‘Evet’ kampanyası ‘daha önceki bölümlerde’ aşina olduğumuz biçimde başladı. Çok sevmiş olacaklar ki, tekrarını çekmek istemişler. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi, sırası ve sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Verin 400’ü bu iş huzur içinde çözülsün” sözleriyle başlayan süreç, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Beyaz Toroslar geri gelir” tehdidi ve “Ankara patlamasından sonra anket yaptırdık oylarımızın arttığını gördük” ifadeleriyle sürdü. Müjdenin büyüğünü AKP’li Burhan Kuzu, iktidar açısından hüsranla sonuçlanan seçimin hemen sonrasında verdi: “Millet kaosu seçti.”

Bu filmi gördük
Şimdi; ‘evet’le halka bir vaat sunamayanların bu ucuz senaryoda ısrar edeceği anlaşılıyor. Maalesef gerilim, çatışma, kutuplaşma taktikleri yükselen ‘HAYIR’ çıkışını boğabilmenin tek etkili yolu olarak tercih edileceğe benziyor. Veriler açık ve anlaşılır. Eğer ‘HAYIR’ı örgütlemek istiyorsanız, kamu alanları kapatılıyor, medyanın büyük bölümü bu sesi duymazdan geliyor. Alternatif medya kaynaklarında ise iktidar trolleri saldırıyor. Dahası açık bir dille hem AKP’liler hem de taşeronlarından aba altından değil, üstünden aleni şekilde sopa gösteriliyor.

Sokakta bekliyorlarmış!
AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un “Herkesin istediği kampanyayı düzenlemesinin güvencesi biziz” takiyesinden hemen önce sarf ettiği itiraf gibi “Referandumda evet çıkarsa terörün sesi kesilir” çıkışı, anlaşılır verileri gözler önüne seriyor. ‘HAYIR’ kampanyası yürüten gençlerin onlarcası baskıya uğrayıp gözaltına alınırken, iktidarın yakini ‘kolpaçinoların’ halka gözdağı vermesi adeta cesaretlendiriliyor. Misal daha önce “Oluk oluk kan akıtacağız’ diyen ve duş fantezisiyle gündeme gelen Sedat Peker, çektiği videoda, “Ben de varım” deyip karşı duruşla kampanya yürütenleri sokakta beklediklerini çekinmeden söyleyebiliyor.

Tesadüf değil!
Bu ‘çağrılarla’ birlikte ‘HAYIR’cılara karşı saldırıların yükselmesi tesadüf mü? Maltepe’de kampanya yürüten CHP’li gençlerin kurşunlanması neredeyse sıradan bir vaka gibi algılanıyor. Oysa gençlik kollarından Muharrem Doğan, karın boşluğuna gelen kurşun nedeniyle halen tedavi altında bulunuyor. CHP İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Kenan Otlu; artık neredeyse yadsımadığımız ‘nereden geldiği belli’ bu kurşunu şöyle tarif ediyor: “Karanlık odaklar yine iş başında. Aylardır yandaş medyada hedef gösteriliyoruz. Yükselen HAYIR sesini böyle bastırmak istedikleri anlaşılıyor.”

Kim bunlar?
Otlu, olay hakkında da bilgi veriyor: “Pazar günü Sera Kadıgil, Dursun Çiçek ve Oya Ersoy’un katılacakları HAYIR buluşmaları panelinin ilki için afiş çalışmasını yürütüyorduk. Sosyal medyadan da çağrı yaptım, çok etkili oldu. Yine tehditler aldık. Önceki akşam ise arkadaşlarımız bu etkinlik kapsamında Maltepe, Zümrütevler’de afişleme yapıyorlardı. O sırada 4-5 kişi gelip kimlik sorarak, bellerindeki silahları göstermiş. Arkadaşlarımız oradan ayrılmak zorunda kalmış. Ne var ki bu kişiler bir arkadaşımızı oturduğu eve kadar takip etmiş, sitedeki güvenlik görevlisinden adresini istemiş. Söylemeyince görevliyi de tehdit etmiş. Gençler, birkaç saat sonra buluşup bir araçla çevreyi kontrol etmeyi düşünmüş. Araca binecekleri esnada, bir otomobilin yanında olan 4 kişi görmüşler. Onlardan biri arkadaşlarımıza ateş etmiş. Kurşun Muharrem Doğan’ın karın boşluğuna gelmiş. Doğan ameliyat edildi, halen tedavisi sürüyor.”

