Devlet, mafya, siyaset gündemi tartışılmaya devam ediyor. ‘İki Soru İki Cevap’ köşesinde bu hafta mafya düzeniyle mücadeledeki geçmiş dönemdeki pratikleri ve önümüzdeki süreci siyasetçi, akademisyen ve hukukçularla konuştuk.

Çare toplumsal muhalefette

Bülent Forta-İlter Turan-İlhan Cihaner

POLİTİKA SERVİSİ

Suç örgütü elebaşısı Sedat Peker’in itiraf ve iddiaları, geçmişten süregelen devlet-mafya ilişkilerini yeniden tartışmaya açtı. Ülke tarihinin kirli sayfalarında devletin mafya ile kurduğu düzenin icraatları yer alıyor. Ülke gündemini meşgul eden mafya devlet ilişkisini ve bununla nasıl bir mücadele edilmesi gerektiğini siyasetçi ve akademisyenlerle konuştuk.

Mafyalaşmış bir iktidarın mafyayla mücadele etmesinin mümkün olmadığını belirten SOL Parti PM üyesi Bülent Forta, “Bu düğümü çözecek olan toplumsal muhalefetin yürüteceği mücadele olacaktır” dedi. Siyaset Bilimci Prof. Dr. İlter Turan devlet, mafyayı yararlanabileceği bir kaynak olarak görürse ve denge ile denetleme mekanizmaları işlemezse mücadelenin zorlaşacağına dikkat çekti. BirGün yazarı, hukukçu İlhan Cihaner ise “Bugüne kadar gerçek bir mücadeleden ziyade karşılıklı birbirlerine hakim olma mücadelesi yaşandığı için geçmişte, etkin, kalıcı ve sonuç alıcı hukuki bir mücadeleden bahsetmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.


MAFYALAŞMIŞ İKTİDARIN MAFYAYLA MÜCADELESİ…

Ülke gündeminde mafya devlet ve siyaset tartışmaları sürüyor. Siz bu ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz yaşadığımız durum ne ifade ediyor?

Bülent Forta:
Sedat Peker’in açıklamaları mevcut düzenin kokuşmuşluğunu çok net olarak ortaya koyuyor. Ancak anlattıkları Aysberg’in görünen yüzü. Ülkenin başına “çökmüş” bir iktidar her türlü yöntemi kullanarak bir yağma düzeni kurmuş durumda. Bayrak ezan söylemlerini bütün bu çürümeyi örtmek için kullanıyorlar. Öyle görünüyor ki bugünkü iktidara son verilmedikçe iflas etmiş olan yargı yoluyla mücadeleden umutlu olmak için bir neden bulunmuyor. Öyle görünüyor ki kendisi mafyalaşmış bir iktidarın mafyayla mücadele etmesi mümkün değil. Bu düğümü çözecek olan toplumsal muhalefetin yürüteceği mücadele olacaktır.

İlter Turan: Mafya adı altında birden fazla tür örgütten söz ediyoruz. Her devlet, hukuka göre yapması uygun olmayan fakat siyaseten yapmak mecburiyetinde olduğunu düşündüğü eylemler için, kanun dışı yapılaşmaları kullanabiliyor, hatta kendisi dahi kurabiliyor. Ancak bu kuruluşların büyümesine, devlete nüfuz ederek, yasal koruma altına girerek ülke içinde kanunsuz işler yapmasına müsaade edilmiyor. Bu birinci tür. İtalyan modeli mafya diyebileceğimiz ikinci tür; zor kullanarak, siyasetçi ve bürokrat satın alarak, büyük iktisadi kazançlar sağlayan örgütlerden oluşuyor. Ndrangheta, Cosa Nostra, Camorro bunun örnekleri. Türkiye’de ise devletin kirli işlerini yürüten ve aynı zamanda siyasetçi ve bürokratlara büyük maddi imkanlar ve zorbalık hizmetleri sağlayarak kendisi büyük kazançlar sağlayan üçüncü tür bir mafya var. Bu Türk tipi mafyanın hayatımızdaki varlığı olağanlaşmış durumda. Varlıkları devlete hizmet, dava adamlığı, ideoloji ortaklığı gibi gerekçelerle meşrulaştırılıyor, bunu karşılığında kendileri devletin koruyucu şemsiyesi altında, yasaları hiçe sayan biçimde faaliyet gösteriyorlar.

İlhan Cihaner: Bugüne kadar mafya-devlet ilişkisine karşı mücadele adı altında yapılanlar, gerçek bir mücadeleden ziyade karşılıklı birbirlerine hakim olma mücadelesi olarak geçtiği için geçmişte, etkin, kalıcı ve sonuç alıcı hukuki bir mücadeleden bahsetmek mümkün değil. Aradan hukuku çekince de mücadele denilen şey çete içi kadro ve rant kavgası olarak geçiyor. İkinci tespit; ülkemizdeki organize mafyöz yapılardan küçük suç birlikteliklerine kadar çeteler, hem eleman devşirmede hem devlet nezdinde korunma sağlamada sağ milliyetçi bir jargona dayanır. Bu da mafyöz yapıların bir çeşit ideolojisini oluşturur.

