Ankara Film Festivali pek çok anlamda havalı festivallerin olanaklarına sahip olmasa da hepsiyle yarışır durumda.

TUĞÇE MADAYANTİ DİZİCİ
@madayantii

Kültür ve sanatın yoğun yaşandığı şehirlerden biri olan Ankara’nın güzel bir butik festivali var. Ankara Uluslararası Film Festivali (AUFF) için ‘Butik Festival’ diyorum çünkü nicel anlamda havalı festivallerin olanaklarına sahip olmasa da nitel anlamda hepsiyle yarışır.

Bağımsız kalmak zor

Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen bu uzun soluklu festivalin ne zorluklarla yapıldığını biliyorum. Zaten ülkede genel durum şöyle, festivale gidiyorsunuz başarıları kadar eksiklikleri ve yanlışlarını da yazmak istiyorsunuz. Festival yetkilileriyle konuştuktan sonra tüm eksiklikleri unutup bu insanlara sarılarak yanlarından ayrılmak istiyorsunuz. Ve kendinize şunu söylüyorsunuz; Melih Gökçek hükmü süren bir şehirde, elinden geldiğince bağımsız kalarak, Türkiye’nin başkentinde bir festivali devam ettirmek gerçekten bir mucize. Festivalin bağımsız kalabilmek adına kendi sponsorlarını bularak ilerlemek zorunda olduğunu kabul etsem de şu ufak eleştiriyi yapmam gerek. Festivallerin film gösterimlerinden önce sponsor, reklam ve tanıtım videoları içeren bloklarında daha seçici olmaları şart. Komik isimli, çakma hayatlar vaat eden konut projelerinin reklamları bir festivale ne yazık ki yakışmıyor. Vakıf başkanı ile yaptığım görüşmede kendisi bu farkındalığın olduğunu ve bu hassasiyetin gelecek yıllarda giderileceğini söyledi. Filmlerin gösterildiği salonlar ve ekran çok iyiydi. İstanbul’da yaşadığımız projeksiyon sıkıntılarını burada yaşamadık.

Benim sıralamam

AUFF Ulusal Yarışma bölümünde yarışan filmlerin hepsini daha önceki festivallerde izlediğimden dolayı içimde pek heyecan yok. Aynı filmlerin farklı jüri ekibinin ellerinde nasıl sonuçlar elde edeceklerini merak ediyorum sadece. Ben yazıyı yazarken henüz bu sonuçlar belli değil ama garip bir sonuç çıkmayacağını umuyorum. Kalandar Soğuğu filmi yarışmadan çekildiğini açıkladıktan sonra sıralamam biraz değişti. Hiçbir mahalle baskısı altında kalmadan AUFF ulusal yarışma filmleri sıralamam şöyle:

AUFF Ulusal Yarışma Filmleri sıralamam

Sarmaşık

Çırak

Saklı

Ana Yurdu

Rüzgarın Hatıraları

Memleket

Toz Bezi

Misafir

Melekleri Taşıyan Adam

Ulusal en iyiler

AUFF En İyi Film kategorisinde Sarmaşık, Saklı ve Ana Yurdu en güçlü adaylar. Türkiye’de Sarmaşık filminin yarıştığı herhangi bir festivalde, yarışma bölümündeki diğer filmler ne kadar iyi olursa olsun, başka bir filmin kazanma ihtimalini şahsen güç görüyorum. Ancak burası enteresanlıklar ülkesi Türkiye; tartışmalı bir sürpriz ile en iyi film bambaşka bir filme de verilebilir. AUFF Umut Veren Yeni Yönetmen ödülünü ise Çırak filminin yönetmeni Emre Konuk’un hak ettiğini düşünüyorum. Çırak, uzun zamandır izlediğim en farklı, titiz, detaycı, kuralcı yapısı olan Türk filmi. Yönetmen, oyuncu ve kamera arasında adeta organik bir bağ kurulmuş. Bu bağın üzerine başarılı bir sanat yönetimi ve milimetrik temizlikte işleyen kurgu eklenince bu denli başarılı bir film ortaya çıkmış. Hikâyenin genel tonu yönetmen dokunuşu ile masalsı mizansen bir havaya sokulmuş. Oldukça güç olan ve sinemamızda pek örneği bulunmayan bu dil Emre Konuk tarafından başarı ile kotarılmış. Bir üçlemeye dönüşeceği haberini aldığımız Çırak’ın aynı başarıyla devam etmesini umuyorum. Beni ve pek çok kadın arkadaşımı derinden etkileyen Ana Yurdu ve çok değerli arşivlik bir film olan Kalandar Soğuğu filmlerinden bahsetmek için ise vizyona girmelerini bekleyeceğim.

Ulusal en zayıflar

Bana göre Memleket, Toz Bezi, Misafir ve Melekleri Taşıyan Adam festivalin en zayıf filmlerinden. Aralarında abartılanlar oluyor ve olacaktır. Cansel Elçin sinemaya devam edecek mi göreceğiz ama umarız kendisi her şeye sıfırdan başlıyormuşçasına derin bir nefes alıp devam eder. Memleket filmi deneyimli bir yönetmenin son derece deneyimsiz bir filmi olarak kayıtlara geçebilir. Filmin özetini okumadan izlerseniz filmi anlamak güç bile gelebilir. Öne çıkmaya yetecek sinemasal gücü hiç olmayan Misafir filmi nedendir bilinmez hangi festivale gidersek peşimizden oraya gelen bir film gibi. Ankara ile senelik turunu tamamladığını umuyorum. Toz Bezi hakkında ise daha ne diyebilirim! Daha önceki yazılarımda uzunca bahsetmiş olduğum Rüzgarın Hatıraları filmi ise benim için tam bir hayal kırıklığı.

Festivalin incisi

Hemen her festivalde beni şaşırtan ve içime festival coşkusu katan, festivalin incisi dediğim filmler vardır. O filmlerin bizimle beyaz ekranda buluşması tamamen festivalin başarısıdır. AUFF’nin benim için incisi Grey Gardens isimli 1975 yapımı belgesel oldu. Kültürel, tarihsel ve estetik olarak son derece önemli olan bu yapım tüm zamanların en iyi belgeselleri arasında bulunuyor. Edith Bouiver ve kızı Edith Bouvier Beale’nin arasında dolaşan kamera ile kaydedilenler adeta kurmaca gibi. Son derece ilginç karakterler olan bu ikilinin kamerayla kurdukları garip ilişkileri, saldırgan tutumları ve özellikle de kıyafetleri dikkat çekici. Zamanında çok zengin olan ve Amerika’nın üst sınıfından gelen bir ailenin akıl sağlığını yitirmiş halleri ile içine düştükleri fakir hayatlarından, kendi geçmişlerine dair anlattıkları hikayeler son derece düşündürücü.

butik-festival-135687-1.butik-festival-135688-1.