Seninle aynı mahallenin, aynı yolların, aynı çevrelerin insanları olarak yaşadık Ankara’da. Bizim kuşaktan sonra büyüyüp yazmaya üretmeye başladın ve ün kazandın. Pırıl pırıl bir yükselişle çok okunan köşe yazarlığı ve çok izlenen televizyon programcılığında, benim de ilgiyle okuyup izlediğim bir genç yazardın. Remzi Kitabevi’ndeki yöneticiliğim sırasında kitaplarının nasıl bir hayran kitlesiyle buluştuğuna tanıklık ederken doğrusu hayli şaşırmıştım. Ne hoştu sıraya dizilmiş o büyük kalabalığın ezici çoğunluğunun gençlerden oluştuğunu görmek. Sevgili Dilek Dündar’la, imza kuyruğunun hala kısalmadığı akşam saatlerinde kahvemizi içerken “Can’ın okurları böyle” demişti.

Daha önce başkaca yakınlarıma da mektup yazdım içeriye. Ziyaretlerine gittim, örneğin Yılmaz Güney’in Ankara’da ziyaretçileri arasındaydım, bilirsin mutlaka ama birini ziyaret etmek hele de orada bırakıp çıkmak, sahip olduğun günlük konfordan adeta utanarak yaşamı sürdürmek, orda kalmak kadar olmasa da çok zor bir şey. Mektup yoluyla ulaşayım dedim. Mustafa Balbay’a da Oda TV aracılığıyla yazmıştım. Bu da kolay değil, ne yazmalı?

“Buralarda her şey yolunda, sorun yok!” desek inanacak değilsiniz. Çünkü dışarıyı “ne yazık ki” iyi biliyorsunuz.
Hiç değilse kötü haber verilmez, gelenektir bilirim ama ben pek de iyi olmayan bir haberi paylaşacağım sizlerle. Neredeyse yarım asırdır okuyucusu olduğum gazetenin ekinde çıkan ve otuz yıldır tiryakisi olduğum Bilim Teknoloji Dergisi artık çıkmayacakmış, çok üzüldüğümü söylemeliyim. Hele Doğan Kuban’ın yazılarını öylesine önemsiyordum ki. Kanal B’de Günce’ye her hafta konuk olduğumda mutlaka onun yazısından bir alıntı yapıp izleyenlerle paylaşıyordum. Kültür üzerine öylesine damıtılmış, içselleştirilmiş yazılardı onlar sonra bir de Bozkurt Güvenç’le birlikte yazmaya başladıklarında adeta bir oda konseri dinler gibi keyifle okuyordum yazdıklarını. Ülkemin en yakışıklı iki yazarıydılar bu iki duayen isim ve ben hani geçen yüzyılın emekli tipleri vardır gazeteleri dergileri ya da onlardan bazı kupürleri kesip saklarlar ya (bazan kendime gülesim geldi ama) ben de Bilim ve
Teknoloji Dergisi’ni zaman zaman dosyaladım, sakladım.

Neyse bu kötü haberin dışında kimse ODTÜ’ye zarar veremeyecek belli, bu iyi işte değil mi? Emeklilere 100 lira zam yaptılar içki, sigaraya yüzde otuza varan zam, sağlıklı olalım diye uğraşıyorlar eminim!

Can hatırlar mısın, “Mustafa” filmin gösterime girdiğinde bir eleştiri yazmıştım ve sen gerçek bir demokrat olarak o yazıyı kendi sitene almıştın. Bugünlerdeki demokratik girişimler anımsattı bunu bana, Genel Kurmay Başkanlığı, Kemal Kılıçdaroğlu şu gazeteci kimliğine sahip adamın ölümüne üzülüp başsağlığı dilediler! Doğu Perinçek ziyarete de giderek iyice saygı gösterdi Akit Gazetesi’ne ve gazetecilik anlayışına! CHP Anayasa çalışmalarına içtenlikle katılıyor, anayasal düzenimiz konusunda sorunları yok demek ki, “sonraki günleri de garantiye almalıyız diye mi düşünüyorlar,” bilemedim!

Erdem Gül’le tanışmadık ama besbelli donanımlı ve muhabirliğiyle öne çıkan değerli bir gazeteci. Şu andaki adresi de bunun bedeli ve kanıtı değil mi? Kendisine selamımı iletirsen sevinirim. Herkesin ama özellikle büyük küçük ortak tanıdıklarımızın selamıyla birlikte dışarıya, işinizin; gazetemizin başına dönmeniz dileğiyle sevgilerimi iletiyorum.