Devletin yıllardır kadro ve bürokratik örgütlenme tercihi de hukuki olmak ziyade bu ideolojiye dayanınca mücadele etmeleri gerekenlerle mücadele edilenler arasındaki fark belirsizleşip kimin arızi olarak güçlü olduğu sonucu belirlemiş oluyor. Paylaşılacak rantın küçüldüğü ya da -bugünkü gibi- yol kazalarının olduğu dönemlerde bu mücadele oldukça kirli bir şekilde dışarıya yansıyabiliyor. Özetle mafyaya karşı ya da mafya-devlet ilişkisine karşı bütünlüklü etkin hukuki bir mücadele hiç olmadı. Özünde rant ve çıkar üzerine yürütülen hukuk dışı süreçlerin üzeri hem devlet hem de mafya tarafından vatan, millet, bayrak, ezan, beka meselesi denilerek örtülebildi. Devletin mafya üzerine gittiği görüntüsü ise yalnızca kendisinin çizdiği alanın dışına çıktığı zaman olmuştur. İşte son yaşananlar aradaki uzlaşma ne idiyse bozulmamış olsaydı mevcut figürler saygın bir işadamı, mafya ile mücadelede "efsane" olmuş içişleri bakanı, devletin aklı, sadık fedaileri, delikanlı milletvekilleri, muhafazakar politikacılar olarak görülmeye devam edeceklerdi.

DEVLETİN YENİDEN İNŞAASI GEREKİYOR

Bu ilişkiyle gerçekçi şekilde mücadele etmek sizce nasıl mümkün?


Bülent Forta: Mevcut düzenle bu çürümüşlükle mücadele etmenin olmazsa olmaz koşulu şu anki iktidar blokunu yenilgiye uğratmaktır. Sonrasında her türlü kirli ilişkinin şaibeli servetlerin araştırılması ve yargı yoluyla sorumlu olanlardan hesap sorulmasıdır. Hiç bir kötülüğün hesap vermekten kurtulamayacağı yeni bir düzen ancak toplumsal muhalefetin güçlü mücadelesiyle kurulabilir.

İlter Turan: Demokrasisi işlemeyen, otoriter nitelikli siyasal sistemlerde mafya ile mücadele etmek kolay değildir. Çünkü en etkili denetimi sağlayan unsurlar bağımsız basın, bağımsız yargı ve etkin muhalefettir. Tabii bunun yanında, iktidarda bulunanların kendi vaziyet alışları da belirleyici oluyor. İktidarlar mafya tipi örgütleri bir sorun veya işlerine yarayacak bir kaynak olarak görebilirler. Sorun olarak görürlerse, devlet her zaman bu kuruluşları etkisizleştirme imkanına sahiptir. Şayet mafyayı yararlanabilecekleri bir kaynak olarak görüyorlarsa ve demokrasi zaafı nedeniyle toplumda denge ve denetleme mekanizmaları iyi işlemiyorsa, o zaman mücadele zorlaşmaktadır. Uluslararası baskılar ve yaptırımlar bir ölçüde dengeleyici etki yaratabilirler. Kendi tecrübemizde mafyanın oluşumunu hatırlarsak, partilerin gençlik kolları faaliyetlerinin sürekli denetlenmesi gerektiği anlaşılır. Bir de, devletin bazı hizmetleri iyi yapamaması mafyanın gelişmesine zemin oluşturuyor. Nitekim, bilinen örgütler işe çek-senet hizmeti veren ülkücüler olarak başlamışlar.

İlhan Cihaner: Öncelikle devletin hukuk devleti olarak yeniden inşası zorunlu. Başta HSK ve savcılıklar olmak üzere yargıda yeni bir örgütlenme modeline geçilmesi zorunlu. Devletin güvenlik bürokrasisinde artık kemiklerine işlemiş kadrolaşma politikaları yerine hukuk ve liyakat eksenli bir atama terfi modeli şart. Bir önemli başlık da siyasetin finansmanının şeffaf ve etik zeminde olması gerek. Kürt meselesinin doğru zeminde çözülememiş olması da bu yapıların üremesine devletle ilişkilenmelerinde önemli bir dinamik. En önemlisi ve belki de sosyalistler dışında çok az dikkat çekilen bir husus da var: Mevcut sosyo-ekonomik düzen (kapitalizm) sürekli mafya üretmeye, devlet ve mafyayı birlikte iş tutmaya mecbur kılıyor. İşte özelleştirmeler. Bu yaşananların uluslararası dinamikleri de var. Mesela kara para aklama döngüsü. Düşünsenize İsviçre ve offshore bankalarındaki paraların sahiplerinin açıklandığını ve halklardan çalınanların iade edildiğini..