Son günlerde çeşitli basın yayın organlarında çalışma hayatı ile ilgili “müjdeli” bir habere sık rastlanır oldu. Haber Avrupa Adalet Divanı’nın (AAD) iki ayrı kararı ile ilgili idi. Belirli durumlarda yolda geçen sürelerin çalışma süresinden sayılması ve yıllık izinde hastalık durumunda hastalık süresinin izne eklenmesi yönündeki Adalet Divanı eski kararlarının Türkiye için bağlayıcı olduğu ve işçiye yeni haklar sağladığı keşfedildi. DHA, Hürriyet, Milliyet, Sözcü HaberTürk, Karar ve Türkiye gibi anaakım gazetelerde yer alan haber, BirGün, Evrensel, Sendika.org ve Diken’de de yer buldu.

Konunun gündeme gelmesi Gülse Birsel’in 19.10.2016 tarihli Hürriyet yazısında “Otobüste Geçen Zaman Fazla Mesai Olursa” başlıklı yazısı ile başladı. Birsel’e göre AB’ye girmek için iki sebep daha çıkmıştı: “Avrupa Adalet Divanı, Avrupalılar gittikçe daha az çalışmaya başladıkları için mi nedir, yeni ve akıllara durgunluk veren kolaylıklar getirdi. Yeni kanun diyor ki, bir çalışanın, iş sebepli, ofis dışında bir yere gitmek ve gelmek için harcadığı zaman, iş saatleri dışında ekstra mesai sayılacak.” Birsel’e göre bir başka Adalet Divanı kıyağı da şu: “Eğer resmi tatil sırasında hastalanır veya sakatlanırsanız, iyileştiğiniz ana kadar olan zaman yıllık izinden sayılmayacak. İyileşip sonra bir kaz daha yıllık izin alacaksın.”

İşte bu yazının ardından birdenbire DHA mahreçli bir haber çeşitli basın-yayın mecralarında yer alamaya başladı. Haberde AAD kararını değerlendiren avukat Cevat Kazma, çıkan kararın Türkiye’yi de bağladığını ve uygulanmak zorunda olduğunu iddia ediyordu. Ardından konu müjde olarak gazetelerde ve internet sitelerinde yer almaya başladı.

Hangi birini düzeltelim! İsa değil Musa, baston değil asa, Dicle değil Kızıldeniz! Ev önemlisi ve en vahimi Avrupa (Birliği) Adalet Divanı bir AB organıdır. AAD kararları AB üyesi ülkeleri bağlar, Türkiye’yi bağlamaz. Dolayısıyla kararların içeriği ne olursa olsun Türkiye’de çalışanlar için üye olmadan sonuç doğurmaz. Türkiye için bağlayıcı olan AAD kararları değil İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) kararlarıdır. Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi’ni karıştıran bir sosyal bilimler öğrencisi sınıfta kalır.

Öte yandan biri 2009 diğeri 2015 tarihli iki eski AAD kararının yeni bir kararmış gibi haber yapılması ise diğer bir tuhaflık. Onca haberin hiçbirinde kararların tarihleri konusunda bir bilgiye rastlanmıyor. Benzer bir haber 2015 yılında Hürriyet’te yayımlanmış ve isabetli bir biçimde AAD kararlarının Türkiye’yi bağlamayacağı belirtilmiş (9.10.2015). Bir yıl sonraki Hürriyet haberinde ise kararların Türkiye’yi bağladığı iddia ediliyor (28.10.2016). Fikri takip bu olsa gerek!

Peki nedir bu AAD kararlarının içeriği? Divan 20 Ocak 2009 tarih ve C-350/06 ve C-520/06 sayılı kararında yıllık ücretli izin hakkının, kişinin hasta olması nedeniyle ortadan kalkmadığı ve bu yöndeki talebin başka bir zaman dilimi içerisinde yerine getirilmesinin mümkün olduğunu veya kullandırılmaz ise izin ücretinin ödenmesi gerektiğine karar verdi (Ayrıntı için, Çalışma ve Toplum, Sayı 21). Divan 10 Eylül 2015 tarihli bir kararında (C-266/14) ise belirli durumlarda yolda geçen sürelerin mesai süresinden sayılmasına karar verdi. Karara göre sabit ve sürekli bir işyeri olmayan işçilerin evlerinden ilk ve son müşterinin bulunduğu yere gitmek için işveren tarafından saptanmış güzergâhta harcadıkları süre çalışma saatinden sayılır. Görüldüğü gibi karar işe gidip gelirken yolda geçen tüm süreleri değil, sabit bir işyeri olmayan ve işveren talimatıyla çeşitli müşterilere işe giden işçileri kapsıyor.

Bu kararlar Türkiye açısından bağlayıcı değil, ancak Türkiye’nin çalışma mevzuatında durum nedir? Büyük farklar var mı? İş Yasası’nın 66. maddesine göre “işçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler” çalışma süresinden sayılırken, “işin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz.” Dolayısıyla işin niteliğinden dolayı yolda geçen süreler çalışma süresinden sayılacaktır. Bu açıdan bakıldığında AAD kararıyla Türkiye mevzuatı genel olarak paralellik taşımaktadır.
İzin döneminde hastalık konusunda mevzuat ne diyor? İş Yasasının 55. maddesine göre yıllık ücretli iznin hesabında işçinin uğradığı kaza veya tutulduğu hastalıktan ötürü işine gidemediği günler çalışılmış gibi sayılır. 56. maddeye göre “ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez.” Bu iki madde ve Anayasa’da düzenlenen dinlenme hakkı birlikte ele alındığında hastalık süresinde raporlu olunan günlerde izin süresinin askıya alınacağı, izin süresinin bitiminde işe başlanacağı, ancak uygun bir zamanda işçiye hastalık süresi kadar izin kullandırılacağı sonucuna varılır. Nitekim doktrindeki baskın görüş bu yöndedir (Nuri Çelik, İş Hukuku Dersleri).

Sonuç olarak, AAD kararları Türkiye açısından bağlayıcı değildir. Velev ki bağlayıcı olsa bu kararlar önemli bir sonuç doğurmaz, çünkü Türkiye’nin mevzuatı büyük oranda bu kararlarla uyumludur. Dolayısıyla ortada müjde sayılabilecek, yeni sayılabilecek bir husus yoktur. Evet, işçilerin işe giderken geçirdikleri süre çalışma hayatının giderek artan bir sorunudur. Yolda geçen sürenin artışı dolaylı olarak çalışma süresini de uzatmaktadır. Bu sorun giderek büyümektedir. İşe giderken yolda geçen sürelerin tazmini emek hareketinin gündemine alınması gereken bir sorundur, ancak AAD kararlarında bu yönde yeni bir husus yoktur. Boşuna umut yaratmanın ve asparagasın lüzumu yok.

Sözün özü, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak, konuya vakıf olmadan haber yapmamak, yazı yazmamak, görüş açıklamamak lazımdır.