Ücret artışlarının, geçmişteki kayıplar da telafi edilerek, enflasyona ayak uyduramaması halinde ülkemizdeki yoksullaşma sürmeye devam edecek.

Büyük enflasyon demagojisi kapıda
Fotoğraf: AA

TUİK’e göre Kasım ayında tüketici fiyatları aylık yüzde 2.88, yıllık ise yüzde 84.39 arttı. Böylelikle 17 aylık aralıksız enflasyon yükselişinden sonra sınırlı bir düşüş kayda geçti. İtirazınızı duyar gibiyim, “ne düşüşü fiyatlar keskince artamaya devam ediyor”. Haklısınız son bir ayda yüzde 2.88’lik bir enflasyon artışı, geliri aynı kalan bir kişinin satın alma gücünün bu oranda erimesi demek. Gerçekleşen fiyatların düşüşü değil, sadece artış hızında hafif bir yavaşlama. Son 12 ayın enflasyonu hesaplanırken, Kasım 2021’deki yüzde 3.51 enflasyon devreden çıkmış, yerine yüzde 2.88 konmuş. Bu işlem sonunda yüzde 1.12’lik bir gerileme ortaya çıkmış hepsi bu.

Bunu şöyle bir örnekle açıklayalım. Bir araba saatte 90 km hızla uzaklaşıyor (bu yıllık enflasyon olsun), başka bir araba da onu 50 km hızla izliyor (bu da sizin yıllık gelir artışınız olsun). Haliyle giderek aradaki mesafe açılır (bu da sizin satın gücünüzdeki aşınmayı temsil ediyor). Öndeki araba biraz yavaşlar 85 km hıza inerse hala iki araba arasındaki fark açılmaya devam ediyordur. Yani sizin satın alma gücünüz giderek aşınmaktadır. Ancak aradaki mesafe biraz daha yavaş açılmaktadır.

Örneğin ABD’de Ekim 2022’de aylık enflasyon yüzde 0.4 oldu. Ancak yıllık enflasyon yüzde 8.1’den yüzde 7.7’ye düştü. Görüldüğü gibi bizdeki aylık yüzde 2.88 artış hala ABD’nin 7 katından daha fazla.

NEDEN ENFLASYON HIZ KESİYOR?

Peki enflasyon hızında neden göreceli bir yavaşlama var? Birincisi, dünyadaki hammadde ve enerji fiyatlarında ılımlı bir seyir gözleniyor. Nitekim bu üretici fiyatlarının aylık yüzde 0.74’lük sınırlı bir artış göstermesiyle de kendini gösteriyor. Kasım 2021’de ise yüzde 9.99’luk bir aylık Yİ-ÜFE enflasyonu yaşanmıştı. Bu sayede son 12 aylık artış yüzde 157.69’dan yüzde 136.02’ye geriledi.

İkincisi, her ne pahasına olursa olsun dolar kurunu sabit tutma gayreti kur yoluyla enflasyon geçirgenliğini dizginledi.

Üçüncüsü, tüketiciler mal alımlarını öne çekerek kendilerini enflasyona karşı koruma gayretindeler. Ama Temmuz ayı ücret artışlarının etkisi giderek azalıyor, talepte bir zayıflama görülüyor. Dördüncüsü, kredilerde ciddi bir yavaşlama görülüyor. Hem kredileri dizginlemeye yönelik önlemler, hem de bankaların enflasyonun altında bir faizle kredi vermekteki isteksizliği bu sonucu doğuruyor. Kredi kartı harcamalarındaki artış enflasyona paralel yüzde 103.3 iken, tüketici kredileri yüzde 34.6’lık çok sınırlı bir genişleme sergiliyor. Bu da haliyle mal ve hizmetlere talebi zayıflatıyor. Zaten ekonominin 2022’nin üçüncü çeyreğinde ikinci çeyreğe göre yüzde 0.1 küçülmesi talepteki yavaşlamayı gösteriyordu. Büyük olasılıkla yılın son çeyreğinde daha belirgin bir ekonomik küçülmeye tanık olacağız.

