AKP- CHP koalisyonu kotarılmaya çalışılırken, havuz medyası İstanbul’un CHP’li belediyelerine saldırıya geçti. Yolsuzluk haberlerinin nesnel gazetecilik anlayışıyla yayımlandığını düşünmek havuz medyasına hakaret sayılır. Bu güne dek gösterdikleri habercilik anlayışları ‘tetikçilikten’ öteye geçmeyenler, nedamet getirmiş olsalar önce günah çıkarır, ardından sahipleriyle ilgili gerçekleri yazarlardı. Öyleyse bu haberlerin koalisyon görüşmeleri kapsamında süren pazarlıklarla ilgili olduğu düşünülebilir.

İlk seçenek, AKP’ nin CHP ile bağlantılı yolsuzluk haberleri aracılığıyla CHP’ye ‘beni yakmaya kalkarsan ben seni daha beter yakarım’ şantajı yapıyor olması. Böylece yolsuzluk soruşturmalarını açmamak için CHP’yi zorlamak istiyor olabililer. İkinci olarak da artık yekpare olmadığı iyice açığa çıkan AKP’de, CHP ile koalisyonu istemeyenlerin (RTE ve avanesi) anlaşmayı imkânsız kılmaya çalışmaları.

Aynı hal, CHP içinde geçerli. Anlayış olarak AKP’den çok farklı olmayan ve ‘iktidarın rantından daha rahat yararlanmak için’ aportta bekleyenler koalisyonu zorlarken, sayıca az bir grup ise CHP’yi AKP ile rant ortağı olmaktan umutsuzca korumaya çalışıyor.

Koalisyonu isteyen AKP’liler ve CHP’lilerin tek ortak paydaları yolsuzluk düzeninden nemalanmadan duramamaları değil. Daha çok AKP’nin ama CHP’nin de ödlerini patlatan bir ‘heyula’ var!

Gezi...

AKP, Gezi’den çok ama çok korkmuş; üzerinden zaman geçtikçe bu korkuları yatışacağına daha da derinleşmiş durumda. Her olayda “ya Gezi’ye dönerse” diye paniğe kapılıyorlar. Korkmakta haklı olduklarını gösteren çok alametler de var.

Halk, isyan ettiğinde muktedirlere geri adım attırdığını bir kere gördü. Üstelik Gezi’ye hiç katılmayan, o zaman korkan, bir şey çıkmaz diyen, eleştiren, doğru bulmayan velhasıl içinde ve dışındaki herkes Gezi ile ‘başarıldığına’ tanık oldu.

Öyle ki artık her protesto eylemi Gezi referansı ve diliyle gerçekleşiyor. Evet, aşağılamak maksadıyla tanımladıkları ‘gezi zekası’ diye bir düşünme ve eyleme tarzı gelişti. Tofaş’ta işçi eylemi de, HES karşıtları da, Kaçkarları koruyanlar da eylemlerinin kutup yıldızı olarak Gezi’ye bakıyorlar. Yaylalara giden yolu kapayan iş makinesinin yanından yeni yolu yapmak, gezizekası değil mi?

Demem o ki Gezi yaşıyor; muktedirlerin kabuslarında bir heyula, ezilenlerin düşlerinde ise bir imkân olarak...

AKP, MHP ve CHP’yi ve Erdoğan’ı da aşan düzen, Gezi’nin muhakkak bastırılmasını istiyor. Topçu Kışlası için Danıştay’ın yeniden yapılabilir kararı vermesi de bu korkuyla ilgili. Uygun fırsatı bulduklarında Gezi Parkı’nı yıkmak için hazır bekliyorlar. İsyanı ancak parkı yıkabilirlerse bastıracaklarını, aksi halde Gezi’ nin bir imkân olarak halka güç vermeyi sürdüreceğinin ayırdındalar.

Gezi Parkı’nı yıkmak için en uygun koşul ‘büyük koalisyon’. İktidar ortağı olan bir CHP’nin Gezi parkına direnmesini bekleyenler Madımak kıyımının koalisyonunu hatırlasın.

CHP, Türkiye solu için hep bir imkân hırsızı olmuştu. Bu kez büyük koalisyona girerek yine bir imkânı çalmaya çalışırken kendi ipini çekebilir. O vakit daha büyük bir isyan için kendisine gövde arayan Gezi özgürleşebilir.

Haziran çok çalışmalı...