Can Sarıçoban’nın 6. Solo Sergisi Let’s Dance: İnsan ile Zaman İlişkisine Özgün Bir Bakış

Fotoğraf sanatçısı Can Sarıçoban’nın 6. Solo sergisi Let’s Dance; 42Maslak Zino Lounge’ta 19 Eylül akşamı görkemli bir açılışla sanatseverlerle buluştu. Kasım ayının sonuna kadar sürecek serginin açılış gecesine birçok ünlü isim de katıldı.

Gama Art Galeri’den Şule Claire Altıntaş’ın kreatörlüğünde gerçekleşen sergi açılışında sanatçıya sürpriz bir doğum günü partisi de düzenlendi. Sanatçının çalışmalarını yakından takip eden isimlerden Hande Erçel, Gamze Erçel, Demet Gül, Murat Dalkılıç ve Levent Erden açılış gecesinde sanatçıyı yalnız bırakmadı. Açılışın ardından eğlence, Hagop Mamas’ın ev sahipliğinde Fırın İstanbul’da dans şovlarıyla devam etti.

2018-2019 sergi sezonununda oldukça ses getiren ve yerli-yabancı bir çok sergi ve fuara dahil olan Deranged adlı 5. serisinin ardından Can Sarıçoban bu kez Let’s Dance isimli yeni serisiyle sanatseverlerin karşısına çıktı. Sanatçı, son dönemde oldukça revaçta olan direk dansından yola çıkarak yaptığı kolajlarla 4. boyutu yani zamanı anlatmak istediğini belirtti. Geçmiş dönemdeki çalışmalarına kıyasla estetik kaygılardan biraz daha uzaklaştığını dile getiren sanatçı yeni çalışmasında her bir eseri, analog tarihi geçmiş filmli fotoğraf makinası ve dijital çekimlerinden ortaya çıkardığı katmanları üst üste bindirerek elde ettiğini belirtti.

Sarıçoban yeni sergisi üzerine, “Dünya’ya yeni gelmiş bir insan ilk olarak evrenin üç boyutlu olduğunu algılar ve onu keşfe çıkar. Üç boyutlu evrende keşfettiği her yeni şeyin, her zaman aşağı yukarı yerli yerinde duracağını, olduğu gibi, olması gerektiği gibi devam edeceğini zanneder. Ancak bir süre sonra evreninde ufak değişimlerin meydana geldiğini fark etmeye başlayacaktır. Bu belli belirsiz değişimler sonucu üç boyutlu olduğunu düşündüğü evrenindeki kimi ayrıntılarda farklılaşmalar meydana gelmiştir. Bu şekilde dördüncü boyutla yani zamanla tanışan insan; bu ayrıntılardaki değişimlerin üst üste binerek git gide daha büyük değişimler meydana getirmiş olduğunu fark eder. Dördüncü boyutta yol aldıkça, durdurulması mümkün olmayan bu devinimin kendisinde ve çevresinde yol açtığı sonuçları şaşkınlıkla izler. İşte bu değişimlerden oluşan dördüncü boyut, minik farkların üst üste binmesiyle oluşan yüksek, yüce uçurumları andırır. Zaman geçtikçe, geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki bu uçurum artık baş döndürücü olmaya başlar. Hatta zamanın inatçı akışkanlığı sonucu şimdiki zamanın varlığı da sorgulanır hale gelir ve Herakleitos’un dediği gibi her şeyin bir değişimden ibaret olduğu zihinde kanıtlanır.” diye konuştu.