Miyase Sertbarut birçok önemli düşünsel ve siyasi çözümlemeler taşıyan Kapiland romanlarıyla insanın küresel sermaye karşısındaki direncini ve dayanışmasını, bunların nasıl yaratılabileceğini anlatıyor

Çağımızın karanlığını aydınlatan ayna

EMRE ERBATUR

Miyase Sertbarut’un, Kapiland’ın Kobayları, Kapiland’ın Karanlık Yüzü ve Kapiland’ın Kıyameti kitaplarından oluşan Kapiland Üçlemesi özellikle ABD’nin temsil ettiği küresel kapitalizmin yaşamı nasıl tehdit ettiğini sergileyen günümüzün fantastik-bilimkurgu yazını çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir yapıt. Özgün mitolojisini yaratan Sertbarut günümüzün toplumsal ve ekonomik sorunlarına yönelik, geniş zihin coğrafyası içinde tutarlı bir romancı kavrayışıyla estetik çabası kadar ideolojik yol göstericiliğiyle de dikkat çekiyor.


KAPİLAND'IN KOBAYLARI

Kapiland’ın Kobayları, Kapiland’da üretilen, 7-17 yaş arası çocuk ve gençlerin şiddet eğilimlerini ortadan kaldırmayı hedefleyen anti-row adlı bir ilaçla ilgili. Romanın olay örgüsü başta Hayri Deniz (daha çok Marjinal ya da Marji takma adıyla anılıyor) olmak üzere, Beyhan’daki Aydınlıkevler Lisesi’nin öğrencileri, gençlerin anne babaları, öğretmenleri ve Marji’nin dedesi Nuri Bey’in ilişkileri üzerinden biçimleniyor. Sertbarut’un olumlu karakterlerinin hemen hiçbiri basmakalıp kişiler değil. Daha çok, okul müdürü ve müdür yardımcısı gibi statükoyu temsil eden olumsuz kişilerin basmakalıp olduklarını görüyoruz. Romancı kavrayışı açısından bu karakter yaratma tutumunun kasıtlı olduğunu düşünüyorum. Olumsuz, bencil, paylaşmaktan, dayanışmaktan, adaletten yana tavır almayan bu kişilerin değişemeyeceğini düşünüyor olmalı yazarımız. Oysa yukarıda ilk sırada andığımız olumlu karakterler, özellikle büyüme çağındaki lise öğrencileri, aralarındaki çatışmaları, uyumsuzlukları, yanılgılarını, yüzleşmelerini dayanışma, arkadaşlık, ortak çıkarlar çerçevesinde iletişim kurarak çözüp değişiyorlar.

İNSANIN METALAŞTIRILMASI

Romanın en can alıcı yönlerinden biri bu değişme etkinliğini politik, ekonomik ve toplumsal bir dinamiğin içine oturtması. Gençler ve diğer olumlu karakterler içi boş bir vakumun içinde, sırf yaradılışları ve bireysellikleriyle değişmeyip içine doğdukları toplumsal ve ekonomik ilişkilerle, bu ilişkilere tepkileriyle olgunlaşıyor ve bilinçli bireyler oluyorlar. Başka türlü söylersek, Sertbarut bireysel tarihle toplumsal tarihin maddeyle kurduğu ilişkiyi romanının olay örgüsüyle başarıyla harmanlıyor.

Dolayısıyla anti-row adlı ilaç bir bakıma tam zamanında bu insanların yaşamına katılmıştır diyebiliriz. Herkese bedava dağıtılan bu ilacın zamanla gençlerin şiddet eğilimlerini köreltip onları şişmanlattığı görülüyor. Bu ilacı aldığı için sınırsız bir iştaha kavuşan gençler tıpkı bu ilaç gibi Kapiland’da üretilen hazır, genetiği değiştirilmiş organizmalarla üretilen gıdaları tüketiyorlar. Bu ilacı kullanan gençler aynı zamanda yaşlanıyorlar da. Sermaye, ilaç şirketleri özelinde bir yandan görünürde olumlu bir amaçla hareket ederken, aslında kendine yeni pazarlar, tüketim sahaları açmakta, insanı kolayca gözden çıkarılabilir nesneler, metalar olarak görmektedir. Dolayısıyla, insanın haklarının hiçbiri gözetilmeksizin sırf kâr elde etmek için metalaştırılması da bu romanın ana meselelerinden biri. Neyse ki gençlerin, özellikle Marji’nin uyanıklığı, bilinçliliği, diğer arkadaşlarını örgütleme becerisi, dedesinin şahsında kendinden önceki kuşaklarla işbirliği çabası sermayenin planını alt üst ediyor.

