Milli Eğitim Bakanlığı, öğrenci sayısı 10’un altına düşen okulları kanun nizam dahilinde kapatıyor. Kapanan okulların öğrencisini ise en yakın açık okula taşıyor. Eğitimi zorunlu kılan MEB’de uygulama bu iken, insanları camide namaz kılmaya zorlamayan(!) Diyanet İşleri Başkanlığının cemaati olmayan camileri kapatmak gibi bir uygulaması yok. Bence düzenli olarak belli bir sayıyı yakalayamayan yerlere cami yapılmamalı. Cemaatini sonradan kaybetmiş camilerin de kapatılması gerek. Kocaman yapıların ısınması, temizliği, elektriği, suyu, bakımı, onarımı, donanımı; imamın, müezzinin maaşı az masraf değil. Hem camiler tasarrufun vaaz edildiği yerlerdir; lüzumsuz masraftan kaçınmak gerek.

Camiler, cemaat halinde ibadet edebilmek için yapılmış yerleridir. Allah bilir ama bence camide tek başına namaz kılmakla evde namaz kılmanın bir farkı olmaması gerekir. Din adamları cemaatle namaz kılanın fazladan 20-30 kat sevap kazandığını söylüyorlar. Kaç kişi bir araya gelirse cemaat oluşur bilmem ama yaşadığı yerde, evinde, işyerinde tek başına namaz kılan mümine haksızlık bu. Bunun Tanrı emri olduğuna ihtimal vermiyorum. Toplumu denetim altına alma yollarından biri olarak sonradan uydurulmuş olabilir.

Bu konuyu düşünmeme vesile olan, bir kişinin bile namaz kılmadığı camiler görmüş olmam. Adresini vermeyeceğim böyle birkaç camide imamın bile namazını kıldığını sanmıyorum. Çünkü sözünü ettiğim yerde sekiz ay boyunca kimse yaşamıyor. O dondurucu günlerde imam bile sabah namazını kılmaz; ezanı okuduktan sonra sıcak yuvasına dönüyor olmalı. Cami, imam için 24 saat sıcak tutuluyorsa bilemem; o da ayrı sorun.

Araştırmalardan öğrendiğimize göre namaz kılan sayısı artmıyor. Yapılan her cami, diğerinin cemaatini çekiyor. Ankara Güven Park’a, İstanbul Taksim’e oraya buraya görülen her boş yere cami yapmanın bir anlamı yok. Bırakın insanlar camiye gitsin, camiyi insanların bulunduğu yere götürmeyin. Camide namaz kılmanın ek bir sevabı varsa, mümin onu çabası karşılığında hak etsin; eminim Tanrı da öyle ister.
Bu yazının konusu cami değildi; devletin camilere pozitif ayrımcılık yaparken okulları ihmal etmesine dikkat çekmek istiyorum:

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların elektrik, su, yakıt, iletişim, temizlik, sarf malzemeleri gibi onlarca ihtiyacını okulun öğrencileri karşılar. Hatta okulun bakım ve onarımı da öğrenciye havale edilir. İhtiyacı ve harcama kalemleri okullarla benzerlik taşıyan camiler için belediyeler dahil devletin tüm kurumları seferber olur.

Okul giderlerinin öğrenci velileri, cami masraflarının devlet tarafından üstlenilmiş olduğunu pratikten biliriz. Fakat bunun bir de mevzuatı vardır, mevzuatı pek bilen olmaz. Yani devlet, okulla camiyi üleştirilirken okulu veliye, camiyi devlet kurumlarına bırakmış. MEB’in “Onarım ve Tadilat Teklifleri” konulu 1984/10 nolu genelgeye atıfla her yıl okullara gönderdiği yazıda aynen şöyle denir. “Okulun bakımı ve küçük onarımları öncelikle kendi imkânları ile çevreden sağlanan imkânlar, okul personeli ve öğrenciler tarafından yapılmalıdır.” Gördüğünüz gibi okul yönetimlerinin öğrencilerden para talebinin yasal dayanağı var. Bakım, onarım ve tadilat gibi şantiyelik işlerin öğrenciye fatura edildiği bir yerde su, elektrik, telefon faturasını devlet ödemez herhalde!

Camilerin bakım, onarım, temizlik, çevre tanzimi, elektrik, su gibi hemen hemen okulla aynı olan maliyetli giderleri Diyanet İşleri Başkanlığı Camilerin Bakım Onarım Temizlik ve Çevre Tanzimi Yönetmeliği ile belediyelere, valiliklere ve Elektrik Kurumu’na ihale edilir! 2017 yılı bütçesi 6 milyar 867 milyon lira olan Diyanet’e düşen iş “cami ve mescidlerin cam, lamba, kilit, musluk gibi belirli sürelerle bozulan veya kırılan malzemelerini değiştirmek”tir. O da sevap satın alanlardan kalırsa!

Yetiskinler, çocukları için yaşadıklarını söylerler ama görülüyor ki gerçek öyle değil. Yetişkinler, çocuğunun günün yarısını geçirdiği okulu rahatlıkla ihmal ederken evde yapabileceği ibadet için toplam bir saat kaldığı camiye pozitif ayrımcılık yapabiliyor. Bir yanılgı da şu: Vatandaşın finanse ettiği okul devletin, devletin finse ettiği camiler halkın bilinir! Öyle olsa camilerde tuvaletler ücretli, okullarda ücretsiz olur muydu! Garip değil mi?