Devletin resmi kayıtlarına göre “Organize Suç Örgütü Lideri” olarak kabul edilen Alaattin Çakıcı, Türkiye siyasetinin zirvesinde yerini aldı.

2020 yılının kasım ayına kadar “Mafya lideri” olarak anılan Çakıcı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na hitaben yazıp sosyal medyadan “kamuoyuna” diye paylaştığı mektup ülke siyasetinin düzeyi konusunda yeni ufuklar açtı!

Bizim memlekette devletin her daim mafyaya karşı kollayıcı bir şefkati söz konusudur. Taa Cumhuriyet öncesinden başlar bu gelenek.

1920’lerde Doğu Karadeniz bölgesinde faaliyet yürüten Topal Osman vardı. Resmi Tarihe göre Milli Mücadeleci bir “kahraman” kabul edilen ve Osman Ağa olarak anılan bu “kahramanın” en büyük özelliği bölgedeki Rum ve Ermenilerin mallarını gasp edip canlarını almaktı.

Halil Ertan’ın İletişim Yayınlarından çıkan “1915’ten 1980’e Karadeniz” adlı kitabında aile büyüğü Gençağa Dede ile yaptığı söyleşi yer alıyor. Gençağa Dede boylu postlu güçlü kuvvetli bir Karadeniz delikanlısıyken Topal Osman’ın yakın koruması-sağ kolu olarak kan ve ateş dolu yılların tanığıdır. Sözü kitaba bırakalım:

-Kurtuluş Savaşı’na nasıl katıldın dede?

-Artık bölgede işimiz kalmamıştı. Trabzon, Ordu, Giresun, Gümüşhane gibi şehirlerden Ermenileri temizlemiştik, Ankara’ya çağırıldık.

-Nasıl gittiniz Ankara’ya?

-Giresun, Samsun, Merzifon, Çorum üzerinden Ankara’ya giderken yolumuzun üzerinde ne kadar Ermeni köyü varsa yine yakıp yıktık. Özellikle Merzifon’da..

-Ne özelliği vardı Merzifon’un?

-Ermeni ahalisi çoktu. Önümüze geleni kurşunladık. Evlere doldurup doldurup yaktık!

-Ankara’ya vardığınızda hiçbir yetkili size kızmadı mı?

-Ben bir şey duymadım. Her şey normal gibiydi!

Buraya ben de bir ekleme yapmalıyım. 2015’te “1915 Tehcir Yolu” belgeselini çekerken Gümüşhacıköy’de yaşayan Ermenilerle konuşmuştum. Onlar anlatmıştı:

-Topal Osman Merzifon’dan buraya gelecekmiş. Bizim Gümüşhacıköylü Müslümanlar, tavukları kesip kanlarını elbiselere bulaştırdıktan sonra Merzifon’a yollamışlar.

-Neden?

-Buradaki Ermenileri Rumları kestik, senin gelmene ihtiyaç kalmadı diyerek bizim büyüklerimizi Topal Osman’dan kurtarmışlar!

Bir sıfır kilometre bilgisi daha vereyim. 1921’de küçük bir çocuk olan yakınım Necmi Ergüney anlatmıştı. Giresun’da Rum erkekleri zincirlere vurulmuş halde sıralı olarak ana caddeden yürüyorlar. Kadınlar ve çocuklar yol kenarına dizilmişler, alçak sesle dualar okuyorlar. Rum erkekleri gemiye bindirilirken Osman Ağa, tapu müdürünü de yanına aldıktan sonra karşılarına oturup soruyor:

-Apostol Ağa sen çiftliğini bana sattın değil mi?

-Evet!

-İmzala şurayı!.. Sen de tanıksın müdür bey değil mi?

-Evet!

Topal Osman beline sıralanmış çiftlik anahtarlarıyla iniyor. Gemiye bindirilen Giresunlu Rumlardan bir daha haber alan olmuyor!

Kahramanlıklar böyle meydana geliyor, yazılınca da “tarih” oluyor.

Devletin temelleri atılırken harcına şiddet, yağma, katliam karılmış bir kere… Biz sadece son yılları görüp-biliyoruz. Bahçelievler katliamcısı Haluk Kırcı’nın nikah şahidi Erzincan Valisi Mehmet Ağar idi. Kırcı ise hem damat hem de firari sanık!

Nasıl kombinasyon ama?

Susurluk’ta bir otomobil bir kamyona çarpınca devletin bağırsakları ortalığa saçıldı. Bir aşiret reisi, bir emniyet müdürü ve ülkücü bir firari sanık aynı aracın içinden çıktılar.

1970’li yılların ünlü ismi Abdullah Çatlı’nın üzerinde Mehmet Özbay kimliği vardı. Bu kimliği de Mehmet Ağar vermişti. Ağar gayet sakin şöyle dedi:

-Ben onu Mehmet Özbay diye tanıyordum!

Yerseniz sorun yok.

Değerli Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker, Öztürkler nokta kom isimli bir internet sitesi sahibi olarak bin 500 kişilik fiyakalı açılış töreni düzenledi. Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Muhittin Fisunoğlu’nun da içinde bulunduğu üst düzey devlet erkânı o kokteylde hazır ve nazır olmuşlardı. 2002 Nisan’ındaki bu organizasyonu Milliyet şu başlıkla vermişti:

-Peker çağırdı ünlüler koştu!

Aradan yıllar geçti Peker, 2015’te Cumhurbaşkanı’na destek vermek için Rize’de “demokrasi mitingi” düzenleyerek güzel bir vaatte bulundu:

-Oluk oluk kan akacak!

2020 itibariyle yurtdışında dinleniyor. Bir boşluk meydana geldi. Oysa devlette devamlılık esastır. Bahçeli bu boşluğu doldurdu.

- Çakıcılara ihtiyacımız var!