KAPİLAND'IN KARANLIK YÜZÜ

Üçleme’nin ikinci kitabı olan Kapiland’ın Karanlık Yüzü beyin göçüyle ilgili. Kanımca bazen komplo teorilerine yeşil ışık yakılması anlatının inandırıcılığını bir parça zedelese de, Sertbarut, ülkenin yetenekli insanlarının sermaye tarafından nasıl kandırılmak istendiğinin altını çiziyor. Sermayenin dünya toplumlarından istediği tek tipleşmiş, çalışmaktan, para kazanıp, eşya satın almaktan, satın alamadığını almak için kredi kartlarıyla, kredilerle ölümüne borçlanan, sırf istediği metaları satın alabildiği için kendini mutlu ve özgür sanan, sermayenin ve iktidarın güdümündeki medya ve eğlence sektörü ne verirse onu sorgulamaksızın kabullenen robotlaşmış bir insan tipidir. Bu tipolojiye uymadığınız anda sizden benliğinizi çalmak için gerekirse anti-row girişiminde de olduğu gibi, bir iyimserlik zehri kullanarak bunu başarmak isteyebilirler

İlk romanda, gençlerin bilinçliliği ve dayanışması onların kendilerini ve arkadaşlarını kurtarmalarını sağlarken, bu kitapta ise gençleri zehirlemekle görevlendirilen bilim insanının yaşamı pahasına memleketlisi olan bu gençlere kıymak istememesi ve onları uyarması sorunu çözüyor. Görüldüğü gibi konu aslında gene beyin göçüne direnmeye dayanıyor. Kapiland’de her türlü imkâna kavuşan Türkiyeli bilim insanı bile yine de vicdanını, dayanışma ruhunu, yurttaşlık bilincini yitirmemiştir. Bunları yitirmediği, Kapilandleşmediği, adı Smile olarak söylenen İsmail gibi Camaro karşılığında ruhunu satmadığı için Kapiland’in hilesi gene sonuçsuz kalıyor.

KAPİLAND'IN KIYAMETİ

Kapiland’in Kıyameti başlıklı son kitapsa kanımca, gerek ayrıntı yönetimiyle, gerekse de olay örgüsünün iç mantığının tutarsızlığa mahkûm edilmeden aktarılabilmesiyle distopik fantastik-bilimkurgu alanında Türk yazınının en önemli kilometre taşlarından biri olmaya aday bir anlatı. Anti-rowla, beyin göçü, iyimserlik zehri ve lüks tüketim kültürüyle istediğini elde edemeyen açgözlü Kapiland yöneticileri bu sefer son noktayı koyma kararı alırlar. Bir kıyamet senaryosunu hayata geçirmeleri için ellerinde tüm teknolojik imkânlar vardır. Tek düşündükleri kendileridir. Dünyanın geri kalanının değeri onların çıkarlarıyla doğru orantılıdır.

UMUDUN İPUÇLARI

Çölleşen bir dünyada kendilerine bir vaha yaratmak için yapay zekâyı kullanan, bu zekâyı üreten engelli bilim insanını ölüme terk eden, yapay zekânın yakıtını ucuza elde edebilmek için verili duruma isyan edenleri ötekileştiren, razı olanları uyutup köleleştiren bir sistemin elinden kıyamet yaratmaktan başka bir şey gelmemektedir. Ama unuttukları bir şey vardır, yarattıkları yapay zekâ yaratıcısının, insanın bilinçli emeğinin izini taşır. Ve insan her şeye rağmen affedicidir. Affetmek umudun kardeşidir. Umut ettikçe dayanışır, farklılıklarımızdan, önyargılarımızdan arınırız ve aydınlık, barışçıl bir gelecek kurarız. Dolayısıyla Kapiland’in Kıyameti karanlık, distopik bir roman olduğu kadar, umudun nasıl diri tutulacağının ipuçlarını da sunuyor okura.

DİRENÇ VE DAYANIŞMA

Sonuçta Miyase Sertbarut birçok önemli düşünsel ve siyasi çözümlemeler taşıyan Kapiland romanlarıyla insanın küresel sermaye karşısındaki direncini ve dayanışmasını, bunların nasıl yaratılabileceğini anlatıyor. Onun anlatısının gücü, olay örgüsünün belli bir toplumsal ve maddi mantığın işleyişi ve bağlamı içinde, son derece anlaşılır ve yalın bir dille varlık kazanmasında yatıyor. Zaten romanlardaki fantastiği gerçekçi kılan da bu maddi kavrayışa sahip dilden başka nedir ki!