Mustafa Denizli ülke futbolu için hep sansasyonel bir kişilikti. Onun psikolojik savaşlarda çok yetenekli olduğunu teknik direktörlük kariyerini sürdürdüğü 30 yıl içerisinde birçok kez gördük. Başrolünde oynadığı reklam filminde kendini anlatıyordu adeta. “....3-5-2, 4-4-2, kanatları kullanma, alan savunması, kontratak....diploması olan herkes bunu bilir, ama önemli olan taktiği oyuncuya göre belirlemektir, oyuncunun halinden anlamaktır....o zaman sana şampiyonluğu getirecek golü kimin atacağını oyuncunun gözünden anlayabilirsin...” Türkiye’nin 3 büyük kulübünde de teknik adamlık yapan ve bu maceraların tümünde çok önemli başarılar elde eden Denizli Galatasaray’a Şampiyonlar Ligi’nin 1993 öncesindeki versiyonu Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarı final oynatmış, Fenerbahçe’ye, Galatasaray’ın hegemonyasında geçen sezonlar sonrasında özlenen şampiyonluğu kazandırmış ve Beşiktaş’a tarihinin ikinci dublesini getirmişti. Şimdi futbolculuk kariyerini bitirip teknik direktörlüğe başladığı yerde. Kendi deyimiyle bir nevi kapanış yapacak. Galatasaray kariyeri boyunca ortaya koyduğu tabloyu nasıl olsa uzun uzun konuşacağız. Biraz geriye dönelim ve “Büyük Mustafa”nın kariyerindeki sansasyonel anlara bir göz atalım.

-Yüzde 51: Bu artık onunla özdeşleşen bir demeç. Mustafa Hoca’nın “yüzde 51” hesapları ünlüdür. Ona göre herhangi bir maçın favorisi olan takımın kazanma şansı yüzde 51’dir. Kariyeri boyunca bu terimi defalarca kullanan Denizli, muhtemelen üçüncü Galatasaray döneminde de bize bu sözü birkaç kez duyuracak.

-Neuchatel ve 5: Neuchatel şehrinde 1988 yılında alınan 3-0’lık mağlubiyetten sonra ülke futbolunun makûs talihi yine karşımızdaydı. 27 sene geçti ve hâlâ o maçın hemen ardından Denizli’nin soyunma odasında “bu Neuchatel’e İstanbul’da 5 çekeriz” iddiası konuşuluyor. Denizli yıllar sonra “birisinin bunu yapması lazımdı, çünkü futbolculuk kariyerim boyunca yabancı maçlarda bana hep kenardan korkarak bakan hocalar gördüm, nasıl kazanayım” diyerek bu çıkışını açıklamıştı. Bana göre ülke futbolunun devrim maçı budur. 2000 yılında Kopenhag’da kazanılan UEFA Kupası’nın kulpundan belki o gün tutmuştur Galatasaray.

-Herkesi yendik: 1990-91 sezonunun ilk yarısında, Galatasaray İnönü Stadyumu’nda yağmur altında oynanan maçta Fenerbahçe’yi 2-1 mağlup ederken, hakem Erman Toroğlu’nun yönetiminden şikâyetçi olan Mustafa Denizli (Galatasaraylı Yusuf Altuntaş’ın, Fenerbahçeli İsmail Kartal’a osmanlı tokatını yapıştırıp kırmızı kartla oyundan atıldığı maçtır) maç sonunda gelen galibiyet sonrası “hakemi de, Fenerbahçe’yi de, zemini de herkesi...herkesi yendik” açıklamasını yapar ve federasyon kendisine cezayı keser.

-Mercedes: Aynı sezon. Galatasaray sezonun ilk yarısını en yakın rakibi Beşiktaş’ın 5 puan önünde bitirir. Devre arasında Roman Kosecki kadroya katılır. Boluspor’la karlar altında oynanan ikinci yarının ilk maçında 1-0 mağlup olunur. Kosecki maçta bolca tekme yemiştir. Denizli birkaç gün sonra “Galatasaray Türkiye’nin Mercedesi’dir” demecini verir. Devreyi 5 puan farkla geride kapayan Beşiktaş 5 puan farkla şampiyon olur.

-İçimizdeki İrlandalılar: Ülke futbol tarihine geçmiş bir başka söz. Euro 2000 elemeleri baraj maçında Dublin’de 1-1 berabere biten maçın rövanşını Bursa’da 0-0’a bağlayan ulusal takım finaller vizesi alır. Maç sonunda Mustafa Denizli kendisini sürekli eleştiren “içimizdeki İrlandalılar”a selam gönderir... “Şimdi o eleştirenlerin topunu......”

-3-0’dan 4-3: Türkiye futbol tarihine damga vurmuş 2 tane 3-0’dan 4-3’lük maç var. İkisinde de Mustafa Denizli başrolde. Birinde kaybeden diğerinde kazanan olarak. Her ikisinde de kazanan Fenerbahçe’ydi. İlki 3 Mayıs 1989’da Galatasaray’ın ilk yarısını 3-0 önde kapattığı maçı döndüren Fenerbahçe, diğeri 21 Nisan 2001’de Gaziantepspor’un ilk yarısını 3-0 önde kapattığı maçı döndüren Fenerbahçe.

-27. Hafta: Mustafa Denizli’nin son çıkışlarından birisi. 2008-09 sezonunda Denizli Beşiktaş’ı çalıştırırken sezon başından beri birkaç kez 27. haftada şampiyonluk yarışındaki takım sayısının azalacağından ve Beşiktaş’ın yarışta kalacağından bahsediyordu. 27. haftada Galatasaray ve Fenerbahçe 0-0 berabere kalarak yarışta birbirlerine büyük bir zarar verdiler. Beşiktaş sezon sonu bu iki takıma 10’ar puan fark yaparak şampiyonluğa ulaştı.

-10,5 Numara: Bu da Beşiktaş döneminde Rodrigo Tabata için kullandığı terimlerden bir tanesi. Futbolda sahte 9, 9,5 ve sahte 10 numaraları biliyorduk ama Denizli 10,5 numarayı da literature kazandırdı. Kastettiği forvet arkasında oynayabilen ama klasik 10 numaralara göre daha etkisiz sayılabilecek oyunculardı.