DAR GELİRLİNİN ENFLASYONU HÂLÂ YÜKSEK

Tüketici enflasyon sepetinde gıda, konut ve ulaştırmanın, üç ana kalemin toplam ağırlığı yüzde 56.2. Gelgelelim satın alma güçleri daraldıkça insanlar eğitime, sağlığa, giyim ve ayakkabıya daha az bütçe ayırabiliyorlar. Üç ana harcama grubunun ağırlığı artıyor. Zaten dar gelirli yurttaşlarımızda bu oran yüzde 70’in üzerinde. Yıllık enflasyon ulaştırmada yüzde 107, gıda da yüzde 102.6 ile yüzde 84.39 tüketici fiyat artışının çok üzerinde. Konut ise yüzde 82.9 ile enflasyona paralel görünmekle birlikte dar gelirlilerin asıl belini büken kira artışları yüzde 100’ün çok üzerinde. Hele bir de yıl içinde yeni ev kiralamak zorunda kaldıysanız fahiş fiyat artışlarıyla karşılaştınız demektir. Özetle dar gelirli yurttaşlarımızın yüz yüze kaldığı enflasyon manşet oranların çok üzerinde.

BAZ ETKİSİ DEVREYE GİRİYOR

Şimdiden hazırlanın! Önümüzdeki dönemde hükümet sözcülerinin ağzından, özellikle Erdoğan ve Nebati kanalıyla enflasyonun belinin kırıldığı, bu sorunun da alt edildiği demagojisine muhatap olacağız. Çünkü 2021 Aralık ayında kur patlamasının etkisiyle yüzde 13.58’lik rekor bir aylık enflasyon yaşanmış, Ocak 2022’de ise yüzde 11.1 oranı gerçekleşmişti. Bu oranlar devreden çıkınca teknik tabirle baz etkisiyle 12 aylık enflasyon yüzde 60’ın altına inecek. Ancak bu “enflasyon canavarının” yenilgiye uğratılması değil, hala çok hızlı bir ivmeyle yoluna devam etmesi anlamı taşıyor.

Ücret artışlarının, geçmişteki kayıplar da telafi edilerek, enflasyona ayak uyduramaması halinde ülkemizdeki yoksullaşma sürecek. Pazar artıklarından mal toplama, öğrenciyi boş beslenme çantasıyla okula gönderme görüntüleri, aç yatağa girme öyküleri yaygınlaşacak.

İsterseniz şöyle bir hesaplama yapalım: aylık fiyat artışları yüzde 3 temposunda istikrar kazanırsa yıllık enflasyon hala yüzde 42.6 gibi çok yüksek bir düzeyde kalmaya devam eder. Sizler için enflasyonun aylık yüzde 3 olması halinde seçime kadar her ay açıklanacak yıllık enflasyon oranlarını hesapladım. Böylelikle demagojilere hazırlıklı olalım, ekonomiyi yönetenlerin aslında enflasyonu önlemek için hiçbir planları olmadığı gerçeğini hatırlatmaktan geri durmayalım. Kaldı ki, yüzde 9 Merkez Bankası politika faiziyle döviz kurunu sabit tutma çabası her an yeni bir döviz atağıyla karşılaşabilir ve enflasyon yeniden kontrolden çıkabilir.

buyuk-enflasyon-demagojisi-kapida-1096684-1.

Tablodan görüldüğü gibi enflasyon Şubat 2023’ten sonra da her ay kademeli düşmüş izlenimi veriyor. Ancak bu 2022’nin yüzde 4.81, Mart yüzde 5.46, Nisan yüzde 7.25 ve Mayıs yüzde 2.98 enflasyon oranlarının devre dışı kalmasının aritmetiksel bir sonucu. Tutarlı bir enflasyonu dizginleme politikasının ürünü değil.

Diyelim ki böyle bir senaryo gerçekleşti. Unutmayalım hala faiz indirimlerinin başladığı, 2021 Eylül’deki yüzde 19.6 enflasyonun çok üzerinde yüzde 43 civarı bir yıllık fiyat artışıyla cebelleşiyor olacağız.