Ömer Faruk Sever 16 yaşındaydı. Adana'da mobilya atölyesinde çalışıyordu. 1 Mayıs 2017 günü yaşanan iş cinayetinde asansörde sıkışarak hayatını kaybetti.

Ahmet Yıldız’ı, bundan 4 yıl önce yine Adana’da 14 Mart 2013’te henüz 13 yaşındayken iş cinayetinde kaybetmiştik. Ahmet yaşasaydı Ömer’den 1 yaş büyük olacaktı. Ömer’de artık büyümeyen çocukların arasında yerini aldı.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre bu iki çocuk ölümün arasında

2014 yılında 14 yaş ve altı 19; 15-17 yaş arasında 35 çocuk

2015 yılında 14 yaş ve altı 18; 15-17 yaş arasında 45 çocuk

2016 yılında 14 yaş ve altında 18, 15-17 yaş aralığında 38 çocuk olmak üzere toplamda yaklaşık 200 çocuğu iş cinayetlerinde kaybettik.

Ölüm düştü çocukların payına.

Refik Durbaş 'Çırak Aranıyor' şiirinden kalkıp gelen bir çığlık toplum olarak kulaklarımızı kapadığımız: “Elim sanata düşer usta/Dilim küfre, yüreğim acıya/Ölüm hep bana/Bana mı düşer usta?”

Türkiye’deki çocuk işçi sayısı hakkında elimizde güncel bir veri yok. Türkiye İstatistik Kurumu en son 2012 yılında bu konuda bir çalışma yapmıştı. Bu araştırmaya göre her yaştan 893 bin çocuğun çalıştığı görülüyordu ve bir önceki döneme yani 2006 yılına göre küçük de olsa bir artış söz konusuydu. Sayı nüfus revizyonu ile gerilemişti.

İstatistiklerle Çocuk 2016 yılı verilerine göre 15-17 yaş arasında istihdam edilen çocuk sayısı 709 bin oldu. 2012 yılındaki araştırmada bu sayı 600 bindi. Bu verilerde 15 yaşından küçük yaşta çalışan çocuklar yok. Çünkü işgücü anketinde 15 yaşın altındaki nüfus kapsam dışında. Biz de bu konuda resmi bir veriye ancak uzun aralıklarla sahip oluyoruz. Yine de resmi verilere göre 2012 yılından bu yana 15-17 yaş arasındaki çocuk işçi sayısında önemli bir artış olduğunu net olarak söyleyebiliriz.

Sizinle bir raporu paylaşmak istiyorum. Rapor şöyle:

“Komisyon raporu,…, bazı “önde gelen firmaların”ın zaman, yani başkalarının emeklerini ele geçirmek için kullanılacak zaman ve dolayısıyla da “kar kaybına uğrama” korkularının, 13 yaşından küçük çocukların ve 18 yaş altındaki gençlerin 12-16 saatlik çalışma sırasında öğle yemeklerinden yoksun bırakılmaları ya da yemeklerinin üretim süreci sırasında, buhar kazanına su ve kömür, yüne sabun, makinelere yağ ekler gibi, yalnızca emek araçlarının bir yardımcı maddesi olarak verilmesi için “yeterli bir neden” olmayacağı görüşünü bildiriyor.”

Bu rapor 150 yıl öncesinden. Karl Marx’ın Kapital’inde alıntılanan bir rapordan.

Bu raporun üzerinden 150 yıl geçtikten sonra günümüz Türkiye’sinde ücretli ya da yevmiyeli olarak çalışan çocukların üçte birine işyerinde yemek verilmediğini biliyor musunuz?

Peki haftalık ortalama fiili çalışma süresinin okula devam etmeyen çocuklar için haftalık 54,3 saat ile Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, ücretli ya da yevmiyeli olarak çalışan çocukların yüzde 3,4’ünün sakatlanma ve yaralanma yaşadığını, yüzde 34’ünün aşırı yorulduğunu, yüzde 36’sının haftalık izninin, yüzde 89’nun yıllık izninin olmadığını biliyor musunuz? Bu verilerin hepsi TÜİK’in 2012 Çocuk İşgücü Anketi araştırmasından.
Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele gününüz kutlu olsun!