Çaresiz melodiler
27’nci sanat yılında Göç Yolları isimli enstrümantal albümle müzikseverlerle buluşan Ali Haydar Timisi, “Göç, çaresizliğin son noktasıdır. Bu albüm o çaresizliği, melodileri kullanarak anlatmaya çalışıyor” diye konuştu.
SERCAN MERİÇ
Ali Haydar Timisi'nin Göç Yolları albümünde 7 şarkı yer alıyor. Göç Yolları bestesi ile açılışı yapılan albüm İpek Yolu ile sona eriyor. Albümde bağlamanın ön planda olduğu dikkat çekiyor. Besteciliğinin yanı sıra eğitimci olarak da müziğe katkı sunan Timisi ile son albümünü konuştuk.
Toplumun dinleme alışkanlıklarını göz önüne aldığımızda enstrümantal bir albüm yayınlamak sizce bir risk oluşturmuyor mu? 27’inci yılınızı neden enstrümantal bir albümle kutlamayı tercih ettiniz?
Teknoloji çağında daha basit melodiler, hızlı ritimler, kısa sloganlar ve renkli videolar çok daha ilgi çekici geliyor insanlara. Ancak sanatı sanat yapan şeylerin başında estetik kavramı ve zamana karşı gösterdiği dirençtir. Örnek vermek gerekirse Mona Lisa tablosu 500 sene önce yapılmış, Pir Sultan Abdal’ın bir şiiri var ismi Dostum Dostum… O da aynı dönemin eserlerinden biri, yani 500 sene önce yazılmış bir şiir ve beş yüz sene önce yapılmış bir tablo. Bu kadar zaman boyunca hiçbir teknolojik araçtan destek almadan bugüne kadar geldiyse ve insanlar bu eserleri hala hafızalarında taşıyorsa bunun bir sebebi olmalı. Göç Yolları albümü ile ilgili bölüme gelecek olursak, benim de yapmaya çalıştığım aslında bu. İster sözlü ister enstrümantal olsun ürettiğimiz eserlerin zamana direnmesi ve insanlığın hafızasında yer edinmesi gerçekten çok önemli. Ancak gerçek cevabı bize ancak zaman verecektir.
Albümün ismi neden Göç Yolları?
Bu projede daha önce yaptığım kayıtları tamamlanmış besteler olduğu kadar, sonradan projeye uygun şekilde bestelediğim eserler de var. Dinlerken fark edeceğiniz üzere her bir müzik başka bir hikâyeyi, başka bir coğrafyayı anlatıyor, başka bir kültürün tınılarını barındırıyor. Bir yandan Ortadoğu ülkelerinden bir kemanın çığlığını duyarken, başka bir ezgide Anadolu’nun bozkırlarından bir mızrap sesini işitebiliyorsunuz. Bir kervanın ayak seslerinin ritme dönüştüğünü, ya da törelere isyan eden bir genç kızın çığlığını bu müziklerin içine saklamaya çalıştığımı hissedebilirsiniz. Göç, her şeyden önce bir yokluğun, bir çaresizliğin son noktasıdır. Nerede olursanız olun insan vatanını, toprağını, anılarını geride bırakıp göç etmeyi göze alabiliyorsa orada gerçekten bir çaresizlik vardır. İşte bu albüm o çaresizliği, bunun sonucu çıkılan yolculuğu, o yolculukta yaşananları kelimeleri değil sadece melodileri kullanarak anlatmaya çalışıyor.
Albümde bağlamayı öne çıkarmak mı istediniz?
Çocukluğumdan beri bağlama çalıyorum. Konservatuar eğitimim sırasında uzun yıllar bu konuda eğitim aldım. Okul yıllarından beri pek çok sanatçının albümlerinde de bağlama çaldım. Yani bir açıdan stüdyo emekçisi sayılırım. Bir enstrümana hâkim olmak, onu ileri derecede çalabilmek bir bestecinin en büyük avantajlarından biridir. Çünkü bu, bestecinin sınırlarını ciddi derecede genişletiyor. Her iyi saz çalabilen besteci veya her iyi besteci enstrümanına hâkim olamayabiliyor yani illa ikisini de bir arada yapmak şart değil, ama iki özellik birleştiğinde sınırlar çok daha fazla genişliyor. Mesela bir Neşet Ertaş, Paganini, Paco De Lucia, Fazıl Say… Bunlar aynı zamanda kendi alanlarında birer ekol olmuş sanatçılar. Virtüözitenin eser üretimini nasıl etkilediğine örnek vermek açısından söylüyorum. Benim de hâkim olduğum enstrüman bağlama olunca ürettiğim eserleri etkilemesi normal ve hatta bu albümdeki şarkıların 5 tanesi bağlama üzerine kurgulandı.
GİRİŞ BÖLÜMÜYDÜ
Sanat hayatınızda geride kalan 27 yılı nasıl değerlendirirsiniz?
Müzikle tanışmam ilkokul yıllarına dayandığı için aslında 27 yıldan çok daha fazla bir süredir müzikle iç içeyim. Profesyonel bir iş olarak müziği hayatıma aldığım yıl 1994 senesi. Çünkü o yıl konservatuara girdim, stüdyolarda çalmaya başladım ve hayatımı müzikle birleştirdim. O yıldan sonra üretimlerim çok daha doğru bir zemine oturdu diyebilirim. Bu süre zarfında Göç Yolları ile birlikte 15 tane albüm yayınlamışım. Onlarca sanatçı bestelerimi seslendirdi. Binlerce kişi şarkılarımı aynı anda söyledi, yüzlerce konser verdim. Bir yandan eğitimcilik hayatım boyunca yüzlerce öğrencinin hayatına dokundum. Bunlar beni çok mutlu eden şeyler. Ama 27 yılın en büyük ödülü, her gün daha nitelikli eserler üretmeye yönelik bir birikim ve git gide genişleyen yeni bakış açıları oldu. Burası giriş bölümüydü. Bundan sonra gelişme ve sonuç bölümlerini doldurmaya çalışacağımız yeni bir süreç geliyor.