Çankaya yolları taştan
Türkiye'deki siyasal odakların ve emek örgütlerinin adeta iki farklı cephe şeklinde saflaşmasına yol açan cumhurbaşkanlığı seçimi, Erdoğan karşıtı önerilerle renkleniyor
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en gerilimli cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendi. Seçim yaklaştıkça siyasi partiler, sendikalar, meslek kuruluşları, sivil toplum örgüüerinin temsilcilerinin açıklamaları ardı ardına geliyor, Ankara'nın havası giderek sertleşiyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bir AKP'linin Çankaya'ya çıkmaması gerektiğini, Cumhurbaşkanı adayının toplumsal bir uzlaşmayla tespit edilip seçilmesinin ülke menfaatine olacağını belirtirken, SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini istiyor. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de Meclis'in bugünkü yapısının toplumun tamamını temsil etmediğini vurguluyor, bu nedenle cumhurbaşkanı seçiminin ya genel seçim sonrasına bırakılması, ya da bir uzlaşmayla seçilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Çeşitli kuruluşların temsilcilerinin, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili görüşleri şöyle:
SÜLEYMAN ÇELEBİ (DİSK)
"Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle Türkiye sıkıntılı bir gerilim süreci yaşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yalnızca Parlamento'daki güçler dengesiyle değil, toplumsal bir mutabakat sağlanarak, halkın bilgi edinme hakkının gözetildiği, açık, saydam, demokratik, Cumhuriyet'in temel değerlerine uygunluk taşıyan, olağan süreçlere dayalı olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili olarak, toplumsal, sosyal tarafların, kanaat önderlerinin ve kitle örgütlerinin düşüncesini almak istediklerini açıklamış olduğunu ifade etti. Bu sözde durularak, düşüncelerimizin alınmasını istiyor, bunun göstermelik olmamasını diliyoruz."
İSMAİL HAKKI TOMBUL (KESK)
"Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerini eksik tartışıyor. Aslında cumhurbaşkanının yetkileri sınırlandırılmalıdır. Parlamentodaki temsil özürlüdür, halkın tamamını temsil etmemektedir. Seçim barajları kaldırılarak bu sorun aşılmalıdır. Sorun Başbakanın eşinin başörtüsüyle sınırlı değildir, Cumhurbaşkanı, neoliberal politikalara karşı, ırkçılığa ve şovenizme karşı tutum alacak, özgürlüklerden ve demokrasiden yana bir biri olmalıdır. Daha da önemlisi Cumhurbaşkanlığı seçimleri gerekçe gösterilerek ortaya atılan darbe tartışmalarıdır. Türkiye, başta emekçiler olmak üzere darbelerden çok çekmiş bir ülkedir. Darbe tartışmaları asla gerçekleşmemelidir."
MURAT KARAYALÇIN (SHP)
"Cumhuriyetin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin 2007 Türkiye'sinde ancak sol düşünceyle, solun temel değerlerini öne çıkararak korunacağını iddia ediyoruz. Solsuz bir cumhuriyetçi görüşün şovenleşeceğinden ciddi olarak endişe duyuyoruz. Sol düşünceyle cumhuriyetçi düşüncenin özdeş olarak görülmesi gereken bir zaman dilimi içinde olduğumuz kanısındayız. Türkiye'de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini savunuyoruz."
BİHLUN TAMAYLIGİL (CHP)
"Türkiye Cumhuriyeti Atatürk ilkeleriyle kurulmuş, laik demokratik hukuk devletidir. Bu ilkelerle sorunu olanlar cumhurbaşkanlığı konumuna oturamazlar. Geçmişiyle ilgili hesap veremeyenlerin Türkiye'de denge noktası olan bir yerde oturamayacaklarını ifade eden Tamaylıgil, "Dokunulmazlığı kaldırmadan, kendi geçmişini aklamadan herhangi bir yere hedef olmak çok kolay değil. Halkımıza bunu anlatıyoruz, anlatmaya da devam edeceğiz."
MEHMET AĞAR (DYP)
"Cumhurbaşkanlığı makamı uzlaşmayı ve diyalogu gerekli kılmaktadır Türkiye artık demokrasi dışı çare üretme devirlerini çok gerilerde bırakmıştır. Hepimizin temel dayanağı demokrasi ve hukuktur. Bunun dışında hiçbir çözüm söz konusu olamaz. Bu meselede diyalog ve paylaşım dediğimiz süreç var ise bu süreci başlatma sorumluluğu da iktidarındır. Keşke Türkiye genel seçim yaparak cumhurbaşkanlığı seçimine girebilseydi. Ama bütün ısrarlarımıza rağmen bu sağlanamadı."
ÖZLEM ZORCANANKARA