Google Play Store
App Store

Hakkında 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla suç duyurusunda bulunulan CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde ifade verdi. Kaftancıoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik kullandığı ‘diktatör’ kelimesinin siyasi tartışma içinde eleştirel mahiyette olduğuna dikkat çekti.

Canan Kaftancıoğlu, 'diktatör' benzetmesi gerekçesiyle ifade verdi

HABER MERKEZİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik kullandığı "Demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz" ifadesi nedeniyle başlatılan soruşturmada ifade verdi.

İfadesinde, “Yürütmeyi oluşturan siyasilerin, Cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı şekilde iktidar alanını genişletme gayretlerini eleştirmek benim için bir hak değil zorunluluktur” diyen Kaftancıoğlu, “Güncel Türkçe Sözlükte “Diktatör” kelimesi “Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse” olarak tarif edilmiştir. Görüldüğü üzere siyasi terminolojiye ait bir kelime olan diktatör ifadesinin siyasi tartışma içinde eleştirel mahiyette kullanılması gayet tabiidir” ifadelerini kullandı.

'CUMHURBAŞKANI'NIN YETKİLERİNE YÖNELİK BİR ELEŞTİRİDİR'

Bir siyasetçi olarak asli vazifesinin Türkiye'deki politik ve siyasi olguları takip etmek ve bunlarda tespit ettiği olumsuzlukların düzeltilebilmesi için gerekli çabayı ve tepkiyi göstermek olduğunu dile getiren Kaftancıoğlu,şöyle devam etti:

"En basit şekilde, yasama yürütme yargı yetkilerini, doğrudan veya dolaylı olarak tek başına kullanan kişi olarak tanımlanan “Diktatör” kelimesinin konuşma içinde kullanılması bir hitap değil, benzetmedir. Cumhurbaşkanı’nın, hükümet sıfatıyla yürütme, meclis çoğunluğuna sahip olan siyasi partinin genel başkanı sıfatıyla yasama ve Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin tamamının seçiminde etkili olma imkanıyla yargı yetkilerine tek başına sahip olmasına yöneltilmiş bir eleştiridir.

Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’nın düzenlediği bir toplantıda yaptığım siyasi konuşma içinde kullandığım suç oluşturmadığı aklı selim her yurttaş tarafından kolaylıkla tespit edilebilecek ifadeler nedeniyle hakkımda derhal soruşturma başlatılmış olması dahi tek başına, kullandığım tanımlamanın ne denli gerçeklerle örtüştüğünün kesin ve açık kanıtıdır."

Kaftancıoğlu’nun ifadesinin tamamı şöyle:

"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul Planlama Ajansı merkezinde 12 Ağustos'ta gerçekleşen toplantıda, Kaftancıoğlu'nun yaptığı konuşma sırasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına yönelik sarf ettiği söz ve beyanların "Cumhurbaşkanına hakaret" suçu kapsamında kalan ifadeler olduğu iddiası üzerine resen soruşturma başlatmıştı.

Ben hâlihazırda Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim. Türkiye’deki politik ve siyasi olguları takip etmek ve bu olgulardaki tespit ettiğim olumsuzlukların düzeltilebilmesi için gerekli çabayı ve tepkiyi göstermek bir siyasetçi olarak kaynağını Anayasadan alan asli vazifemdir.

'SİYASİLERİN, İKTİDAR ALANINI GENİŞLETME GAYRETLERİNİ ELEŞTİRMEK BENİM İÇİN ZORUNLULUKTUR'

Ana Muhalefet Partisi’ne mensup bir siyasetçi olarak icra ettiğim görev yukarıda da izah ettiğim üzere kamusal bir görevdir. Yürütmeyi oluşturan siyasilerin, Cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı şekilde iktidar alanını genişletme gayretlerini eleştirmek benim için bir hak değil zorunluluktur.

Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Güncel Türkçe Sözlükte “Diktatör” kelimesi “Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse” olarak tarif edilmiştir. Görüldüğü üzere siyasi terminolojiye ait bir kelime olan diktatör ifadesinin siyasi tartışma içinde eleştirel mahiyette kullanılması gayet tabiidir.

Ülkemizde özellikle 2017 Anayasa değişikliği ile yürürlüğe giren “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yasama, yürütme ve yargı erklerini tek bir kişi veya parti uhdesinde toplamış olması sonucunda artık kuvvetler ayrılığından ve bunun tabii bir sonucu olarak demokratik bir cumhuriyetten bahsedilemeyeceği kesin olgularla ortaya çıkmıştır.

Referandum sonuçlarına dikkat çekerek halk iradesinin bu yönde tezahür ettiğinden bahisle elde edilen sınırsız yetkiye meşruluk kazandırmaya çalışmanın Anayasa’nın Başlangıç, 1 ila 4. maddeleri karşısında hiçbir hükmü bulunmamaktadır. Zira yönetim şeklinin Cumhuriyetten uzaklaşıp, tek başlı bir sisteme doğru evrilmesi karşısında, mevcut sistemin toplum tarafından talep edilmiş olmasının veya sahip olunan yetkilerin demokratik yollarla elde edilmiş olmasının bir kıymeti yoktur.

'İFADELERİM KİŞİLİK HAKLARINA YÖNELİK BİR SALDIRI DEĞİLDİR'

Soruşturmaya konu edilen 12 Ağustos 2022 tarihinde düzenlenen Cumhuriyet Halk Partisi, Gençlik Kolları İl Başkanları Toplantısında yaptığım konuşmanın geneline bakıldığında, söylemlerimin partimizde görev alan genç arkadaşlarıma, hiçbir koşulda umutlarını kaybetmemeleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi buhrandan çıkarmak için her zamankinden daha cesur ve daha gayretli olmaları konusunda telkinde bulunmaktan ibaret olduğu görülecektir. Bu minvaldeki bir konuşmanın içeriğinden suç unsuru çıkarmak mümkün değildir. Bununla birlikte konuşma içerisinde Cumhurbaşkanı’ndan açıkça bahsedilmiş veya şahsı ile ilgili herhangi bir konuya değinilmiş değildir. Bütünüyle sisteme yönelik eleştiriler içeren bir açıklamanın Cumhurbaşkanı’nın kişilik haklarına saldırı teşkil etme imkanı yoktur. Bu bağlamda matufiyet şartı gerçekleşmemiş ifadelerden dolayı hakaret suçunun oluştuğundan bahsedilemez.

Öte yandan metin içinde kullandığım diktatör ifadesi küçük düşürme, aşağılama kastıyla kullanılmamıştır. Bu ifadeyi kullanmaktaki amaç, işlemeyen bir sistemi gerekçeleriyle tanımlamak, cumhuriyetin temel kazanımlarını yok sayan bir sistemin demokratik yollarla değiştirilebileceğini ve cumhuriyete işlerlik kazandırılabileceğini vurgulamaktır.

En basit şekilde, yasama yürütme yargı yetkilerini, doğrudan veya dolaylı olarak tek başına kullanan kişi olarak tanımlanan “Diktatör” kelimesinin konuşma içinde kullanılması bir hitap değil, benzetmedir. Cumhurbaşkanı’nın, hükümet sıfatıyla yürütme, meclis çoğunluğuna sahip olan siyasi partinin genel başkanı sıfatıyla yasama ve Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin tamamının seçiminde etkili olma imkanıyla yargı yetkilerine tek başına sahip olmasına yöneltilmiş bir eleştiridir.

Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’nın düzenlediği bir toplantıda yaptığım siyasi konuşma içinde kullandığım suç oluşturmadığı aklı selim her yurttaş tarafından kolaylıkla tespit edilebilecek ifadeler nedeniyle hakkımda derhal soruşturma başlatılmış olması dahi tek başına, kullandığım tanımlamanın ne denli gerçeklerle örtüştüğünün kesin ve açık kanıtıdır."