“Aynı yöntem tutmayacak!”
Kurtulmuş’a ‘çağrınızı aldık’ göndermesi yapan Bursa CHP Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal da ‘bir kez daha aynı yöntemin uygulamaya konulmak istendiğine’ vurgu yapıyor. Sarıbal, “Fakat toplumun geneli olanları anladı ve bunu itici bulmaya başladı” diyerek ekliyor: “Kurtulmuş evet çıkmazsa ‘terör sürer’ dedi. Bir Başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsünden bunları duymak inanılır gibi değil. Dünyanın en geri ülkelerinde bile böyle şeyler olmaz. Seçmenin büyük çoğunluğunun ‘HAYIR’ diyeceğini biliyor, bu yükselişi önlemenin mümkün olmadığını görüyorlar. Çıkış yollunu aynı tarzda arıyorlar. Ancak bu sefer bu yöntem tutmaz. Herkes her şeyin farkında.”

“Yalanı örgütleyip kendi sorumluluklarını başka yerlere yüklediler”
CHP’li Sarıbal, AKP’nin ‘çılgın taktiklerinin’ artık halk nezdinde bir kıymetinin kalmadığını şu sözlerle ifade etmeye devam ediyor:

“İki sopa gösterdiler; biri ekonomi diğeri terör. Yalanı ve ahlaksızlığı örgütlediler. Yıllardır kendileri iktidarda. Bu yalanlar sayesinde sorumluluğu başka yerlere atıp halkı inandırmaya çalıştılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçenlerde ‘Serada domates 1 lira çarşıda 10 lira bu nasıl olur?’ diye serzenişte bulundu. Sanki kendileri değil de halk iktidarda. Açıkçası tüm başarısızlıklarını bir başarı öyküsü gibi sundular. Kendilerinin bile inanmadığı şeye halkı inandırmak için uğraştılar. Bu yöntem de çöktü. Şehitleri kullandılar, dini sömürdüler, beceriksizliklerini, büyük başarı gibi kullanmaya çalıştılar.

Sarıbal’ın açıklamaları ‘HAYIR’lı bir umudun büyük yükselişte olduğunu da gösteriyor: “Anlamak istemiyorlar ama terör ve ekonomideki dibe vuruşun faturası halk tarafından artık ‘olması gerektiği gibi’ AKP’ye kesilmeye başladı. AKP götüremiyor, çıkışları yok. Alanda bunu çok net görüyoruz. Daha önce iktidara ve Erdoğan’a toz kondurmayanlar, siyasetle hiç ilgisi olmayanlar seslerini yükseltiyor. Toplumda büyük bir itiraz var. Muhalefet yükseliyor, halkın büyük bölümü demokrasi kültürü ve insan haklarına sahip çıkıyor. Kazanılmış haklarının bilinciyle ve ‘bunları yitirmemek adına’ sesini yükseltiyor. Bu sessizlerin çığlığı, itirazı gibi.”

Ahmet Şık hücrede, kulakları çınlasın!

Yaşananlar, HAYIR sesinin yükselişi, sokakta örgütlenen terör…

Sırasıyla her başlığa gönderme yapalım…

İktidarın aynı yöntemi bu kez tutmayacak gibi görünüyor.

Çağrınızı alıyoruz; ‘HAYIR’Iısı olsun diyoruz…

Son olarak; birkaç haftadır gelenek olduğu üzere Ahmet Şık’a ufak bir selam göndererek bitiriyoruz…

Kulakların çınlasın!