Türkiye ekonomisi bir bütçe kriziyle karşı karşıya. Bunun iki nedeni bulunuyor. İlki, 2010 yılı bütçe büyüklüklerinin temel alacağı...

Türkiye ekonomisi bir bütçe kriziyle karşı karşıya. Bunun iki nedeni bulunuyor. İlki, 2010 yılı bütçe büyüklüklerinin temel alacağı 2009 yılı bütçe büyüklüklerinde henüz resmi bir revizyon yapılmamış olması. İkincisi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gereğince yapılması gereken 2010 yılı bütçe hazırlık çalışmalarının yasal süreleri içerisinde sonuçlandırılmamış olması.
Önce ilkinden başlayalım. Bilindiği üzere, 2009 yılı Bütçe Kanunu’nda büyüme hedefi yüzde 4, bütçe açığı 10.3 milyar TL olarak öngörülmüştü. Ardından Mart 2009’da yayımlanan 2008 yılı Katılım Öncesi Ekonomik Program’da  (KEP) bu hedefler sırasıyla eksi yüzde 3.6 ve 48 milyar TL olarak revize edilmişti. Ancak bu rakamların resmi olarak hiçbir bağlayıcılığı bulunmuyor. 2010 bütçe çalışmalarının başlayabilmesi için, bu büyüklüklere resmiyet kazandırılması gerekiyor. Resmi revizyonun ne yönde yapılacağı ise belirsizliğini koruyor. Çünkü resmi revizyona referans olabilecek KEP hedefleri şimdiden geçerliliğini yitirmiş durumda. Örneğin KEP’in 2009 yılı için öngördüğü eksi yüzde 3.6’lık hedefi , IMF’nin eksi yüzde 5.1 ve OECD’nin eksi yüzde 5.5’lik öngörülerinden sonra tartışılır hale gelmiştir. Keza benzer şekilde, KEP’in 2009 yılı bütçe açığı hedefi de tartışılır bir noktadadır. Bilindiği üzere, torba yasayla hükümetin borçlanma yetkisi beş kat artırılarak 75 milyar TL’ye çıkartılmıştır. Rakamın bu kadar yüksek tutulması, KEP’te öngörülen açığın daha da ötesine gidilebileceğini gösteriyor. Öngörülen açığın gidebileceği maksimum sınır ise 77 milyar TL’dİr.
?imdi gelelim ikincisine, 2010 yılı bütçe hazırlık çalışmaların başlatılabilmesi için, önümüzde ki üç yıla (2010-2012 dönemi) ilişkin olarak ekonominin yol haritasının belirlenmiş olması gerekiyor.  Oysa bırakınız önümüzdeki üç yılı, içinde bulunduğumuz 2009 yılınınki  - gerekçelerini yukarda açıkladık - bile henüz belirlenebilmiş değil. Yani , ortada ne revize edilmiş bir 2009 yılı programı ( yüzde 4’lük büyüme öngörüsünü temel alan mevcut yıllık programı çökmüş durumda ) var ne de önümüzdeki üç yıla ilişkin bir program.
Bu programlar, belirlenemeyince bütçe takviminin gecikmesi kaçınılmaz hale geliyor. Nitekim, bütçe çalışmalarına start verecek olan önümüzdeki üç yıla ilişkin makro ekonomik göstergeleri kapsayan Orta Vadeli Program(OVP) ve OVP ile uyumlu olmak üzere bütçe gelir ve gider tahminleriyle birlikte hedef bütçe açığı, borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren Orta Vadeli Mali Plan(OVMP) henüz hazırlanabilmiş ve yayımlanabilmiş değil. Oysa 5018 sayılı Kanun gereğince bunlardan ilkinin mayıs, ikincisinin ise haziran ayının sonuna kadar Resmi Gazete’de yayımlanması gerekiyordu.
OVP ve OVMP gecikince; ne bütçe çağrısı yapılabiliyor ne de yatırım genelgesi çıkartılabiliyor. Bunlar yapılmayınca, Kamu Kurumları bütçe tekliflerini yapamaz bir konuma geliyor.
Sürece, fazla geciktirilmeden mutlaka müdahale edilmelidir. Aksi durumda, bir bütçe krizinin çıkması kaçınılmaz gözüküyor. Yetkilileri göreve çağırıyoruz.