Aslında bütçe takviminin altüst olması yeni bir durum değil. Geçen yıl da bütçe takvimi sekteye uğramıştı. Ancak o zaman bunun

Aslında bütçe takviminin altüst olması yeni bir durum değil. Geçen yıl da bütçe takvimi sekteye uğramıştı. Ancak o zaman bunun “krizin yarattığı belirsizlik nedeniyle hükümet dahil iktisadi aktörlerin önünü görememesi” şeklinde açıklanan haklı sayılabilecek bir gerekçesi vardı. O zaman değil üç yıllık (bütçe ve bütçeye temel olan belgeler üç yıllık olarak planlanıyor), bir yıllık öngörüde bulunabilmek bile mümkün değildi.
Oysa bugün, benzer bir gerekçeyi ileri sürebilmek mümkün gözükmüyor. Zaten ileri süren de yok. Sorun da burada başlıyor. Ortada bir tartışma yok ki gerekçeler ileri sürülebilsin. Mevcut durum kanıksanmış olmalı ki, ne muhalefet konuyu bir sorun olarak gündeme taşıyor, ne de iktidar durumu açıklığa kavuşturma gereksinimi duyuyor.
Durumun kanıksanmış olması, bütçe sürecinin en önemli aşaması olan bütçe hazırlama aşamasında kamu idarelerinin devre dışı kalmasına meşruiyet kazandırılması anlamına geliyor. Çünkü sıkışacak bütçe takvimi, kamu idarelerinin aktif katkı sunmasına olanak vermiyor.
Niye böyle olacağını, geliniz kısaca açıklayalım. Bilindiği üzere 5018 sayılı Kamu Mali Kontrol Yasası’na göre, kamu idareleri stratejik planları ile Bütçe Hazırlama Rehberi’nde yer alan esaslar çerçevesinde bütçe gelir ve gider tekliflerini gerekçeli olarak hazırlayarak Temmuz ayı sonuna kadar Maliye Bakanlığı’na gönderme durumundadır. Yine aynı Yasaya göre, söz konusu kuruluşlar yatırım tekliflerini Yatırım Programı Hazırlama Rehberi’nde yer alan esaslar çerçevesinde hazırlayıp aynı süre içersinde DPT müsteşarlığına iletme zorunluluğundadır. Görülüyor ki, bu süre aşılmıştır. Kamu idareleri gelir ve gider teklifleriyle yatırım tekliflerini zamanında ilgili resmi makamlara iletememişlerdir. Ancak hemen belirtelim, bu kuruluşların bunda herhangi bir kusuru bulunmuyor.  Çünkü teklifler hazırlanırken esas alınacak olan rehberler ortada yok. Yine aynı Yasaya göre bu rehberlerin (bu rehberlerden ilki Bütçe Çağrısı’nın eki, diğeri ise Yatırım Genelgesi’nin ekidir) Haziran ayı sonuna kadar Resmi Gazetede yayımlanması gerekiyordu. Bu belgeler belirtilen sürede yayımlanamamıştır.
Zaten yayımlanabilmeleri  mümkün de değildi. Çünkü bu rehberlerin esas aldığı Orta Vadeli Mali Plan (OVMP) yasal süresinde (15 Haziran) yayımlanamamıştı.  OVMP ise benzer şekilde esas aldığı Orta Vadeli Program yasal süresinde (Mayıs sonu) yayımlanmadığı için hazırlanamamıştı.
Yasal bütçe takvimine göre bütçe teklif büyüklüklerinin ve makro ekonomik göstergelerinin en geç ekim ayının ilk haftası içinde Yüksek Planlama Kurulu’nda görüşülmesi ve ardından Bakanlar Kurulu tarafından 15 Ekim’e kadar Meclis’e sunulması gerekiyor.
Bu durumda bütçe hazırlık sürecinin başlayabilmesi için OVP’nin yayımlanması olmazsa olmaz koşul oluyor. Ufukta ise tarihle ilgili herhangi bir işaret gözükmüyor. Ancak anlaşılıyor ki, bu tarih 12 Eylül’deki referandum sonrasına kalmıştır.
Hazırlık sürecinin eylülün ikinci yarısında başlaması durumunda geriye yaklaşık bir aylık süre kalmış bulunuyor. Bu sürede bütçeye temel olan belgelerin yasal ara süreleri  içersinde (örneğin OVMP OVP’nin, ilgili rehberler ise OVMP’nin ardından 15 gün içersinde yayımlanmak durumundadır) yetişemeyeceği açıktır.
Ara sürelerin yetmemesi ve iç içe girmesi kamu idarelerinin bütçe sürecinde devre dışı kalmasına neden olacaktır. Bu durumda, kamu idarelerinin ne sağlıklı kamu hizmeti siparişi verebilme olanağı olacak ne de önerdiklerini müzakere edebilme. Özetle kamu idareleri bir oldubittiyle karşı karşıya kalacak ve bütçe tamamıyla siyasi iradenin dayatmasıyla şekillenmiş olacak. Aynen geçen yılda olduğu gibi…
Bu kez böyle olması istenmiyorsa, başta muhalefet partileri olmak üzere  emekten yana tüm örgütler özellikle toplugörüşme yapma durumunda olan memur sendikaları hükümetin bütçe sürecindeki bu yasadışı tutumunu sergileyerek suç duyurusunda bulunmalıdır.