Çapraz geçiş teorisi zor bir teoridir. Zorluğu henüz yeni bir teori olmasından gelir. Henüz tam oturmamış, bir bütünselliğe kavuşamamış haldedir. Bunlar başlıca zorluk nedenleridir.
           
Bu teorinin müellifi naçizane bendenizdir.
       
Bir konuda iki kişi tartışmaya başlar. Ya da iki karşı uç vardır tartışmada. Zaman zemin veya koşullar değişir. Tartışılan konuda, aslında iki kişi aynı şeyi söylemeye başlar farkına varmadan; işte bir çapraz geçiş teorisi örneği! Bazen tartışan taraflardan biri veya her ikisi “uyanır.” Aynı şeyi söylediklerinin farkına varırlar. Belki de bir üçüncü kişi tartışılan çatışma metninde tarafların konumunun kaydığının farkına varabilir. Sonuçta, çapraz geçiş teorisi örnekleri yaşanmış olur.
           
Kimi zaman, tartışan taraflar tam anlamıyla konum değiştirir. Ak diyen, kara diyenin yerine geçer. Ama hala tartışma sürmektedir. Bu da ayrı bir çapraz geçiş teorisi örneğidir.
           
Çapraz geçiş teorisi konusunda, geçen hafta sayın Ahmet Davutoğlu farklı bir örnek sergiledi. Bir iktidar üyesi olarak, örneği oldukça zenginlik içeriyordu. Yıllardır, kendilerinin muhalifler için yakıştırdıklarını/söylediklerini, Suriye’deki iktidar için söyleyiverdi!
       
Ülkemizde binlerce siyasal tutuklu var. Yüzlerce gazeteci tutuklu. Seçilmiş milletvekilleri de tutuklular listesinde. İktidar özellikle gazeteciler için muhalif demiyor; ne diyor: Özetle, “Onlar gazeteci değil, terörist” diyor. Bu söylemin ve sözlerin sayısız örneğini daha mürekkebi kurumamış yazılı medyadan, daha tınısı dinmemiş görsel medyada bulabiliriz.
           
Suriye’de bir Türk gazeteci gözaltına alındı. Dileğimiz derhal serbest bırakılması.
           
Sayın Davutoğlu, Türk gazeteci üzerinden Suriye’yi eleştirirken diyor ki; “Suriye böyle yapar, gazetecileri terörist sayar, kameramanı terörist sayar. Rejime karşı çıkan herkes teröristtir!” 27 Ağustos 2012 tarihinde basına bu açıklamayı yaparken, tek başına çapraz geçiş teorisinin farklı ve seçkin bir örneğini gösterdi bize. İktidar diliyle tüm muhalifleri “terörist” ilan eden, seçilmişleri kelepçeleyen, gazetecileri gazeteci saymayan ta kendileri. Sonra aynı noktada, yani iktidar noktasında durup, sanki karşı uca geçmiş gibi, aynı söylemin edilgen tarafı, mağdur tarafı gibi Suriye’yi topa tut!
           
Zor durumdaki bir gazeteci üzerinden çapraz geçiş teorisini yaşandığını söylemek elbette üzücü ve istenen bir şey değil. Cüneyt Ünal gazetecidir. Türkiye’deki mahpus gazeteciler gibi o da özgürlüğüne kavuşmalıdır.
           
Sayın Davutoğlu, aynı anda iki uç konumdan çapraz geçişi yapabiliyor. İktidar olarak kendi yaptıklarını başka bir iktidar yapınca, kendileri sanki hiç öyle yapmıyormuş gibi davranabiliyor! Kendi ülkelerinde kabul etmedikleri söylemi, öteki ülke iktidarı için derhal kullanabiliyor.
           
Ben daha teoriyi tamamlama çalışmaların içindeyken, iktidarın ikiyüzlü yaklaşımı, ikiyüzlü söylemi, teoriyi olgunlaştırıyor. Çapraz geçiş teorisinin çapraz denkleminde şüpheli bir “x” olmamalısınız. Denklemin sağlamasında, sağlam tarafta olmalısınız.
           
Dileğim, bu teorinin içindeki tüm gerçek mağdurların mağdurluklarının giderilmesi, tutsakların özgür olmasıdır.

Haftanın merakı; “Bu yazı ile acaba ben de Baasçı köşe yazarı oldum mu?”