liselerinde Ak Parti’nin bayrağını dalgalandırmaya hazır mıyız?”

Erdoğan, partisine oy vermeyenleri bütün kamusal alanlardan dışlayacağını dillendirerek, ürkütücü bir sürece girdiğimizin işaretlerini veriyor. Toplumu bölen, ayran; ayrıştırdığı toplumun bir kesiminin haklarına el koyacağını açıkça beyan eden bu sözlere hiçbir tepki verilmemiş/verilememiş olması ise ayrıca ürkütücü. Sizi bilmem ama ben bu konuşmaları dinleyince kendimi, egemenlik alanını ihlal ettiğim derebeyin arazisinde dolaşan biri gibi hissettim. Lokantaların bile her müşterisinin girdiği mekâna ait hissetmesine özen gösterdiği bir dönemde kocaman ülkeyi kendi özel alanın olarak görmek nasıl bir ruh halidir anlamak mümkün değil! Burası Tayyip’in yeri mi ki!

Lise felsefe derslerinde felsefi kavramların kullanımı yasaklandı!

İlkçağ, Ortaçağ, Yeniçağ, Yakınçağ belirgin özelliklerine göre sınıflandırılmış tarihi dönemlerin adıdır. Tarih, sosyal bilgiler ve felsefe derslerinde sık kullanılan bu kavramlar, bazı derslerde ünitelerin adıdır. Milli Eğitim Bakanlığı “Avrupa merkezli olduğu için” bu kavramları öğretim programlarından çıkardı. Revize edilen programlara baktığımda 11. sınıf felsefe dersi ünite adlarının değiştirildiğini gördüm.

İlkçağ Felsefesi: MÖ 6. Yüzyıl MS 2. Yüzyıl / Ortaçağ Felsefesi: MS 2. Yüzyıl 15. Yüzyıl / Rönesans ve 17. Yüzyıl Felsefesi: MS 15. Yüzyıl 17. Yüzyıl / 18. Yüzyıl Aydınlanma Felsefesi: MS 18. Yüzyıl 19. Yüzyıl Felsefesi / Çağdaş Felsefe: 20. Yüzyıl Felsefesi

MEB’in öğretim programı revizyonundan nasibini alan sadece “çağ”lar olmamış; Rönesans, Aydınlanma, Çağdaş gibi dönem adlandırmalarını da güme gitmiş. Belli ki MEB’i rahatsız eden, düşünce tarihindeki paradigma değişimini ifade eden kavramsallaştırmalar olmuş.

Tarihi çağlar, akademiye uyum sağlayamadığı gerekçesiyle tarih derslerinden çıkartılmadı. Fakat lise felsefe derslerine bu denli nezaketli yaklaşılmadı. Ders ve konu adları liselerle aynı olan üniversiteler şimdi ne yapacak. Mesela akademik tanıtım formunda uzmanlık alanı İlkçağ ve Ortaçağ felsefesi yazan Felsefe Hocası Doç. Dr. Hasan Aydın bu yaştan, bunca okumadan sonra uzmanlık alanını değiştirecek mi?

Diyeceksiniz ki liselerde partisinin bayrağını dalgalandırmaya ant içmiş bir iktidar, derslerde hangi konuya yer verip vermeyeceğini sana mı soracak! Ne diyebilirim ki; haklısınız!