Gezi Davası'nın karar duruşmasında 18 yıl hapis ile cezalandırılan avukat Can Atalay, şehir plancısı Tayfun Kahraman ve STK yöneticisi Ali Hakan Altınay, tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nden yaptıkları açıklamada, “Kaçma şüphesiyle tutuklanmayı hiçbirimiz beklemiyorduk” dedi.

Can Atalay, Hakan Altınay ve Tayfun Kahraman: “Kaçma şüphesiyle tutuklanmayı hiçbirimiz beklemiyorduk”

(Çizim: Murat Başol)

Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Ali Hakan Altınay, Gezi Davası kapsamında haklarında verilen 18 yıllık hapis cezasını değerlendirdi.

Medyascope'tan Gamze elvan'ın sorularını yanıtlayan Atalay, Kahraman ve Altınay, kaçma şüphesiyle tutuklanmayı beklemediklerini söyledi: "Bunca yıldır kaçmadığımız, yurtdışı yasağı olmayanlarımızın gitmemesine hatta yurtdışında olanımızın yurda dönmesine rağmen 'kaçma şüphesi' gerekçesiyle tutuklanmayı hiçbirimiz beklemiyorduk."

Atalay, Kahraman ve Altınay'a yöneltilen sorular ve verdikleri yanıtlar şöyle:

Bu kararı bekliyor muydunuz?

"Açıkçası, Erdoğan’ın dokuz yıllık ısrarı sonucunda defalarca verilen beraat ve takipsizlik kararlarının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin her akıl, izan sahibi yurttaşın yüzünü kızartacak nitelikteki kararlarına; Gezi’nin hukuki niteliğine suç olmayışını ortaya koyan kesinleşmiş içtihadine ve Yargıtay’ın toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarına ilişkin onlarca yıllık yerleşik içtihadine karşın, Çarşı Davası'nın önce birleştirilip sonra bir anda ayrılmasına ve apaçık hakkımızda olumsuz bir kararın geliyor olması anlaşılmasına karşın; bunca yıldır kaçmadığımız, yurtdışı yasağı olmayanlarımızın gitmemesine hatta yurtdışında olanımızın yurda dönmesine rağmen 'kaçma şüphesi' gerekçesiyle tutuklanmayı hiçbirimiz beklemiyorduk."

Şu ana kadarki kamuoyu tepkilerini nasıl karşılıyorsunuz?

"Öncelikle seslerini sesimize katan, adaletsizliğe, kör nefrete, kibre, hukuk tanımazlığa “hayır” diyen milyonlarca insanımıza selam ederiz, teşekkür ederiz. Ek olarak bu konuyu sadece bir usulü ya da hukuki bir vesile olarak değil; birlikte, demokratik, çoğulcu, kardeşçe yaşam, müşterek irademizi her meşrepten, ünlü-ünsüz, kıdemli-genç, sağcı-solcu, bütün memleket sevdalılarına en yüksek sesle, güçlü bir şekilde sahiplenmesinden onur duyuyor, cesaret ve güç alıyoruz."

Bundan sonra nasıl bir süreç bekliyorsunuz?

"Bundan sonra ne olacağına her meşrepten yurttaşlarımız karar verecek. Türkiye olarak karar vereceğiz. Ya kin, kibir ve zulüm egemen olacak ya da güzel memleketimizde “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” yaşama irademiz kazanacak."