Çankaya Kitap Buluşması’nda son gün

BURCU CANSU

TAKSAV ve Çankaya Belediye tarafından, 2’ncisi düzenlenen Çankaya Kitap Buluşması, romana, öyküye, şiire dokunmak isteyen sanatseverleri bir araya getirmeye devam ediyor. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilen ve bugün sona erecek olan Çankaya Kitap Buluşması’nda birçok yazar ve yayınevi okurlarla buluşuyor. Kitapseverlerin yoğun katılımı ile süren etkinlikler kapsamında dün bir dizi panel ve imza günü gerçekleştirildi.

Murat Yetkin, İhsan Eliaçık, İbrahim Varlı, Filiz Kerestecioğlu, Osman Çakmakçı, L.Doğan Tılıç, Servet Taşdelen in de katılımı ile toplam 22 etkinlik gerçekleşti.cankaya-kitap-bulusmasi-nda-son-gun-665155-1.

Etkinlikler kapsamında Murat Yetkin ‘Türkiye yeniden casuslar ve cinayetler sahnesi mi oluyor’ başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Siyasetin görünmeyen yüzünün casusluk olduğunu belirten Yetkin, “Devletler yasal yollardan amaçlarına ulaşamıyorsa başka yollar deniyor. Bu yollardan biri de casusluk. Türkiye’de üzerinde yaşadığımız coğrafya nedeniyle bu işlere çok müsait” diye konuştu. Casusların en çok gazetecilik mesleğini kamufle olmak için seçtiğini kaydeden Yetkin, “Çok istismar edilen bir meslek. Bütün gizli operasyonlarda kullanılıyor. Pek çok istihbaratçı gazeteci kimliğini kullanmıştır. Aynı şekilde arkeolog kimliği arkasına da çok gizlenmişlerdir” dedi.

Bir diğer söyleşide de Necmi Erdoğan, Duygu Tanış Zaferoğlu ve gazetemizin yazarı L.Doğan Tılıç, ‘Türkiye toplumunun krizi’ konusu hakkında konuştu.

Tılıç, krizin çok geniş bir konu olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Muhalefet çözümler üretebilse bu durumdan çıkılabilir. Türkiye öyle bir durumda ki bu kadar derin sorunlarla boğuşurken nasıl bir iktidar hâlâ olağanmış gibi varlığını sürdürebiliyor? Nasıl oluyor da iktidara destek yerlerde sürünmüyor? İnsanlar Anadolu’da açlıktan intihar ediyor, üniversitelerde en parlak öğrenciler yurt dışına gidişin yollarını arıyor. Başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet değerleri yok ediliyor. Fakat buna rağmen muhalefet güçlü bir alternatif değil. Muhalefetin krizinden söz etmemek mümkün değil.

Muhalefet denildiğinde sol muhalefet. Sol dediğimizde dar bir çevreye değil de sosyal demokratından sosyalistine tümüne dair gözlemler yapmayı tercih ediyorum. Türkiye’de sosyal demokratlar şöyle bir akıl yürütüyor, ‘Yüzde 70 sağ muhafazakâr, bizim de sağa yaklaşmamız lazım.’ Fakat öbür yandan bir arpa boyu yol gidilmediğini görüyoruz. Sol muhalefet krizi aşacaksa sosyal demokrasinin kendi soluna ilişkin alerjisini aşmalıdır. Kriz tehlikeli olmaktan çıkıp fırsat olabilir.”

KRİZ İDEOLOJİK

Necmi Erdoğan ise, “Krizin pratik, ideolojik ve kültürel olduğu söylenebilecek bir zemini var. O da aslında kriz denilen şeyi nasıl tecrübe ettiğimizdir. Tam da bu noktanın kurcalanması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Erdoğan, halkın kriz karşısındaki konumuna ilişkin şöyle konuştu: “Halk kayıp. Halk nerede kayboldu? Somut bir gerçeklik olarak halk duruyor. Türkiye solu, devrimci hareketi halka seslendi. Halk olarak örgütlendi. Halk adına konuştu. Emekçi halkımızdan söz etti. Halka bir inanç vardı. Tam da bu kriz ile bizim bağlantımızı bu bağlamda düşünmemiz lazım. Biz ne dedik, halk iktidara dedik. Halkı bir özne olarak telaffuz ettik. Halk kurucu güç olarak kendi iradesini ortaya koyacak. Halkın kaybolması, halk ile organik bir ilişkinin bozulması ile kayboldu.”