İlginç bir biçimde, politika faizine “nas” gerekçesi ile dokunmayanlar, yurtdışında yaşayanlara ve yabancılara döviz cinsinden yüksek faiz vermekte bir beis görmüyorlar.

Yazının başlığına bakıp benim faizlerin artırılmasını önerdiğimi düşünmeyin. Yüksek faizi çare olarak gören ben değilim, iktidarın kendisi. Evet, faize karşı olup, faizleri artıran bir iktidara sahibiz.

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu can bu tende oldukça faiz sebeptir, enflasyon neticedir... Bizim silahımız nas. Biz bu nas ile hareket ediyoruz. Bununla hareket ettiğimiz sürece biz başaracağız” demişti.

Faize karşı olduklarının açıkça ifade edildiği bu konuşmadan bugüne kadar pek çok şey değişti. Değişti derken olumla anlamda bir değişimi kastetmiyorum. Mesela, enflasyon freni patlamış bir kamyon gibi hareket ediyor ve vatandaşı eziyor. Enflasyonun patlamasının baş sorumlusu olan “düşük faiz” politikasına dokunulmuyor bile. İktidar faize karşı iken, kim faizlere dokunabilir ki?

Ama ilginç bir biçimde, politika faizine “nas” gerekçesi ile dokunmayanlar, yurtdışında yaşayanlara ve yabancılara döviz cinsinden yüksek faiz vermekte bir beis görmüyorlar.

***

Çarşamba günü Meclis grup toplantısında konuşan Erdoğan “Bugün yeni bir uygulamayı duyurmak istiyorum. YUVAM adını verdiğimiz tasarruf hesapları bir finansal araçtır. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın, mavi kart sahiplerinin ve bankalarımızda hesap açtırma şartlarına sahip yabancı ülke vatandaşlarının yararlanabileceği bu hesap döviz cinsinden yüzde 4 getiri garantisi veriyor" dedi.

Bu tür uygulamalar ilk değil. Doksanlı yıllarda yine bir döviz krizi yaşandığında “Süper” sıfatı verilen hesaplar açılarak yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza çok yüksek faizler ödenmişti. 2010’lu yıllarda bunun maliyeti yüksek denilerek bu hesaplar zaman içinde tasfiye edilmişti. Anlaşılan o ki iktidar uyguladığı yanlış ekonomi politikası ile yeni bir krize yol açmış ve bu krizi aşmak için de tıpkı doksanlarda olduğu gibi yurtdışında yaşayanlara ya da yabancılara çok yüksek faiz ödemeyi bir “çözüm” olarak bulmuş.

Döviz cinsinden yüzde dört getiri garantisi açıklamasını duyunca girip Türkiye’deki bankaların döviz tevdiat hesaplarına ödedikleri faiz oranlarına ve Almanya’da vadeli mevduata ödenen faiz oranlarına bir göz attım.

Türkiye’de avro cinsi bir yıl vadeli mevduata ödenen faiz on binde iki, Almanya’da ise aynı vadede ödenen oran on binde beş.

Peki, YUVAM hesabında garanti edilen ne kadar? Yüzde dört. Gelin bir karşılaştırma yapalım. Ülkede yaşayan bir Türk vatandaşı bankaya bir yıl vadeli 10 bin avro mevduat yatırsa, vade sonunda alacağı faiz iki avro olacaktır. Almanya’da yaşayan bir Alman ya da Türk vatandaşı aynı tutarda parayı Almanya’da bir bankaya yatırsa bir yılın sonunda alacağı faiz beş avro olacaktır. Peki, Almanya’da yaşayan birisi aynı tutarda parayı YUVAM hesabına yatırsa alacağı garanti faiz ne kadar olur? 400 avro.

FAİZ ALMANYA'DAN 80 KAT DAHA YÜKSEK

Şimdi bir de bu tutarları karşılaştıralım. YUVAM hesabında garanti edilen faiz getirisi Türkiye’de bir bankanın kendi vatandaşlarımıza döviz cinsinden verdiği faizin 200 katı, Almanya’da bir bankanın verdiği faizin ise 80 katıdır.

Yabancılara ve yurtdışında yaşayanlara 80 kat daha fazla faiz ödemek nasıl bir stratejinin ürünüdür? Hani düşük faiz temel politikaydı? Elin verdiğinin 80 katı faiz vermenin izah edilebilir bir tarafı var mı? Ve bunu düşük faiz politikasının bir aracı olarak sunmaya ne demeli?

Ayrıca, bu seksen kat yüksek faizi kim ödeyecek? Bankaların ödemeyeceği kesin. Onlar bu kadar fahiş faizi ödeyecek olsalar kendi vatandaşlarımıza on binde iki faiz teklif etmezlerdi.

Peki, banka değilse kim ödeyecek? Efendim?

Evet, doğru bildiniz.

Seksen kat fazla döviz faizi devlet tarafından ödenecek.