Ülke futbolu senelerdir bir girdabın içinde sıkışmış gibi. Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrası yaşananlar da daha uzunca yıllar bu girdabın içinde kalınacağının göstergesi.

Büyük Kırmızı Leke

Eren TUTEL

Güneş sisteminin en büyük gezegeni Jüpiter'in kendine has birçok yanı var. Gökbilimcilerin en az 360 yıldır devam ettiklerini düşündüğü ve görüntüsü nedeniyle Büyük Kırmızı Leke adını verdikleri fırtına da onlardan biri.

Türkiye futbolunun son 20 yılda yaşananları bu fırtınaya benzetebiliriz. Bir fırtınanın içinde hapsolmuş ve sürekli aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyor gibiyiz. Ve bu fırtınanın bitmeye pek fazla niyeti yok. Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sırasında ve sonrasında yaşananlar da yukarıdaki savımızı destekler nitelikte.
Maç içinde yaşananları burada tekrar hatırlatmaya gerek yok. Futbolla ilgilenen birçok insan verilen kararları defalarca izledi ve kendi yorumunu yapma şansı buldu. Bunun yerine esas soruna odaklanmakta fayda var.

Karşılaşma sonrası hakem kararlarına tepki gösteren Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, sarı-lacivertli taraftarların artık bu düzene son vermesi gerektiğini belirtti ve gerekirse eylem yapmaları gerektiğini vurguladı. Sonra da takımı karşılamak için taraftarlarını Sabiha Gökçen Havalimanı'na davet etti. Çağrısı yanıt da buldu. Gecenin çok geç saatinde binlerce taraftar havalimanında toplandı. Koç, havalimanında toplanan kitleye elinde megafonla açıklama yapılırken yaşadıkları haksızlıklara ve futboldaki 'karanlık' düzenin son bulması gerektiğini söyledi.

Peki Türkiye'nin en zengin insanlarından biri olan Ali Koç, bu nutku atarken kendisinin bu düzenin kopmaz sarsılmaz bir parçası olduğunun farkında değil miydi? Bu soruya hayır cevabı vermemiz pek mümkün değil.

DÜZENİN KENDİSİ...

Son 20 yıldır yoksulun daha yoksul, zenginin çok daha zengin olduğu ülke ikliminde Ali Koç da servetine servet kattı, işlerini büyüttü. Bunu yaparken sporun da içindeydi sadece üç yıllık başkanlık döneminde değil, Koç Holding'in şirketleri birçok organizasyona, kulübe sponsor oldu ve olmaya devam ediyor. Yani Ali Koç, şikâyet ettiği düzenin ta kendisi.

Ucuz demagojiyle isyana çağırdığı taraftaların duygularını sömürmek istemesi de sadece kendisinin değil bütün kulüp yöneticilerinin başvurduğu bir yöntem. Etkisine inandıkları bu yöntemle yıllardır futbola yön veriyorlar ve kendi başarısızlıklarının üstünü örtmeye çalışıyorlar.

Başta da dediğimiz gibi ülke futbolu bitmek bilmeyen bir fırtınanın içinde debelenmeye devam ediyor. Fırtınayı dindirip kaosu düzeltmeye çalışanlar da 'deli' muamelesi görüyor.

Fırtınayı dindirecek olansa takımları için havalimanına giden taraftarların duygularının sömürülmesine izin vermemesinden geçiyor, umarım bir gün bunu başarabilirler.