Referanduma sayılı günler kala, “Referandum ile amaçlanan ne?” sorusu giderek daha çok sorulmaya başlandı. AKP tabanında bile referanduma dair çatlak sesler yükseliyor. “Ne istedi de vermedik” diyeni de var, “Daha ne istiyor” diyeni de.
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ne değişecek? Tekrar etmekte sıkıntı yok, fayda var. Anayasa değişikliği ile Bakanlar Kurulu’nun varlığına son veriliyor. Yandaş bir gazete olayı şöyle özetlemiş: “Sistem ile Bakanlar Kurulu’nun yerine cumhurbaşkanı geliyor.” Yani hükümet tek başına cumhurbaşkanı oluyor.

Tek başına iktidar, tek kişilik iktidara evriliyor.

21 bakan, 5 başbakan yardımcısı, 1 başbakandan oluşan kabine ortadan kalkıyor.

Birinci Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 30 Ekim 1923 tarihinde kurulmuştu. 24 Mayıs 2016 tarihinde kurulan 65. Hükümet ise eğer referandumdan EVET çıkarsa, Türkiye Cumhuriyeti’nin bildiğimiz biçimiyle son hükümeti olarak tarihe geçecek.

Artık kabineye gerek bile kalmayacak.

Ağızdan çıkacak söz kanun olacak.

Hazır mısınız?

Kamuda yargı kararlarına rağmen taşeron işçisi olarak çalıştırılan, her seçim döneminde vaatlere meze yapılan 800 bin kamu işçisi arkadaş hazır mısın?

Anayasal bir hak olan grev hakkı, bir kararname ile “milli güvenliği”, “ekonomik ve finansal istikrarı” bozucu olduğu gerekçesi ile gasp edilen metal işçisi, cam işçisi, lastik işçisi, maden işçisi, banka emekçisi, hazır mısın?

12 Eylül Askeri Darbesi ile budanmış olan kıdem tazminatı hakkının, yıllardır fona devrini isteyen sermaye kesimlerinin beklentileri doğrultusunda, ortadan kaldırılmasına itiraz eden işçi arkadaş, hazır mısın?

Emeklilik hakkının yavaş yavaş piyasanın insafına terk edilmesini izleyen, kamu emeklilik sisteminin tasfiyesinin hazırlanmasına seyirci kalan kardeşim hazır mısın?

Emeklilik yaşın 2008 yılında 65’e çıkartılırken, “aman önümde çok yıllar var” diyen genç arkadaş, hazır mısın?

İşsizliği sistemin değil, kendi eksikliğinin bir ürünü olarak gören; harçlıkla, emekli primin bile yatmadan çalıştırılmaya razı olan işsiz arkadaş, hazır mısın?

Hepimizin vergilerinden oluşan kamu kaynaklarını sana minnet beklentisi ile dağıtanlara suskun kalan, sosyal yardımlarla ayakta duran, hak arama deyince “aman yardım kesilir” kaygısı yaşayan yoksul vatandaş, hazır mısın?

Türkiye’de Avrupa orjinli küresel firmaların ihracat rakamları ile milli gurur duyan, borçla inşa edilen köprülerle, yollarla karnını doyuran vatansever arkadaş, hazır mısın?

Borç batağında yaşam mücadelesi veren, her yıl borcu giderek katlanan borçlu arkadaş, hazır mısın?

Gelir testini yasallaştıran, sonra kaldırıyorum diye müjde veren, sağlıktan sen de faydalanasın diye seni borçlandıran bu sistemi anlamaya çalışan genç işsiz arkadaş, hazır mısın?

1 Mayıs’ın resmi bayram olması, Taksim Meydanı’nın emekçilere açılması için mücadele edenlere, “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” diyen bir anlayışa rıza göstermeyen arkadaş, hazır mısın?

KHK’lerle hiçbir yargı kararı olmadan görevinden çıkartılan, işsiz bırakılan kamu emekçisi arkadaş, hazır mısın?

İş cinayetlerini işçiliğin fıtratı olarak görenlere; derelerinin, ormanlarının katledilmesine razı olmayan ama yüksek sesle itiraz da etmeyen suskun vatandaş, hazır mısın?

Tek kişilik iktidara hazır mısın?

Daha hızlı bir iktidar istemez misin?

Tek gecede işten atılmaların, saatlik grev yasaklarının, bir çırpıda havuza atılan kamu arazilerinin, büyük devlet işletmelerinin, ufak bir müdahale ile el değiştirmelerin hızını bile geride bırakacak bir siyasal iktidar geliyor.

Köprüler, yollar, saraylar, kâr rekoru kıran firmalarla; uzun çalışma süreleri, işsizlik, ücretli yoksulluk, mezarda emeklilik, nesiller boyu borçlanma bir arada.

Büyük düşün Türkiye, hazır mısın?